Önemli bir şey değildi tradutor Inglês
352 parallel translation
Abartmayın, önemli bir şey değildi.
ll exaggère, je nai pas fait grand-chose.
Önemli bir şey değildi.
It wasn't much.
Hayır, önemli bir şey değildi.
It isn't important. Nothing actually.
Hayır, önemli bir şey değildi.
No, it was nothing.
Önemli bir şey değildi.
It wasn't much, really.
- Önemli bir şey değildi.
- It was really nothing.
Önemli bir şey değildi.
Nothing too serious.
Önemli bir şey değildi.
It wasn't anything important.
Önemli bir şey değildi.
It was nothing important.
Bir görüşmeye gidiyordum, önemli bir şey değildi zaten.
I was going on an interview, it wasn't important.
Önemli bir şey değildi.
It wasn't important.
O mu? Önemli bir şey değildi.
It was nothing worthy of note.
Önemli bir şey değildi, sevgili Tintin. Bugün beni dinlemek için onca yolu gelmeniz büyük incelik!
It was the least I could do, my dear Tintin - it's so kind of you to have come all this way to hear me sing!
Bak, Emily, önemli bir şey değildi.
Look, Emily, it was nothing.
Bir yavru vardı, önemli bir şey değildi.
There was this piece of tail, nothing serious.
- Önemli bir şey değildi.
Not a bit of it.
- Çok da önemli bir şey değildi.
- There's nothing to it, really.
Önemli bir şey değildi.
No big deal, though.
- Önemli bir şey değildi.
- No, no. Nothing.
Önemli bir şey değildi.
It was nothing...
Önemli bir şey değildi!
No big deal
- Önemli bir şey değildi.
- It`s nothing
Önemli bir şey değildi!
Nothing!
Evet, önemli bir şey değildi.
Yes, but it wasn't important.
Önemli bir şey değildi.
Oh, that was nothing.
Al, önemli bir şey değildi.
Al, it was nothing.
- Önemli bir şey değildi.
- It was no big deal.
Önemli bir şey değildi.
It was nothing.
Önemli bir şey değildi.
It was no real thing.
Ama önemli bir şey değildi.
It was not at all of important one.
- Önemli bir şey değildi.
- Oh, it was nothing.
-... söylemeyi ihmal etmişsin. - Önemli bir şey değildi, Bay Fouchon.
- That was nothin', Mr. Fouchon.
Önemli bir şey değildi.
Really it was nothing.
- Önemli bir şey değildi.
- It wasn't much of anything.
Norman, ölen bir adamın son sözleri ve arzusuydu, çok önemli bir şey değildi.
Norman, just a dying man's last words and wishes, no big deal.
Önemli bir şey değildi.
Just nothing.
Hayır, hayır. Önemli bir şey değildi.
No, no, nothing important.
Önemli bir şey değildi.
Aw, it was nothing.
Bu çok önemli bir şey değildi.
Not that that's a big deal, you know?
- Evet, önemli bir şey değildi.
- Oh, yeah, it was no big deal.
Önemli bir şey değildi.
It was no big deal.
Önemli bir şey değildi.
it wasn't a big thing.
Sadece bir kez, ama önemli bir şey değildi.
- No... Just once, but it was nothing.
- Önemli bir şey değildi!
Is that over? - That was no big deal!
- Manticore'da önemli bir şey değildi.
- Manticore wasn't big on that kind of thing.
Başka bir şey önemli değildi.
The other thing didn ´ t matter.
Başka bir şey önemli değildi, ama şimdi istediğim...
Nothing else mattered, but now that my wish might be...
Önemli bir şey değildi Jane.
Jane, it was nothing.
Önemli bir şey değildi. Hiçbir anlamı yoktu.
What if Georgia had a male hooker?
- Önemli bir şey değildi.
- That's OK.
Hayır, Homer önemli bir insan değildi ne de vasıflı birisiydi, ve şüphesiz hiçbir şey başaramadı.
No, Homer wasn't a great man.... nor even an adequate man, and he certainly never accomplished anything.
önemli birşey değil 33
önemli bir şey değil 261
önemli bir şey 34
önemli bir konu 16
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli biri 16
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
önemli bir şey değil 261
önemli bir şey 34
önemli bir konu 16
önemli bir şey yok 63
önemli bir şey mi 22
önemli biri 16
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199