Büyük iş tradutor Espanhol
2,225 parallel translation
Büyük iş, huh?
Ya ves, ¿ eh?
Lanet olası büyük iş.
¡ Ya ves!
Büyük iş!
- Buen trabajo!
Büyük iş adamları herzaman hapse gider.
Los grandes empresarios siempre van a Jall.
Birkaç büyük iş yaptım.
Hice un par de trabajos.
Bu iş büyük iş, millet.
Éste es un trato de verdad, chicos.
Ekibin Kuzey Afrika'da büyük iş başardı.
Realmente una hazaña que su equipo llevó a cabo en África del Norte
Lynette, büyük iş başardın.
- Tengo que pasar el crédito de eso.
Sonra Simeon Tarasovich geliyor, Rusya'nın çelik işindeki büyük iş adamı.
Luego tenemos a Simeon Tarasovich, el magnate ruso del acero.
An Wang, Wang Bilgisayar'ın kurucusu, 20. yüzyılın en büyük iş adamlarından birisidir ve burada şerefsizlik yapan sensin, Lemon, çünkü benimle dört yıl boyunca her gün çalıştıktan sonra, şovunun yapımcılığı için bana güvenmedin.
Firulo Petardo, fundador de "Almacenes Don Firulo", es uno de los más grandes hombres de negocios del Siglo XX. Y tú no llegas ni a "petardita", Lemon. Porque después de trabajar conmigo todos los días por cuatro años, no confiaste en mí para producir tu programa.
Bilinmeyen bir kasabadan gelen bir kız, büyük bir iş başarmak için çaresiz.
Una chica de ningún lado desesperada por tener éxito.
Burada büyük bir iş dönüyor.
Nos enfrentamos a algo muy grande aquí.
Sizinki gibi büyük bir şey değil. Ama birbirimize bağlıyızdır ve sıkça iş yapmayız.
Somos unidos, pero no ganamos tanto...
Bu büyük bir iş değil!
No es un negocio grande!
O kadar büyük bir iş değildi... Tamam.
no fue un gran pedido
Asıl mesele, bu iş bizden daha büyük, anlıyor musun?
El tema es... es mas grande que nosotros, ves?
Büyük bir iş adamı.
Tiene un gran negocio.
Az önce büyük bir iş başardık.
Salimos adelante de una grande.
Kozmetik şirketleri için, insanların yüzlerindeki değişimi anlamak büyük bir iş olabiliyor.
Para las empresas de cosméticos, comprender la variación en los rostros de las personas puede ser un gran negocio.
Senin gibi büyük bir iş adamı hiç görmemişti.
Nunca había visto a un empresario importante como tú.
İhracat amaçlı balık avı şimdilerde tropik Pasifik'te büyük bir iş,
La pesca para exportación es ahora un gran negocio en el Pacífico tropical,
Yani, biraz gerçek iş yapmak istiyorsan, bana gerçekten kim olduğunu göstermek istiyorsan ve belki, büyük ihtimalle kendini yaptıklarından arındırmak istiyorsan, işte sana bir fırsat.
Así que si quieres hacer algo de trabajo real, si quieres mostrarme quién eres en verdad y quizá, posiblemente redimirte a ti misma, ésta es tu oportunidad.
Tamam... - Bu gündelik iş. - Hayır, çok büyük bir iş.
Ok, eso es del día a día...
Çünkü görünen o ki, başımdan büyük bir iş bu.
Porque aparentemente, estoy hasta el cuello.
Bu şarap büyük bir iş olursa, Ojai'ye asla darbe vuramam.
Si este vino resulta ser un buen negocio, nunca tendré ninguna oportunidad de comprar Ojai.
Bebeğim, bu adam gerçekten çok büyük bir iş.
Nena, este tipo es algo grande.
Daha büyük bir iş yeri ve kaliteli bir yaşama doğru yatırım yapıyorum, Hank.
Estoy invirtiendo hacia un negocio más grande y una mejor vida, Hank.
Katı, kuru ve büyük bir iş.
Es un negocio duro y seco.
Bu büyük bir iş, Mark, ama iş gücüne ihtiyacım var.
Necesito fuerza laboral
Bu büyük bir iş, Patty- -
Esto es algo grande, Patty.
Büyük ve ciddi bir adamla gidip halletmem gereken küçük bir iş varmış.
Tengo algo que hacer con ese señor muy serio.
Her neyse, Arkady'nin keyfi yerinde gibi güvenlik danışmanı olmuş büyük şirketler ve dış ülkeler ona iş veriyor.
De todas maneras, a Arkady le ha ido bien. Es asesor de seguridad contratado tanto por grandes empresas como por gobiernos extranjeros.
"Işıkların Senfonisi" bu. Dünyanın en büyük ışık ve müzik gösterisi.
Es la "Sinfonía de las Luces" el mayor evento exterior de luces y música del mundo.
Büyük ihtimalle kendini iş ile avutmaya çalışmış.
Probablemente trataba de perderse en el trabajo.
Neredeyse yaptığı her şeyde başarılı olan yıldız bir savcı ihtimalen pezevenkliğin tek başına yapamayacağı kadar büyük bir iş olduğunu hayal edemez.
Un fiscal ejemplar que siempre ha destacado en todo lo que ha hecho... No creo que imaginase que ser un chulo sería un trabajo mayor de lo que podía manejar.
Lemon'nın anlaması gerekiyor ki eğer iş oyunu oynamak istiyorsa, onunla oynamaktan çok büyük zevk alırım.
Tengo un problema. Se le debe informar a Lemon que si desea jugar a los negocios, estaré más que encantado en jugar con ella.
Sen, sahte iş, büyük başarı.
- Noche de chicas. - ¿ Puedo unirme?
Bu iş sandığınızdan çok daha büyük.
Y esto es mucho mas grande de lo que usted piensa.
"Işıkların Senfonisi" ni fark ettik dünyanın en büyük açık hava ışık ve müzik şovu.
- Encontramos "La Sinfonía de las Luces", El evento más grande del mundo hecho al aire libre.
Büyükannemle bir odayı paylaşmaktan, Isıtıcıyı açık tutacak paramızın olması için dua etmekten, Banliyodaki bu büyük eve geldim.
Yo venía de compartir un cuarto con mi abuela rezando que tuviéramos suficiente dinero para la calefacción y acabé en esa gran casa en los suburbios.
Hiçbir şey yapmamak veya azıcık yapmak daha büyük kayıplara neden olacak, daha çok iş, hatta gelir ve hatta daha çok güven kaybedilecek.
Haciendo muy poco, o nada en absoluto, resultará en un déficit más grande, hasta más grandes pérdidas de puestos de trabajo incluso, una mayor pérdida de ingresos, e incluso una mayor pérdida de confianza.
Böylesine büyük bir okyanusta bu iş pek kolay değil.
En un océano tan vasto no es nada fácil.
Bu çocuklar için, hiçbir iş çok büyük veya çok küçük değil.
Para estos chicos, ningún trabajo es demasiado grande. O demasiado pequeño.
Kral ve ülken için büyük bir iş yüklenmek için çok ender bir fırsat geldi ayağında.
Esta es una oportunidad única para dar un golpe masivo por el Rey y el país.
Kişisel nedenlerle bırakmak zorunda kaldım ama son kez, sinsi bir şekilde büyük bir iş yapmak istiyorum.
Lo dejé por razones personales pero he decidido hacer un último trabajo en secreto.
Son kez büyük bir iş yapacağız demiştin.
¿ No dijiste que sería sólo un último trabajo?
O da beni geri getirdi. Bu büyük bir iş değil!
Me trajo de vuelta, ¡ no hay nada de malo en eso!
Bu büyük bir iş.
Yo escojo el trabajo. Tú abres las cerraduras.
Eğer bunların hepsi gerçekten şüpheliyse önünde seni bekleyen büyük bir iş var.
Si esta es tu lista de sospechosos, te espera una búsqueda enorme.
Ben büyük bir iş yapıyorum.
Estoy haciendo un gran trabajo
Tekrar hayatıma girdiğinde Charlie'yle 30 yıllık iş hayatımızın en büyük anlaşmasını yapmak üzereydik.
Cuando reapareciste en mi vida estábamos haciendo un trato que podía ser la culminación de 30 años en este negocio.
istanbul 134
isobel 20
istediğim 46
ister 23
isabella 89
isim 189
işim 71
işini 16
isabelle 104
istemiyorum 1125
isobel 20
istediğim 46
ister 23
isabella 89
isim 189
işim 71
işini 16
isabelle 104
istemiyorum 1125
isaiah 38
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
işıklar 178
ışıklar 44
istiyorum 518
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22