Bırakalım tradutor Espanhol
6,206 parallel translation
Ya da bırakalım ve suçlunun olay mahalline geri dönmesini bekleyelim.
O dejarlas y esperar para ver si el criminal regresa a la escena del crimen.
Bana iğne vurmak istyorsan tabi bırakalım rahatları hiç bozulmasın.
Si quieres fastidiarme, acabemos de una vez.
Bırakalım da, dine aykırı şekilde yaşamlarına devam etsinler.
Déjalos revolcarse en su impía miseria.
Pekâlâ, bırakalım Crawford onu oyalasın. Bu arada arama emri çıkartıp, evine bir bakalım.
Está bien, que Crawford se quede con él mientras conseguimos una orden para registrar su casa.
Bu bizim savaşımız değil. Bırakalım savaşsınlar.
¡ No es nuestra batalla, vámonos!
Bırakalım bunları!
¡ Que peleen ellos!
Sizi yalnız bırakalım da detayları konuşun.
¿ Por qué no os dejamos averiguar los detalles?
Sizi biraz yalnız bırakalım. Sonra plesenta için geri geleceğim.
Muy bien, les daremos unos minutos... y luego volveremos por la placenta, ¿ bien?
- Bunları bir kenara bırakalım ve...
Haz esos pensamientos a un lado y... No.
O yüzden oyun oynamayı bırakalım.
Así que no juguemos a juegos.
Belli ki zaten bilmiyor, ve bırakalım da öyle devam etsin.
Bueno, obviamente ella no lo sabe, y, eh, lo mantendremos de esa forma.
Bırakalım da bir konuşsun, tamam mı?
Solo escuchémosla, ¿ vale?
Bırakalım da işinize geri dönün.
Deberíamos dejarte regresar a ellos.
Bence bu konuyu bir kenara bırakalım da böylece bana teşekkür edebilesin.
Bueno, dejémoslo así, y simplemente puedes darme las gracias.
Bırakalım anma töreni tamamlansın.
Dejemos que se celebre el funeral.
- Kişisel duygularımızı bir kenara bırakalım.
- ¿ Qué quieres Nick? - Dejemos los sentimientos personales aparte...
Parayı O'Hare'ye bırakalım dedi.
Él dijo, "Vamos a tomar el dinero de O ´ Hare"
Rüyayı doğal akışına bırakalım, Shawn.
Deja que el sueño siga su curso, Shawn.
Kendi atlımızı serbest bırakalım o zaman.
Vamos a liberar nuestros propios caballos.
Birbirimizi suçlamayı bırakalım çünkü eğer kitabı bulamazsak Brick'i mahkemeye götürüp merhametlerine sığınmak zorunda kalacağız.
Culparse uno al otro no nos llevará a ningún lado, así que si no podemos encontrar el libro, vamos a tener que llevar a Brick allá y pedir la misericordia de la corte.
Burada bırakalım.
Vamos a dejarlo así.
Olan oldu deyip de, bırakalım mı?
Entonces, ¿ qué está pasando, dejar que eso suceda también.
Sarayında başkaları açlık çekecek, yani bunu ardımızda bırakalım.
Otra es dejar morir de hambre a su Corte, así que, vamos a olvidarnos de esto. - Cogedlo.
İyi. Bırakalım da öyle devam etsin.
Mantengámoslo de esa forma.
Bırakalım küçük devlet okulunda ne hali varsa görsün.
Lo guisaron lentamente en la escuela pública.
Bırakalım Terry halletsin.
Deja que Terry la procese.
Sen kimliğini açıklamadan önce bırakalım da medya hikayeyi iyice ortaya döksün.
Deje que el resto de los medios reaccione ante la historia antes de mostrarse.
Hayır, bırakalım da küçük yağlı çaylağımız ne yapıyorsa yapsın.
No, dejemos que nuestra pequeña y grasienta novata siga con sus cosas.
Pekâlâ, bırakalım ne bok yerse yesin.
De acuerdo, saquémosle de su sufrimiento.
Yüzbaşı Alden'ı kendine bırakalım.
Permitámoles al capitán Alden privacidad.
Ameliyat esnasında temizlemeyi başardık. ve şimdi iyileşebilmesi için bırakalım da bu vakum aleti sihirli dokunuşunu yapsın.
Pudimos limpiar todo en la operación, y ahora vamos a dejar que esta vacuna haga su magia y empiece el proceso de curación.
Kanepeyi ormanın derinliklerine bırakalım orada kimse bulamaz.
Arrastraremos el sillón hacia lo profundo del bosque y lo dejaremos donde nadie pueda encontrarlo jamás.
- Evet, biz seni yalnız bırakalım.
- Sí, vamos a dejarte solo.
"Two Roads in a Wood" saçmalığını bir kenara bırakalım. Sen Robert Frost değilsin.
Sáltate esa mierda de los dos caminos en el bosque.
Hadi saçmalıkları bir kenara bırakalım ve yetişkinler gibi davranalım.
Dejémonos de tonterías y actuemos como adultos.
Cidden, bırakalım gitsin.
En serio, déjalo ir.
Kızının hapisten çıkmasını istiyorsa, bırakalım bunu hak etsin.
Si quiere sacar a su hija de la cárcel, que se lo gane.
Valizlerimizi orada bırakalım.
Solo déjennos poner nuestras maletas allá.
Bırakalım biraz daha endişelensin.
Podemos dejarla que se preocupe un rato.
Sonra cenaze levazımatçısı sorular sormaya başladı : Tabutu açık mı bırakalım... Barry'ye üniformasını mı giydirelim...
Y entonces el director de la funeraria ha empezado a hacerme todas estas preguntas como si quería una sala para velarle, si Barry debería llevar su uniforme, qué clase de música deberían poner.
Kırıcısın! Yangınlı kazaları konuşmayı bırakalım, tamam mı?
Dejen de hablar sobre ese choque, ¿ de acuerdo?
İşe yaramaz Richard Wilcox serserisini bir kenara bırakalım şimdilik.
Ahora a detener a Richard Wilcox, ese gamberrillo.
- Bırakalım da tekrar denesin o zaman.
¡ Entonces deja que lo intente de nuevo!
Bırakalım girsinler.
Déjenlos entrar.
- Hayır, bırakalım sallansın.
- No. Déjalo colgar ahí.
Aman Tanrım, burada bırakalım bunu. Senin ırkçılığın için ayıracak vaktimiz yok.
Ahórratelo, no tenemos tiempo para tu racismo.
Jess, onları biraz yalnız bırakalım.
Hora de tirarse ese eructo. Jess, vamos a darle algo de espacio... yéndonos a un motel.
Biliyorsun adamım, şarkı söylemeyi bırakalı çok oldu. Yuh.
Vamos, hombre, sabes que colgué el micrófono hace mucho tiempo.
Gideceğin yere bırakalım mı?
¿ Necesitas que te llevemos?
El ele tutuşmayı bırakalım mı artık?
¿ Deberíamos dejar ya de agarrarnos de las manos?
Bırakalım da Peder işini yapsın.
Deja al padre hacer su trabajo.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60
bırak onu 1012
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60