Üzerindeyim tradutor Inglês
396 parallel translation
Sevgili Juve, doğru iz üzerindeyim. Kuş kafese girdi, gözüm de üzerinde. Fandor.
My dear Juve I've come to a good end The bird is in the nest I make good guard Fandor
450 metrede sisin üzerindeyim.
On top of the fog at 1500.
Yine de her şey gösteriyor ki, her zaman olduğu gibi doğru iz üzerindeyim.
Still, it all goes to show that I'm on the right lines, as usual.
Şimdi bir iş üzerindeyim.
I've got something on now.
- Bunu göremiyorsun Palmer Hanım ama ben koca bir beyaz atın üzerindeyim.
You can't see it, Mrs. Palmer, but I'm riding a big white horse.
Dizlerimin üzerindeyim.
I get down on my knees.
bir deliyle düğün yolumun üzerindeyim.
I'm on my way to my wedding with a lunatic.
Adeta Noel Ağacının üzerindeyim.
I'm on the Christmas tree.
- Sana söylediğim gibi hala bulutların üzerindeyim.
- I tell you, I'm still up on cloud seven.
Şey, tesadüf bu ya ben 21'in üzerindeyim.
Well, it just so happens I'm over 21.
Çok önemli bir iş üzerindeyim.
I'm involved in something important.
Sabahtan beri yakalamak için at üzerindeyim.
I've been riding since sunrise trying to catch up.
Çok sıkı bir iş üzerindeyim, Bay Paul, çok sıkı.
I'm onto a real hot deal, Mr. Paul, real hot.
Dokuz saattir at üzerindeyim, ve çok bitkinim Gerçekten yoruldum.
Nine hours sitting on a horse, to hunt the ghost of a stranger now I'm really worn out.
Adanın ve balıkçı köyünün üzerindeyim.
I'm over the island and the fishing village.
Şimdi üzerindeyim!
- Yes. I'm on it now!
- Hayır değilim, tekerlek üzerindeyim!
No, I've not settled in.
Bir vaka üzerindeyim.
I'm on a case.
Beni lafa tutma Lavinia. Bir vaka üzerindeyim.
Don't interrupt me now, Lavinia, I'm on a case.
Bir iş üzerindeyim - Bir kaçış yolu.
I'm onto something... A way to get us out.
Ben burada resmi iş üzerindeyim.
I'm here on official business.
Seveceğin bir iş üzerindeyim.
I am working on something you are gonna love.
# Kalabalığın üzerindeyim.
Top of the heap
# Kalabalığın üzerindeyim.
At the top of the heap
- Müthiş bir iz üzerindeyim. Araştırma çok heyecanlı gidiyor.
I'm on to a fascinating sleuth, you know, research is so exciting.
Jimmy Quinn, onun yolu üzerindeyim.
Jimmy Quinn is on his way, all right?
Kendimin.KGB nin de karıştığı pis bir dava üzerindeyim ve...
Mine. I'm on a case that reeks of KGB involvement and I've got to be extra...
Biliyor musun, yerin 18 kat üzerindeyim?
Do you know that I'm eighteen stories above the ground? Eighteen!
13 yaşımdan beri kendi ayaklarımın üzerindeyim.
I've been making my own way since I was 13.
İlk defa araba üzerindeyim ve bunu yapıyorsun.
"Just climb in the car!" Shit.
- Hayır, ödeyebileceğiniz fiyatın çok üzerindeyim.
- No, I'm far out of your price range.
İşin üzerindeyim.
I'm through right now.
Sholto çetesinin izi üzerindeyim.
I am close on the track of the Sholto gang.
Büyük bir iş üzerindeyim.
i'm on to something big.
Önemli bir iş üzerindeyim.
Now look, I'm into something kind of important here.
Beş saattir motor üzerindeyim. Anne!
I've been on a bike...
Havada yürüyordum, şimdi havada tüyler, yastıklar üzerindeyim.
I was walking on air, now I am walking on feathers, on pillows on air.
Evet, Flatbush Foot Brigade'in bir üyesiyim ve resmi olmayan bir iş üzerindeyim.
Yeah, I'm a member of the Flatbush Foot Brigade out on unofficial business. Flatbush Foot Brigade?
- Çok önemli bir işin üzerindeyim.
- You know, I'm onto something big.
Tamam, şimdi iş üzerindeyim.
All right, I'm on the case now.
- Kahretsin, aptal olma. Bir iş üzerindeyim.
- Don't be a damn fool.
Dilenciler ve onların lideriyle karşılaşmak için yolumun üzerindeyim.
I'm on my way to meet the beggars and their leader.
Oraya kendim geldim ve orda kalma planım üzerindeyim.
I put myself there, and I plan on remaining.
\ İş üzerindeyim. /
* * I'm workin'on it * *
\ İş üzerindeyim. / \ İş, İş, İŞ /
* * I'm workin'on it * * * * Work, work, work * *
\ İş üzerindeyim /
* * I'm workin'on it * *
- Bir iki is üzerindeyim.
- I have a couple of things going here.
Onun telefonunu aldım, çünkü güç bir operasyon üzerindeyim. Şimdi biliyorsun.
I have her phone number because I'm running a sting operation.
Bulutların üzerindeyim, değil mi?
- Really floating, aren't I?
Bir anlaşma üzerindeyim.
I'm onto a deal...
Gerçekten büyük bir iş üzerindeyim! Çok büyük paralar dönüyor,
Such a big deal, sure I have to count you in.