Önemli değildi tradutor Inglês
1,133 parallel translation
Bu işin bütçesinin her kalemi karşılayıp karşılayamaması gerçekten önemli değildi.
It really didn't matter if it all went down the tubes in financing this project.
Saat önemli değildi.
It didn't matter how late...
Para önemli değildi.
Money was no object.
Hiç önemli değildi.
I got this pet doctor.
Benden büyük, benden yaşlı olmaları önemli değildi.
to be better than anyone else. If someone was bigger than me, older than me, it didn't matter.
- Önemli değildi.
- It wasn't important.
Başkaları için bu, zaman kaybı olsa da onun için pek önemli değildi.
Others may think it's a waste of time, but it was important to her.
- Önemli değildi. - Miyagi de birileriyle konuştu. Öğretmenlerinle.
- Miyagi also talk to people- - your teachers.
12 yaşında falandım herhalde onun için hiç önemli değildi.
I was 12 or something, and... and, um... he didn't much care for that.
Nereye gittikleri önemli değildi.
It didn't matter where they were going.
Ama önemli değildi.
It doesn't matter.
Yanlış ya da doğru olması önemli değildi kendi kararlarımı kendim almalıydım.
Whether it's right or wrong I must make a decision for myself.
Gençken o kadar da önemli değildi.
When you're young, not much matters.
Uzun yıllar önce, yıldızların arasında devler gibi yürüdüler. Zaman ve mekân onlar için önemli değildi.
Once, long ago, they walked among the stars like giants vast and timeless.
Ama onlar gerçek ten benim için önemli değildi. Sen öylesin.
But they weren't real- -ly important to me.
Benim için önemli değildi.
I didn't care.
Önemli değildi.
No big deal.
Aslında orada değildim... o yüzden önemli değildi.
I wasn't really there, and so... none of it really mattered.
Kiminle arkadaşlık yaptığı bile hiç önemli değildi.
Never cared who his friends were.
Cinsiyeti kurbanları için önemli değildi.
Her sex made no difference to her victims.
Onun için hiçbir şey bu geminden önemli değildi.
There was nothing more important to him than this ship.
Gerisi önemli değildi.
Nothing else mattered.
Ve onun ne kadar iyi olduğu ve babamı ne kadar mutlu ettiği önemli değildi.
And it didn't matter how nice he was or how happy he made my dad.
O kadar önemli değildi.
It didn't matter.
- Ne yaptığımız önemli değildi.
- It didn't matter what we did.
Önemli değildi.
It was nothing, really.
Önemli bir şey değildi.
It was nothing.
Önemli bir şey değildi.
It was no real thing.
yüzlerce insan arasından hiç kimse en önemli rolü oynayan gri örümceği ziyarete gitmedi ve öldüğünde, hiç kimse onunla beraber değildi
"Nobody, of the hundreds of people that visited the fair..." ... knew that a gray spider had played the most important part of all. "No one was with her when she died."
Ne söyledigim önemli degildi.
It didn't matter what you said.
Martin Luther King, önemli bir insandı,... ama kendisi insan hakları hareketi değildi.
In Vietnam you didn't know a lot that was going on, but here you're pretty much up to the moment on everything, so...
Ama önemli bir şey değildi.
It was not at all of important one.
- Önemli bir şey değildi.
- Oh, it was nothing.
Başrol değildi, ama önemli bir roldü.
It wasn't the lead, but it was a great part.
-... söylemeyi ihmal etmişsin. - Önemli bir şey değildi, Bay Fouchon.
- That was nothin', Mr. Fouchon.
O önemli birşey değildi.
That wasn't anything special.
Önemli bir şey değildi.
Really it was nothing.
- Önemli bir şey değildi.
- It wasn't much of anything.
Norman, ölen bir adamın son sözleri ve arzusuydu, çok önemli bir şey değildi.
Norman, just a dying man's last words and wishes, no big deal.
Önemli bir şey değildi Jane.
Jane, it was nothing.
Bu önemli bir olay değildi.
It was no big thing.
Önemli bir şey değildi.
Just nothing.
Bu senin hatan değildi, zaten önemli bir zarar da vermedin.
It wasn't your fault, and you didn't do any real harm.
Hayır, hayır. Önemli bir şey değildi.
No, no, nothing important.
Önemli Amerika'lı ve Avrupa'lılar hakkında mikrofilmleri dosyaladığı sır değildi :
It's no secret he kept microfilm files on prominent Americans and Europeans :
Önemli bir şey değildi.
Aw, it was nothing.
Önemli biri değildi.
Not much goin'for her.
Önemli bir şey değildi. Hiçbir anlamı yoktu.
What if Georgia had a male hooker?
Dur, önemli birşey değildi.
Stop, it was nothing.
- Önemli bir şey değildi.
- That's OK.
Önemli birşey değildi?
It was nothing.
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
önemli birşey değil 33
önemli değil mi 21
önemli bir şey değil 261
değildir 62
değildim 75
değildin 22
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
önemli birşey değil 33
önemli değil mi 21
önemli bir şey değil 261