English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ C ] / Canımı sıkıyor

Canımı sıkıyor tradutor Espanhol

846 parallel translation
O laf da cidden canımı sıkıyor.
Siempre he odiado escucharle decir eso.
Fakat tamamen iyileşmemiş olmam biraz canımı sıkıyor.
Pero es un poco inconveniente que sea sólo una cura temporal.
Komedyenler beni sıkıyor. Sen de müstakbel yıldız hikayelerinle canımı sıkıyorsun.
Y tú me fastidias diciendo quién será algún día una estrella.
Ben sadece herkesin yaptığını yapmak istiyorum. Sonra da başkaları ölürken burada olmak canımı sıkıyor.
Odio estar aqui mientras otros estan mordiendo el polvo
Canımı sıkıyor.
De hecho... me molesta
Ama kalan kısmı canımı sıkıyor.
Pero el resto me molesta.
Cabuche işi canımı sıkıyor. Adamı tanıyorum.
Lo único que me preocupa es el feo asunto de Cabuche
Bu çok canımı sıkıyor.
Esto me está provocando una muerte prematura.
Çok canımı sıkıyor.
Christine, vamos a empezar.
Bu bekleyiş canımı sıkıyor.
No aguanto más esta espera.
Yol boyunca bir yığın serseriden... seni bırakmalarını istediğini düşünmek canımı sıkıyor.
Me fastidia pensar que pararás en la autopista a algún gamberro. No pienses en ello.
Smith ve Bartlett'in salakça konuşmaları canımı sıkıyor.
Ese Smith y ese Bartlett dándole a la lengua.
- İnsanlar canımı sıkıyor.
- La gente me aburre.
- Canımı sıkıyor...
- Me duele...
Sıradan müzikler neyse de harika olanlar canımı sıkıyor.
No me importa la música moderna, es la música buena la que me aburre.
Fakat iki halin de artık canımı sıkıyor.
Pero me cansa tanto en un papel, como en el otro.
Alçaklık yapan her kadın ve erkek için aynı acıma duygularını hissetmen canımı sıkıyor.
Debo escuchar otra vez tu ridícula compasión... por todo sinvergüenza, hombre o mujer.
Küçük görülmek canımı sıkıyor, hepsi bu.
No me gusta que sean condescendientes conmigo.
Bulamayacak olursan başına gelecek şeyi düşünmek canımı sıkıyor.
Qué pena. No quiero pensar qué te pasará si no lo encuentras.
Taliplerin canımı sıkıyor.
Sus pretendientes me irritan.
Ve canımı sıkıyor, öğretmen gibi davranıyor ; ders vermeye çalışıyor bana!
¡ Y encima me molesta haciéndose el maestro, quiere darme lecciones a mí!
Bu çıngırağın sesi canımı sıkıyor.
Me estoy hartando de oír ese cascabel.
Ayakta durmanız canımı sıkıyor.
Me pone nervioso.
O konu beni üzüyor, epey canımı sıkıyor.
Supongo que eso me preocupa, y es un fastidio.
Sizin ofisinizin yarısını almak canımı sıkıyor Bayan Michaels.
Me avergüenza quitarle la mitad de su despacho.
Senin böyle şeylerle uğraşman çok canımı sıkıyor ama son zamanlarda olan bazı şeyler...
Siento haberte preocupado por esto... pero algunas de las cosas que han ocurrido últimamente...
Bu Kunz canımı sıkıyor.
Kunz me irrita.
Bu da benim canımı sıkıyor.
Se acaba asqueado.
Şunu görmek nasıl canımı sıkıyor.
Es realmente un imagen muy lamentable.
Evin etrafında gizemli şeyler uçuşup mezarlıkta tuhaf şeyler olurken onun evde tek başına olduğunu düşünmek canımı sıkıyor.
Me preocupa que esté sola con esas cosas volando sobre la casa... y los incidentes en el cementerio de hace unos días, me tienen preocupado.
Senin gibi sözüm ona demokratik Amerikalılar canımı sıkıyor.
¡ Su tipo, el supuesto americano democrático, me quema la cabeza!
Bütün bunlar canımı sıkıyor.
¡ Todo esto me revienta!
Sizlerle iş yaparım fakat sahte tavırlarınız ve kendinizi ve, kahrolası ailenizi şerefliymiş gibi tanıtmanız canımı sıkıyor.
Hago negocios con Uds., pero lo cierto es que desprecio su farsa la forma equívoca en que se presentan Ud. y su maldita Familia.
Tüm bu "Barones Bilmem Ne" ve "Düşes Bilmem Ne" şeysi canımı sıkıyor.
Todo esto de Baronesa tanto Y duquesa tanto... Me agobia.
Odada bir başıma canım çok sıkılıyor.
Me harto, sola en mi cuarto.
Bugün yaptığın tartışma hala canını mı sıkıyor senin?
¿ Seguir molesta por una pelea? No eres así.
Bir şey canını mı sıkıyor, Maxim?
¿ Te preocupa algo, Maxim?
Babanın durumuna da biraz canım sıkılıyor.
- Bueno, varias cosas. He estado un poco molesta también por lo de tu padre.
- Canım sıkılıyor.
- ¿ Entonces por qué?
- Islaklık canımı sıkıyor.
- Algo mojado.
Sadece tek bir şey canımı sıkıyor.
Cuando trabajas en un periódico... recibes los cables... y sabes que eres el primero en recibir las noticias. Una cosa me molesta.
Senin bu ahlaki kızgınlığın canımı sıkmaya başlıyor.
Su indignación personal está empezando a tocarme las narices.
- Bu senin canını mı sıkıyor?
- ¿ Y eso la molesta? - Si, bastante.
Canım sıkılıyor. Hadi uyu artık.
Sí, quiero un poco de compañía, estoy solitario.
Willie Amca canını mı sıkıyor? O herif sonunda çocuk istismarcısı olacak.
Terminará siendo un delincuente juvenil.
Bu iş canımı sıkıyor George.
No me gusta, George.
Tüm bu olanlar canımı sıkıyor.
No me gusta en absoluto.
Elbette bazı küçük talihsiz olaylar yetkililerin canını sıkıyor! - Blair'i yakaladın mı?
Por eso, los incidentes que ridiculizan a la autoridad...
Otoriteye karşı gelenler bulunuyor, Bu da elbette canımızı sıkıyor..
Una autoridad respetada por todos... y que nunca es objeto de burla.
Birşey canımı çok sıkıyor.
Sólo me queda un peso en el corazón.
Burada canımı ne sıkıyor biliyor musun?
¿ Sabes que me desanima?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]