Değişim tradutor Espanhol
3,490 parallel translation
Onlarda da bir değişim vardı.
Bueno, ellos también tienen diversidad.
Lanet olsun! Değişim için okuyacaktım...
Mierda, iba a leerlo para cambiar...
Değişim için dava açtığım takdirde Sayın Yargıç,... bu artık sizin ellerinizde olmayacak ve bu meseleyi başka yargıca devretmek zorunda kalacaksınız.
Si hacemos una petición de sustitución, señoría esto ya no está en sus manos, y debe transferir este asunto a otro juez.
Savcı Yardımcısı Hellinger, Bay Gardner'in yargıç değişim talebini destekliyor musunuz?
Fiscal Hellinger, ¿ apoya la petición de sustitución del Sr. Gardner?
Köklü bir değişim olduğu kesin.
Sin duda, un difícil cambio de vida.
Bu sabah kredi kartlarımı donanma değişim bürosunda kullanmaya çalıştım. İkisi de kabul edilmedi. Hepsi kocam yüzünden
Esta mañana fui a usar mis tarjetas de crédito en la oficina de cambio de la Marina y me rechazaron las dos porque el alcohólico de mi marido sacó cinco mil dólares de cada una de las tarjetas.
YY'da, Hindistan büyük bir sosyal değişim geçiriyordu.
India atravesaba un periodo de gran cambio social.
Toplumsal değişim ve iç savaşlar sırasında o "İçine dön." demiştir.
En un momento de convulsión social y de guerras civiles, él dijo, "Mira en tu interior".
Tabiki ismini bilmiyoruz ama hayatta kalmış. Ve biz ona basitçe "anne" demeliyiz. Çünkü burada küçük bir genetik değişim var.
Por supuesto, no sabemos su nombre pero fue una superviviente, y podemos llamarla, simplemente, "Madre", porque hay una pequeña mutación genética, presente en cada humano actual que no haya nacido en el África subsahariana.
Farkındayım, bu büyük bir değişim ama eminim babam da onaylardı.
RESIDENCIA DE NOSHIMURI HAWAII KAI Créeme, lo sé, es un gran cambio... pero creo que nuestro padre lo aprobaría.
Otomatik yiyecek makinesinin kabul edilebilir bir değişim olduğunu James seni nasıl ikna etmeyi başardı?
¿ Y cómo te convenció James de que la comida de las máquinas iba a ser un buen sustituto?
Aynı genetik değişim. Bölgesel renk farklılığı deniyor.
Se llama heterocromía sectorial.
Ne... Ne ani bir değişim.
Qué intercambio de golpes tan intenso.
Şu değişim söylentilerini de durdurmak lazım.
Y ese tema del cambio tiene que ser reprimido.
Değişim vakti geldi.
Es hora de hacer un cambio.
Bu çok önemli bir değişim.
Eso es importante.
Ancak her değişim beraberinde daha da çok değişimi getirir.
Pero cada cambio trae más cambios.
Bu değişim de nedir
Cómo cambias.
Şırınga değişim programında gönüllü olan mı?
¿ El voluntario en tu intercambio de agujas?
"Hayattaki bu değişim ne vakit olur?"
"¿ Cuando en la vida eso cambia?"
- Adamın tüm değişim süreci ortada değil mi?
Tuvo un periodo de transición bueno, ¿ cierto?
Değişim programı öğrencimizle mi?
¿ Nuestro estudiante de intercambio?
- Reytinglerde bir değişim var mı?
- ¿ Ya se saben los números?
Bu gezegendeki sıcaklık değeri tehlikeli boyutlarda değişim gösteriyor.
Aquí las temperaturas fluctúan peligrosamente.
Neden değişim için senin istediğin bir yere gitmiyorsun? Senin profilinden bir yere mesela?
Así que, ¿ por qué no te vas a algún lugar donde quieras ir para variar - ya sabes, algo de tu perfil?
Onları kesinlikle ortalıkta dolaşan medya değişim odaları söylemleri ile etkilemiyorum.
Bueno, no puedo impresionarlas con historias de la prensa convencional.
Gamma ışını patlaması mı, salgın mı, yanardağ patlaması mı? Dünyanın ekseninde ani bir değişim veya robot istilası mı?
Los rayos gamma, pandémico, brote de un súper volcán, un cambio repentino en Erdachsenrotation, una revuelta robot?
- Aklınızda büyük bir değişim var mı?
- ¿ Tienes algo en mente?
Hayır Vera. Otelin aylık hasılatları sağlam fakat bu mevsime göre değişim gösterebilen bir iş.
No, Vera, los ingresos mensuales del hotel son cuantiosos, pero es un negocio de flujo estacional.
Düşündüm de, ihtiyacımız olan şey bir değişim.
Pensaba en un cambio es loa que necesitábamos.
O hikayenin amacı benim hayatımdaki bir değişim noktasını aydınlatmaktı.
Esa historia era para iluminar un punto de inflexión en mi vida.
Akım hızında anormal bir değişim yaşandı.
Fue un movimiento anormal en la velocidad de la corriente.
Ama ekonomideki değişim, hükümetin duvar projesini askıya almasına sebep oldu.
Pero el cambio en la economía hizo que el gobierno pospusiera el proyecto del muro.
Biz değişim işiyle uğraşıyoruz.
Estamos en el negocio de la re-educación.
Şovun değişim hakkında olduğunu ama aslında daha söylemediğimizi anladık.
Nos dimos cuenta de que el espectáculo trata sobre la transformación, pero en realidad no lo habíamos mencionado.
Bir arama motorunu bir değişim rüzgarına çeviren elle tutulamayan şeyden bahsediyorum.
Ese algo intangible que convirtió a un motor de búsqueda en un motor del cambio.
Arada bir değişim gelip kafama vuracak ki, değişime ayak uydurayım.
Yo necesito que el cambio llegue a darme una patada para moverme.
Güney girişindeki nöbetçilerin değişim listesini aldım.
Tengo la rotación de guardia en la entrada sur.
Bu büyük bir reform, baştan aşağı değişim.
Esta es una gran reforma, un cambio total.
Bu değişim için içim içime sığmayacak.
¡ Pero, vaya, que si estoy lista para este cambio!
Ve çok korkunçtu çünkü değişim her zaman korkunçtur.
Y daba miedo. porque el cambio siempre da miedo.
Değişim mi?
¿ Transformación?
Uyku düzeninde bir değişim yok.
No hay cambios visibles en el ritmo del sueño.
Değişim mümkün ve bu bizimle başlıyor.
- El cambio es posible. Empieza...
Hayır, bu güzel bir değişim.
No, es un buen intercambio.
Bence 8 saniyen kaldı, değişim samimidir inşallah. Çim biçicinin altında!
Y diría que te quedan ocho segundos, así que yo me aseguraría... que tu conversión sea en serio.
Gerçek değişim şirin değildir. Güvenli değildir. Fakat devrim bizim manevi görevimiz ve elimizde kalan sadece gerçek özgürlük söylemimiz.
El cambio de verdad ni es bonito ni seguro, pero nuestra obligación moral es hacer una revolución, es la única forma de libre expresión que nos queda.
Ve her bir değişim, insanoğlunu hayatta kalmak için yeni yollar bulmaya zorladı. Bunlar hayatta kalanlar. Daha sağlamlar, daha zekiler ve daha iyi örgütlenenler...
Y aquellos que sobrevivieron salieron fortalecidos, más inteligentes y mejor organizados.
biliyorsun ki, tasinmak buyuk bir degisim, biliyorum, evlenmekte oyleydi, ve bebek sahibi olmakta
Mudarse es un cambio grande. Ya lo sé, pero casarse también y tener un bebé.
Bir degisim için kendinden hariç baskalarini düsünemez misin?
¿ Puedes pensar en alguien que no seas tú para variar?
Yakinda evlenecegimi bilmelisin ama o yönde en ufak bir degisim yok.
Le hago saber que pronto voy a casarme... y ni siquiera mi prometida tiene la menor idea.