Özür diledi tradutor Inglês
503 parallel translation
Dün gece için özür diledi.
He apologised for last night.
Özür diledi, neden vuruyorsun?
She apologized. Why hit her?
O Fransızca özür diledi, ben İngilizce küfür ettim.
He apologized in French, and I cursed him in English.
Bu gece gelemeyeceği için çok özür diledi.
She was terribly sorry she couldn't be here tonight.
Özür diledi.
He say he sorry.
Arkadaşım özür diledi.
My friend says he's sorry.
Sana veda edemediği için özür diledi.
She was sorry she didn't get to say goodbye.
- Özür diledi, değil mi?
- She apologized, didn't she?
Özür diledi.
She apologized.
Özür diledi, Baca.
He's sorry, Smoke.
Geçirmiş olmalıyım ki iki kez özür diledi.
I must have... He called twice to apologize.
Arkadan geldiği için özür diledi, Bass Hill'den aşağı yürüyeceğini, kelebek avlayacağını söyledi,
And to excuse him for coming in by the back way, but he'd set out to walk over Bass Hill,
Ondan sonra özür diledi.
And she apologized
Özür diledi ya.
He said sorry.
Kısa zamanda demir alacağız, bay Czentovic. Kaptan geç kalkacağımız için özür diledi.
We cast off shortly, Mr. Czentovic, and the captain regrets the delay.
Gözyaşları içinde, özür diledi.
He kept apologizing, his eyes full of tears.
Pazar günü aradığı için özür diledi.
He apologised for phoning on a Saturday afternoon.
- Çok özür diledi.
- Well, he's awfully sorry.
- Bu yanlış anlamadan ötürü özür diledi.
- He's sorry for this misunderstanding.
Babam özür diledi, çok meşguldü.
Papa's sorry, he was all tied up.
Dediğin gibi yaptı, ve özür diledi.
He went over, like you said, and a - and apologized.
Cemil Bey kendisi gelemediği için sizden özür diledi.
Mr. Cemil apologized for not being able to come.
Geciktiği için özür diledi.
He's sorry it's late.
Pierre koşarak geldiğinde, ondan özür diledi ve : "Bir kabus gördüm" dedi.
When Pierre arrived, he apologized and said he had been having a cauchemar.
Pierre, albay hareketinden ötürü özür diledi.
Pierre, le colonel s'excuse de son geste. ( The Colonel asks to excuse his temper. )
Özür diledi...
He apologized...
Tekneleri almalarına izin verdi ve bir de özür diledi.
He let them have the boats and apologised.
Herkes özür diledi.
Everybody's apologized.
Gecikme için özür diledi.
He apologized for the delay.
Babam Peder'den özür diledi, sonra bizi yemeğe götürdü.
Daddy made his apologies, but then he took us out for a steak dinner.
- Marty özür diledi.
- Marty has apologized.
Jeff mükemmel bir centilmen gibi özür diledi.
jeff apologized like a perfect gentleman.
- Özür diledi mi?
- Did he apologize?
Yuki-san sizi karşılamaya gelemediği için özür diledi.
Yukie-san say sorry she could not meet you herself.
Özür diledi bardaki sahne için... ve ben de az çok özürünü kabul ettim.
He apologized... for the scene in the bar... and I more or less... accepted his apology.
Zirveye giden yolumu tıkadığı için de özür diledi.
He accused me of... Of trying to sleep my way to the top.
- Özür diledi ya, her şey halloldu.
- That makes everything all right. Sorry!
Burada olamadığı için özür diledi.
Shes sorry she couldnt be here.
Tamam, özür diledi.
It's OK. She apologized.
- Onu kovduğu için özür diledi.
- She apologised for kicking him out.
Özür diledi.
He's apologized.
Özür diledi.
He apologised.
Clark içtenlikle özür diledi... bu şekilde ayrılmak istemezmiş.
Clark sincerely regretted it. Saying that it's almost unbearable having to leave like that.
Yakında gelir. Geç kalacağı için özür diledi, ama geleceğine söz verdi.
Sorry this must end inconveniently but I must detain you for questioning by the FBI.
Dorothy Bauer özür diledi. Önceki ay kendi mektubu sanıp almış.
Dorothy Bauer said she was so sorry, but she picked it up by mistake with her mail last month.
Özür diledi. Son dakikada bir röportaja gitmesi gerekti.
She apologises, one appeared interview of job on top of the hour.
Yani bu kadar saat sadece özür mü diledi?
You mean all this time she's done nothing but apologize?
Bir anlamda özür diledi.
It was close to an apology.
- Bir özür diledi sanki.
- I think it was some sort of apology.
Özür diledi.
He's sorry for the joke.
Ben çıktıktan sonra, özür diledi mi? Düş kırıklığına uğradı, Willy.
He was crestfallen, Willy.
özür diledim 24
özür dilerim 10391
ozur dilerim 18
özür dileriz 112
özür dilerim tatlım 22
özür dilerim efendim 196
özür dilerim hayatım 19
özür dilerim anne 36
özür dilemene gerek yok 37
özür dile 65
özür dilerim 10391
ozur dilerim 18
özür dileriz 112
özür dilerim tatlım 22
özür dilerim efendim 196
özür dilerim hayatım 19
özür dilerim anne 36
özür dilemene gerek yok 37
özür dile 65