Diye bir şey yok tradutor Espanhol
2,467 parallel translation
Filika diye bir şey yok.
El salvavidas no existe.
çoğunluğun iyiliği diye bir şey yok ve bunların hepsi, bir şirket için.
Y ahora me doy cuenta que no hay bien mayor, y todo esto es por alguna corporación.
Artık biz diye bir şey yok.
Se acabó.
Manny, diğer taraf diye bir şey yok.
Manny, no hay otro lado.
"Biz" diye bir şey yok, Hannah. "Biz" diye bir şey yok.
No hay un "nosotros".
"Biz" diye bir şey yok derken ne demek istiyorsun?
- ¿ Cómo que no?
Çünkü telepati diye bir şey yok!
¡ Porque la telepatía no existe!
Tanrı diye bir şey yok, al sana bu da kanıtı.
Dios no existe, y aquí está la prueba.
Bizim için huzur diye bir şey yok artık.
No habrá paz para nosotros.
Artık biz diye bir şey yok.
No hay más un "nosotros".
Ama onun için paylaşma diye bir şey yok.
Pero para ella no se trata de compartir.
Ağır yükleri hep sen kaldıracaksın diye bir şey yok.
No hay razón para que hagas todo el trabajo pesado.
"Bir daha deneyelim" diye bir şey yok.
No hay "vamos a tomar dos" en eso, ¿ sabes?
Beyaz horoz diye bir şey yok.
Los gallos blancos no existen.
Ve sen benim için karşı koymadın beyaz horoz diye bir şey yok.
y tu rechazas mi cariño por un gallo blanco que no existe.
Kitayama lanetli video diye bir şey yok.
Kitayama, no hay ningún Vídeo Maldito.
Lanet diye bir şey yok.
No hay tal cosa como una maldición.
Bu kendinizi iyi hissettiren 80'lerden lanet bir film değil 7 saat boyunca geçemediğimiz sınavlarımızı karşılıklı ilişki olmayan aile yaşantılarımıza acımayı veya yalnız ve yabancılaşmış hissettiren hayatlarımızı kenara koyup, sanki ömür boyu kankaymış gibi ortak bir nokta bulabiliriz tamam mı? Yani herkes anlasın ki "biz" diye bir şey yok...
Y esto no es una puta película para sentirse bien de los 80s, donde durante 7 horas, hacemos a un lado diferencias, e intercambiamos puntos de vista sobre nuestras familias disfuncionales, o sobre cuán solos... nos sentimos, encontramos algo en común, en tierra común, y terminamos siendo los mejores amigos, ¿ de acuerdo?
Hayalet diye bir şey yok.
No existen los fantasmas.
Biz diye bir şey yok, Foley.
No hay un "superaremos", Foley.
Artık sınıfta var olmayan kişi diye bir şey yok.
Ya no eres más la persona que no existe.
Oğlun inanıyor olsa bile uzaylı veya canavar diye bir şey yok!
¡ No existen los aliens, sólo los que inventa tú hijo!
Bugünden sonra biz diye bir şey yok.
Después de hoy, no hay un nosotras.
- Bu olayda her zamanki diye bir şey yok.
- No existe lo habitual en este caso.
Özel banka hesapları diye bir şey yok, hepsi benim.
No hay tal cosa como una cuenta bancaria privada, son todas mías.
Gizlilik diye bir şey yok, gizlilik benim.
No hay tal cosa como el secreto, yo POSEO el secreto.
Vampir diye bir şey yok, Djuna.
No existen los vampiros, Djuna.
Çingene bayan diye bir şey yok.
No hay tales gitanas.
Onda hiç utanma diye bir şey yok mu?
¿ No tiene decencia?
* Aşk diye bir şey yok sanıyordum ama fikrimi değiştiriyorsun şimdi *
# Pensaba que el amor estaba muerto, pero ahora me haces cambiar de opinión #
"Biz" diye bir şey yok, Bay Puckerman.
No hay un "nosotros", Sr. Puckerman.
Robot üniversitesi diye bir şey yok.
Las universidades robóticas no existen.
Uzaylı robotlar diye bir şey yok!
¡ No hay robots alienígenas!
Hayır, o ve ben diye bir şey yok ortada.
No, no hay ningún "él y yo".
Çuk diye bir şey yok anne, Xbox onun adı.
No es "a la," mamá. Solo es "Xbox."
Yekpare komünizm diye bir şey yok.
No existe comunismo monolítico.
- Adım listede var. - Liste diye bir şey yok.
No hay ninguna lista.
Serena "biz" diye bir şey yok.
Serena, no hay un nosotros.
"Biz" diye bir şey yok. Burada kal!
No hay "nosotros". ¡ Quédate aquí!
Gitmeyeceğim diye bir şey yok.
No hay manera de que no vaya.
Bu senin soruşturman değil, "biz" diye bir şey yok.
No hay "nosotros."
Alfa diye bir şey yok diyorlar!
¡ Dicen que no existen los Alphas!
Biz diye bir şey yok neden geri almak için uğraşasınız?
No hay ningún "nosotros". entonces, ¿ por qué usted me ayudaría a recuperarlos?
Göğüs kuruluğu diye bir şey yok.
No hay nada sobre una plaga de pechos.
Çekici türban diye bir şey yok.
Sabes que no hay ninguna otra cosa como un turbante atractivo.
Suç ve Adalet dersinde Nicholas Dexter diye bir çocuk var ama aralarında romantik bir şey yok.
Está Nicholas Dexter en nuestra clase de justicia penal pero no lo creo, es un romántico.
Söylenecek sıradışı bir şey yok diye düşünebilirsin.
Hasta ahí, nada de extraordinario para el público.
Uzaylı robotlar diye bir şey madem yok, o zaman bunu nasıl açıklayabiliyorsun?
Bueno, si no hay tal cosa como robots alienígenas, ¿ Cómo explicas esto?
Herifin tekinin seni öpebilir miyim diye sormasından daha az çekici bir şey yoktur. Yok mu?
No hay nada menos sexy que un tío preguntando si puede besarte.
Yekpare komünizm diye bir sey yok.
No existe comunismo monolítico.
İlişkimizde hiçbir şey yolunda değil, doğru cevap diye bir şey de yok. Ama üstüne çok gitmiyorum, değil mi?
En nuestra relación las cosas son un desastre no hay una respuesta correcta, pero no soy tan repelente, ¿ no?