Bilemedim tradutor Espanhol
3,414 parallel translation
Onlara ne anlatacağımı bilemedim.
No sabía que decirles.
Belçika birası mı İrlanda birası mı yoksa Alman pilsen mi istersin bilemedim.
No sabía si querías la cerveza belga oscura, la negra de avena o la Pilsen Alemana así que...
Yaşadığımız şeyin kıymetini bilemedim Jillan.
Nunca aprecié lo que teníamos, Jillian.
ama çok fazla birbirinden farklı balık vardı, ne yapayım bilemedim, sonra sanki bana bir aydınlanma geldi.
Pero hay tantos peces entre los que elegir que no sabía ni por dónde empezar, y ahí fue donde me vino la inspiración.
Ama bana karşı öyle duygular beslediğini fark edince seni kırmadan sana doğruyu nasıl söyleyeceğimi bilemedim.
Pero cuando me di cuenta de que tenías esa clase de sentimientos por mí, no sabía cómo decirte la verdad sin hacerte daño.
Tam ölçüsünü nasıl verebileceğimi bilemedim...
Pero, todavía no logro hacerlos bien, y...
J.R'ın benim üvey kardeşim olduğunu öğrendiğimde, Bunu kutlamalımıyım yoksa kendimi mi vurmalıyım bilemedim.
Cuando descubrí que J.R. era mi medio hermano, no sabía si celebrar o darme un tiro.
Sana söyleyim mi bilemedim.
No sabía si debía decírtelo.
Ne yapacağımı bilemedim.
Así que no sabía qué hacer.
- Tamam, şerifi daha yeni vurmuş gibi geleceğini bilemedim.
- Bueno, no sabía que... iba a entrar como que acabara de disparar al sheriff.
Söyleseydim hala beraber olur muyduk bilemedim.
En ese entonces no sabía que estaríamos juntos.
Emily'i öldüreceğini söyleyince kime gideceğimi bilemedim.
Dijo que mataría a Emily si iba a la policía o a los federales.
Bilemedim ki ya.
Dios, no lo sé.
Ben de bilemedim.
¿ Quién iba a pensarlo?
Bilemedim şimdi.
Jesús, no lo sé.
Nasıl söyleyeceğimi bilemedim.
No sé cómo decírselo.
Tekerlerinizi sokakta buldum ve ne düşüneceğimi bilemedim.
He encontrado tus ruedines en el bordillo. y no sabía que pensar.
Bilemedim şimdi.
No lo sé.
Ne diyeceğimi bilemedim çünkü seni kaybetmek istemedim.
No sabía qué decir porque no quería perderte.
Ne yapacağımı bilemedim.
Lo intenté, Boyd. No sabía qué hacer.
Ofisinden senin orada olmadığını, ve apartmanından çıktığını söylediler. Ben sana nasıl yakınlaşacağımı bilemedim.
En tu oficina dijeron que no estabas, y estabas saliendo de tu apartamento, no... sabía exactamente como acercarme a ti.
Ama nasıl yapacağımı bilemedim işte.
Sólo, no sabía cómo, ¿ sabes?
Nasıl yapacağımı bilemedim.
No me di cuenta como...
Hem bir anne, hem de sevgilim olmanı nasıl idare edeceğimi bir türlü bilemedim.
No logré... asociar la madre con la amante.
Ne yapacağımı bilemedim.
No sabía qué hacer.
Ne yapacağımı bilemedim.
Nunca sé lo que hacer.
Cenaze yerindeki eleman halamın küllerini elime tutuşturduğunda ilk önce bunlarla ne yapacağımı bilemedim.
Cuando el tipo de la funeraria me dio sus cenizas pensé, " ¿ Qué diablos hago con ellas?
Ne zaman söylemem doğru olur bilemedim ama bu sefer olaya ısınmamı sağlayacak bir şeyler olsa güzel olur diye düşündüm.
No sabía cuando mencionarlo, pero podría necesitar un poco de calentamiento.
Cidden hasta mı yoksa okulu mu asıyor bilemedim.
No sé si está de verdad enferma o está haciendo novillos o qué.
Nereye gideceğimi kimden yardım isteyeceğimi bilemedim ve buraya geldim.
No sabía a que otro sitio ir, a quien podía recurrir, así que vine aquí.
Ne yapacağımı bilemedim.
No tenía idea cómo...
Bilemedim ki, Julien.
Julien.
Hangisini seçeceğimi bilemedim, hepsini aldım.
No estaba seguro cuál elegir y los traje a todos.
ne söyleyeceğimi bilemedim.
No sabía que decir.
Size ne alacağımı bilemedim.
No sabía qué comprarle.
Tanıdık gelen birkaç aroma var ama bilemedim...
Tiene otro sabor... familiar adentro, pero — no puedo.
Buna değer misin yoksa sırf kendi kıçının mı derdindesin bilemedim.
Si era de fiar, o si tenía la cabeza metida en el trasero.
Ona nasıl söyleyeceğimi bilemedim...
No supe cómo decirle...
Ne yapmam gerektiğini bilemedim, tamam mı?
No sabía que hacer, ¿ de acuerdo?
Bir keresinde buzdolabım bozulmuştu. Ne yapacağımı bilemedim.
Una vez mi refrigerador dejó de funcionar, y no sabía qué hacer.
Sana çiçek getirmek istedim, ama neyi sevdiğini bilemedim. Ben de şansımı deneyip şakayık aldım.
Quería traerte flores pero no sabía cuales preferías, así que lo eché a suerte y elegí las peonías.
Kocamın nefes alması nasıl durdu ve ben bunu bilemedim?
¿ Cómo pudo mi marido dejar de respirar y yo no saberlo?
Bunu okuyamıyorum.Bunun ne lehçesi olduğunu bile bilemedim!
No puedo leer esto. ¡ Ni siquiera sé qué dialecto es!
Ne yapacağımı bilemedim..
No sabía qué hacer.
Onu cesaretlendirmemem gerek. Ama gelmemesi için ne diyeceğimi bilemedim.
No debería alentarlo, pero no puede pensar qué decirle para persuadirlo.
- Bu benim rengim mi bilemedim.
No sé si ese es mi color.
Ne yapacağımı bilemedim Corky.
No sabía qué hacer, Corky.
Ne yapacağımı bilemedim.
Oye... No sé qué podría haber hecho.
Ne diyeceğimi bilemedim.
No sabía qué decir.
Hangisi boku yemişti bilemedim.
Joey, déjalo.
Bilemedim şimdi Lois.
No sé, Lois.
bilemem 161
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26