Bilemiyorum ki tradutor Espanhol
412 parallel translation
Bilemiyorum ki... Yani gerçek Amerikan bifteği mi?
No sé si... ¿ Te refieres a un filete americano de verdad?
Beni dört erkekle görse ne düşünür bilemiyorum ki!
No, pero no sé lo que va a pensar cuando me vea con otros hombres.
Ne diyeceğim bilemiyorum ki.
Bueno, yo no sé que decir.
Bana ne diyeceğini bilemiyorum ki.
Bueno, no sé qué va a decirme ella a mí.
Tam neyin peşinde olduğunu bilemiyorum ki.
No sé qué es lo que persigues.
- Toprak asit mi alkalin mi? - Bilemiyorum ki.
- ¿ La tierra es ácida o alcalina?
Bilemiyorum ki, bulutlar toplanıyor.
No lo sé. Algo se cuece ahí arriba.
Bilemiyorum ki. Evinde değil mi?
Pues no sé, en su casa, supongo.
- Bilemiyorum ki.
- No sé.
- Bilemiyorum ki.
- Pero no sé qué.
- Ne zaman çalıştığını bilemiyorum ki!
- Nunca sé cuándo.
Bilemiyorum ki, çok büyük.
No sé. Es muy grandote.
Bilemiyorum ki.
No sé.
- Bilemiyorum ki.
- No lo sé.
Bilemiyorum ki, belki de tekrar cinayet işledi.
No lo sé, quizá haya matado de nuevo.
Bilemiyorum ki Carla...
Caramba, no sé, Carla.
Hiç bilemiyorum ki. Araba beni nereye götürürse oraya gidiyorum.
Nunca lo sé, voy adonde me lleva el coche.
Sormak istediğim o kadar soru var ki nereden başlasam bilemiyorum.
Me gustaría hacerle tantas preguntas que no sé por dónde empezar.
Geri döndüğüne öyle sevindim ki Sen olmasaydın ne yapardım bilemiyorum
Me alegro de que haya venido, no sé qué habría hecho sin usted.
Bunu öyle bir anlattın ki, ne diyebilirim bilemiyorum.
Si lo dices así, deberé ir.
Başka ne olmuş olabilir ki? - Bilemiyorum.
¿ Qué quieres decir con "se fue"?
Tabii ki mutlu olmamızı istiyorum tatlım ama bilemiyorum.
Claro que quiero que seamos felices, pero no sé.
Öyle çok işim var ki nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Tengo tanto que hacer que no sé por dónde empezar. De hecho...
Bilemiyorum. Görünen o ki, dört iyi parmağınız ve başparmağınız varsa hepsini birden kullanmanız gerekli.
Si tenemos cuatro dedos y un pulgar deberíamos poder utilizarlos todos.
Bana öyle geliyor ki, dostumuz, bir türün... mutasyona uğramış bir çeşidi. Bilemiyorum.
Sabes..., lo que pasa es que nuestro amigo quizá sea una mutación pero de qué especie, no lo sé.
Ne zaman iyi bir şey yaptın ki bunu bilemiyorum.
No apreció lo bueno cuando lo tuvo.
- Ama sen de öyle korkulu duruyorsun ki, bilemiyorum...
- Estás inquieto, no estoy segura...
O kadar soracağım şey var ki hangisinden başlayacağımı bilemiyorum.
Tengo muchas preguntas y respuestas... No sé por donde empezar.
Bilemiyorum efendim, ama Albay Broderick dedi ki...
Bueno, el coronel Broderick ha dicho...
Nasıralı İsa... Suçların o kadar fazla ki nereden başlamalıyım bilemiyorum.
Jesús de nazaret has cometido tantos crímenes que no sé por dónde empezar.
O kadar çok sipariş alıyorum ki, nasıl yetişeceğimi bilemiyorum.
Hay tantos pedidos que ya no puedo mantenerme al día con los encargos.
O kadar çok ki nereden başlayacağımı bilemiyorum...
" ¿ Por qué? Sólo sabemos por dónde empezar...
Ama gerçek şu ki, tam olarak elimizde ne var bilemiyorum.
Pero Ia verdad es que no me hago una idea de lo que tenemos.
Öyle korkunç, öyle inanılmaz ki nasıI söylerim bilemiyorum.
Es terrible. Es tan increíble que me cuesta contártelo.
Kabul etmeliyim ki ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama diğer taraftan, sizi uyarmalıyım ki... siz bir katilsiniz ve her eyalette polisçe aranıyorsunuz... ve, aaa, dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Reconozco que no sé muy bien qué decir... pero, por otra parte, le advierto... que es un asesino... y la policía le busca en todos los estados.
Dedi ki, "Nerden başlayacağımı bilemiyorum."
Dijo, "No sabría por donde empezar."
O kadar heyecanlıyım ki, ne yapacağımı bilemiyorum.
Estoy muy emocionado, no sé qué hacer.
Hayatta seçim yapmak önemlidir ama... ben şimdi içinizden hanginizi seçeceğim bilemiyorum ki.
De lo que de la vida es necesario escoger
Canlı kalmaktan bahsediyoruz, Lewis Yemin ederim ki neden sorduğumu hiç bilemiyorum ama şu komik teknemiz Phoebe'ye yüklediğimiz o patlayıcılar da neyin nesi?
Hablando de sobrevivencia, Lewis me juré a mi mismo que jamás te preguntaría esto lo cual me estoy preguntando, pero todos estos explosivos que cargamos en el ridículo Phoebe para qué diablos son?
Bazen, bilemiyorum herşeyden öyle bıkıyorum ki.
A veces, no sé. Me canso tanto de las cosas.
Demek istediğim, bilirsin bu da tüm kehanet, işaret ve alametler gibi. Çünkü kehanetlere inanıyorsan demektir ki evren bunu nasıl tarif edeceğimi bile bilemiyorum. Demektir ki gelecek bir şekilde geriye doğru, günümüze mesajlar gönderiyor.
Y pasa lo mismo con las profecías, los signos y los augurios... porque si crees en los augurios, significa que el universo, no sé ni cómo expresarlo, significa que el futuro... manda mensajes al presente.
Bilemiyorum, bilemiyorum diyorum ki sanıyorum ki sonuçta bütün yerler bir diğeri kadar güzel.
No lo sé. Hazme caso, es... Supongo que es...
Sorun şu ki nasıl soracağımı pek bilemiyorum. Önerisi olan var mı?
Yo no sé cómo pedirle, pero nadie tiene alguna sugerencia?
Annen onunla ne zamana kadar ilgilenebilir ki? Bilemiyorum.
- ¿ Laura Lee se va quedar con mamá?
Bu hastanın durumunda hasta, avukatının, ailesinin ve hatta benim bile onu tımarhaneye tıkmak için komplo kurduğumuza o kadar inanıyor ki yasal bir suçlamayla eziyet arasındaki farkı nasıl ayırt edebilir bilemiyorum.
En el caso de esta paciente, está tan convencida de que el fiscal del distrito, sus padres y yo estamos conspirando para encerrarla, que no veo cómo podría distinguir... entre una acusación criminal y una persecución.
İkinizin arasında neler olduğunu pek bilemiyorum ama itiraf etmeliyim ki... kızıma yaptıklarından sonra buraya gelecek cesareti bulmana şaşırdım.
No sé que fue lo que realmente sucedió... entre los dos, pero... Debo decir que tienes muchas agallas.. de venir aquí después de lo que le has hecho a mi hija.
Sinyali gönderirsem, ki nasıl yapacağımı bilemiyorum... gezegeninizi kurtarıp seni kaybedeceğim.
Si envío la transmisión, aunque no sé cómo hacerlo, y salvo tu planeta, te perderé.
Seni her gördüğümde, öyle çok heyecanlanıyorum ki, ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Cada vez que te veo, me emociono tanto que no se que decir.
Tahmin etmeliyim ki, bilemiyorum.
Tengo que admitir que no lo sé por el momento.
Tanrım, Julie! Beni kızdıran o kadar çok şey var ki hangisinden başlayacağımı bilemiyorum.
Tantas cosas me molestan que no sé cómo diferenciarlas.
Jackie, bilemiyorum. Öyle çok şey oldu ki, biraz düşünmem lazım.
bueno, jackie, no lo se... pasaron tantas cosas hoy