Öğlen oldu tradutor Inglês
221 parallel translation
Öğlen oldu. Harika bir sabahtı ama.
Gone forever, What a grand morning it was too.
Öğlen oldu.
It's noon...
Öğlen oldu, o ise hala yatakta.
It's noon and he's still in bed.
Neredeyse öğlen oldu.
Noon straight up, Paul.
Öğlen oldu bile. Gösteri 1 saate başlıyor.
Show starts in an hour.
Hey, öğlen oldu.
Hey, it's noon.
Öğlen oldu.
It's noon.
Uyan artık, neredeyse öğlen oldu.
Wake up, Teresina. It's almost noon!
Öğlen oldu.
The sun's risen.
Öğlen oldu seni paçoz herif.
Past noon, you unkempt lout.
- Neredeyse öğlen oldu.
- Almost noon
Neredeyse öğlen oldu.
Almost noon
Öğlen oldu mu?
Is it noon yet?
Öğlen oldu, gelen giden yok Soyacak kimse de yok!
Already mid-day and still no one has passed by
Öğlen oldu.
Noon.
Kichizo, öğlen oldu.
kichi-san, it's noon.
Öğlen oldu mu?
It's noon?
- Öğlen oldu, ben gidiyorum.
I'm going.
Çoktan öğlen oldu.
It's noon already.
Öğlen oldu.
It`s high time
Bak, öğlen oldu.
Look, I knocked at noon!
Neredeyse öğlen oldu.
It's almost noon.
Anne, öğlen oldu!
Mom, it's noon.
Öğlen oldu mu?
Is it afternoon already?
Neredeyse öğlen oldu.
The hour is almost up.
Öğlen oldu ona doğru yol aldı, Güneşe doğru.
It was noon, so he led him right into the sun.
Öğlen oldu.
- lt's afternoon.
Öğlen oldu.
- It's afternoon.
- Öğlen oldu mu?
- Is it noon yet?
Nerdeyse öğlen oldu.
Its nearly midday
Öğlen oldu.
It's noon
Öğlen oldu.
It's 3 : 30 p.m.
Neredeyse öğlen oldu.
- It's almost noon.
Öğlen oldu. Öğlen raporunu sumayı şimdi bitirdiler.
Noon, he just finished the noon report.
Öğlen oldu!
It is almost noon!
Şef, neredeyse öğlen oldu.
Chief, it's nearly noon.
Bu öğlen Sam Harris ile bir telefon görüşmem oldu.
I got a long-distance call from Sam Harris this afternoon.
Bir ay falan çıkmıştık ve sonra bir öğlen geldi ve kasabadan ayrıldığını söyledi aynen böyle oldu.
We'd been going together about a month or so... and then one afternoon, he came in and said he was leaving town... just like that.
Neredeyse öğlen oldu.
I wasted me most of the day.
Bankadaki öğlen yoğunluğu yüzünden oldu.
Noon rush at the bank.
Sana öğlen demiş. Saat 6 oldu bile. Hala nasıl arayacağını düşünüyorsun?
He told you noon, and here it is almost six o'clock already so how can you still think he'll phone?
Öğlen mi oldu?
Oh, lunchtime?
- Öğlen oldu.
- lt's noon.
Öğlen birşey mi oldu?
Did something happen at lunch?
Ne oldu? Öğlen siyahlı bir adam bunu getirdi.
A man in black brought it.
Öğlen yemeğime ne oldu?
What the hell happened to my lunchbox?
Öğlen 1 oldu ve yatakta mısın?
It's 1 p.m. and you're in bed?
Bugün dosyamı görmek isteyen biri oldu mu diye soracaktım. Öğlen gibi mi?
I'd like to know if anyone inquired about my file today.
Öğlen oldu!
It's fuckin'Monday afternoon!
Oysa öğlen haberlerinde... Ne oldu? Kapatman mı gerekiyor?
But then the midmorning guy said...
Sanırım öğlen oldu.
- I think it's noon.
öldürdün 19
öldürecek 16
öldüreceğim 51
olduğunu biliyorum 33
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldürecek 16
öldüreceğim 51
olduğunu biliyorum 33
öldürürüm 37
oldu bil 39
öldüğünde 37
öldürür 25
öldürmek 62
öldürülmüş 50
öldük 27
oldu o zaman 19
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
oldu bitti 17
öldür beni 219
oldu bile 25
oldu o zaman 19
öldürecekler 16
olduğun yerde kal 516
öldürdüm 50
öldürüldü 143
öldün mü 25
oldu bitti 17
öldür beni 219
oldu bile 25