Değilsiniz tradutor Espanhol
7,773 parallel translation
Buna uygun değilsiniz.
No perteneces...
- Bence doktor değilsiniz.
No creo que sea médico.
Sanırım henüz buna hazır değilsiniz.
Supongo que todavía no están listos para esto.
Elbette ki bilmiyorsun. Ne dediğimi bilmiyorsun çünkü, siz gençler, yeterince akıllı değilsiniz.
Por supuesto que no, no sabes lo que estoy diciendo... porque no eres tan inteligente.
Yani kabul etmek zorunda değilsiniz.
Así que no tiene que aceptarlo.
Eğer beğenmiyorsanız, kabul etmek zorunda değilsiniz.
Si no le gusta, no tiene que aceptarlo.
- Yine de Sherlock Holmes değilsiniz!
¡ Usted no es Sherlock Holmes!
Onu tutuklayacak değilsiniz ya?
- ¿ Qué va a hacer, detenerla?
- Evet, ama onlara karşı değilsiniz.
Sí, pero ustedes no compiten con ellos.
Siz beklediğimiz çıkarma birliği değilsiniz.
Bueno, no son lo que esperábamos.
Size iftira atıp arkanızdan iş çevirdim. Neden öfkeli değilsiniz?
Le he difamado y he conspirado contra usted. ¿ Por qué no está enfadado?
Listede yoksunuz, havalı değilsiniz ve arkadaşın 12 yaşındakiler gibi giyinmiş.
No están en la lista. No tienes onda y tu amigo está vestido como un niño de 12 años.
Buna cevap vermek zorunda değilsiniz.
No tiene que responder eso.
Burada yetkili olan siz değilsiniz.
Ustedes no están a cargo.
Biliyorum, teknik olarak biz bu konuda kimseye anlatmak zorunda değilsiniz.
Sabe, técnicamente no tenemos que decirle a nadie sobre esto.
Siz anlatmaya çalışacağım zorunda değilsiniz.
No tienes que tratar de explicarte.
Hayır, kesin konuşursak, stresli değilsiniz duygusalsınız.
Bueno, para ser exactos... usted no está estresado. Está emocionado.
Harika bir kadın yönetmeni değilsiniz Bay Boyle harika bir yönetmensiniz.
Ud. no es un buen director de mujeres. Es un gran director.
Ancak İngiliz halkına bir lafım var. Bizim düşmanımız siz değilsiniz.
Pero para el pueblo británico, Yo digo que no es nuestro enemigo.
- Doktor Omalu başınız belada ama hatalı olan siz değilsiniz.
Dr. Omalu, está en problemas pero no se equivoca.
Artık doktor önlüğü giymek, otopsi yapmak zorunda değilsiniz.
No tendría que ponerse batas, realizar autopsias.
Sen gitmek zorunda değilsiniz değil.
Usted no tiene que ir. ¿ Por Favor?
Sen ve annem birbirinize karşı böyle davranmak zorunda değilsiniz.
Ya sabes, tú y mamá no tienen que ser tan desagradables una con el otro.
Rastgele biriyle başlamak zorunda değilsiniz.
Así que no tienen que empezar con alguien desde cero.
- İyi değilsiniz.
No están bien.
- O kadar da genç değilsiniz.
No son tan jóvenes.
Siz şu an evli değilsiniz ve bende hiç evlenmedim.
Bueno... tú no te has casado. ... y casualmente, yo estoy soltero también. O...
- Gemiye binen sadece siz değilsiniz. Acele edin.
- No son los únicos que quieren abordar.
Ve kalbim, aileleriniz gibi değilsiniz diyor.
Y mi corazón me dice que no somos nuestros padres.
Doktor, gerçekten, sorumlu siz değilsiniz.
Doctor, en serio, usted no es el responsable.
- Siz de pek keyifli değilsiniz.
- Usted tampoco es muy alegre.
- ikiniz birbirinize uygun değilsiniz.
Udes. dos, no coinciden. ¡ Cállate!
Şimdi, madem yardımcınım direkt söyleyeceğim. Sosyal yetenekleriniz üstünde çalışmalısınız, bayan çünkü sosyal açıdan becerikli diyebileceğim biri değilsiniz.
Ahora que soy tu compañero, quiero decir que deberías trabajar tus aptitudes sociales, porque no eres lo que llamaría sociable.
5 yaşında değilsiniz ya?
¿ Acaso ustedes tienen 5 años?
Ama kesinlikle benim tipim değilsiniz.
Tú ciertamente no eres mi tipo.
Bunu benden saklama hakkına sahip değilsiniz.
No tenías ningún derecho a ocultármelo.
Bir avuç izci bebeden başka birşey değilsiniz.
son un monton de boy scouts.
Bunu yapmak zorunda değilsiniz.
No tenéis que hacerlo.
Beklediğim gibi değilsiniz.
Usted no es lo que esperaba.
Söylediklerinizde ciddi değilsiniz.
No. No quería hacer nada de esto.
Hayır, yalnız değilsiniz.
No, no está solo. ¡ Estoy yo!
Hayır, değilsiniz.
No lo son.
Ama siz bunun için burada değilsiniz, değil mi?
Y no están aquí para eso, ¿ verdad?
- Hiç değilse kodeste değilsiniz.
Sí, bueno, al menos no estáis en la cárcel.
- Evli değilsiniz öyle değil mi?
No está casado, ¿ verdad?
- Cevap vermek zorunda değilsiniz.
- No tienes que contestarme.
Henüz yeterince güçlü değilsiniz çocuklar.
Aún no son lo suficientemente fuertes, chicos.
Konuşmak zorunda değilsiniz.
No tienes que hablar.
Maaş çeklerini bozdururken meşgul değilsiniz.
Pudiste depositar tu cheque.
Basını kim çağırdı? Umurumda değilsiniz.
Te vas a enterar.
- Biz ona söylemek zorunda değilsiniz?
¿ No tenemos que decirle?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değil mi ya 25
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değil mi ya 25