Etrafını sarın tradutor Espanhol
778 parallel translation
Siz evin etrafını sarın.
Rodeen la casa.
Nöbetçiler buraya! Etrafını sarın!
Cabo de guardia, puesto número uno.
Evin etrafını sarın.
Rodea la casa.
Sen oraya, sen arka tarafa. Evin etrafını sarın.
Tú allá, tú allá atrás.
Pekala, binanın etrafını sarın.
¡ Max, que rodeen la casa!
Bölüm iki mağaranın etrafını sarın.
La segunda sección se círculo de la cueva.
Etrafını sarın.
En marcha. Cérquenlo.
Çiftliğin etrafını sarın.
Rodeen Ia granja.
"Dışarı çıkamıyoruz, polis evin etrafını çevirmiş!"
- ¡ No podemos salir! ¡ La policía ha cercado la casa!
"Şu sarışın ne diye senin etrafında dolaşıyor?"
"¿ Qué quiere esa rubia que anda a tu alrededor?"
Etrafınız sarıldı.
Están rodeados.
Fakat bahse girerim, yatak örtüsünü boynuna sarıp seni boğmuyordur ya da her gece yastığının etrafında yaygara koparmıyordur.
Pero apuesto a que ella no te ahoga con la colcha hasta el cuello, o se preocupa por tu almohada cada noche.
- Etrafın sarıldı. - Bir dk.
- Allá va.
Ahırın etrafını sarın!
¡ Cerrad el granero!
Seninle konuşmak istiyorum. Etrafın sarıldı.
Quiero hablar con Vd. Está rodeado.
Fıçının üstüne ve altına çivilenmiş tahta çubuklar vardı etrafı çelikten bantlarla sarılıydı ve onu çölün ortasına bırakmışlardı.
Ese barril tenía listones de madera... clavados arriba y abajo... y había bandas de acero a su alrededor... y lo habían dejado en mitad del desierto.
Söylemeliyim ki, çekici ve akıllı bir kız olmana rağmen etrafının budalalarca sarılmasına izin vermişsin.
Debo decir que, para ser una mujer encantadora e inteligente se ha rodeado usted de una notable colección de idiotas.
Kaçmaya kalkma! Etrafın sarıldı!
No intente huir, las salidas están vigiladas.
Kıpırdama, etrafın sarıldı!
No intenten huir, están rodeados.
Boyun etrafının birşeyle sarıldığını söylüyor.
Dice que le rodeó el cuello con algo.
Evin etrafını sarıyorlar.
Están rodeando la casa.
Etrafı tertemiz edip, eyerleri parlatın,... bir süre dışarının işleri ile ben ilgileneceğim.
Van a pulir el cuero de la silla de montar desde el amanecer hasta el anochecer, más si voy a dirigir este equipo.
Bir sopaya takın, etrafını bir makara ipek iplikle sarın... ve sopayı suya daldırın.
Es para ponerlo en una caña, luego le amarras un trozo de hilo... y luego llevas el hilo al agua.
Arkasından sinsice yanaşır ve elimi... boğazına sarılır ve etrafında döner... ve şöyle derdim "Yüzbaşı, bir içki alırmısın?"
Me escabulliría tras él, levantaría mi mano, lo sujetaría por la garganta y lo haría dar vuelta, y le diría : "Capitán, ¿ tiene algo para beber?"
"Sükûnet ile sar etrafını."
" Que la calma le sirva de clausura.
Çektiğin fotoğraflar yüzünden birinin itibarı sarsıIdı diye gece etrafın sarıIıp dayak yedin mi?
¿ Te han golpeado en medio de la noche porque a alguien no le gustaba la publicidad que le hacías con tus fotos?
Nöbetçiler dansçıların etrafını sarıyorlar. Silahlar ve vantilatör kayışından yapılma kamçılar taşıyorlar.
Los centinelas rodean a los bailarines llevan fusiles de madera y fustas
Eee Peder, sanki etrafınız sarılmış gibi.
Parece que te han rodeado, padre.
Antarktika'ya gecenin gelmesini bekleyin ve dokuz ay boyunca karanlığın etrafınıza pis bir paçavra gibi sarılmasını görün.
¡ Esperen a que llegue la noche antártica y que por 9 meses el aire negro se les cuelgue alrededor como una manta rota.
Etrafın sarıldı.
Te tenemos rodeado.
Pekala beyler, etrafınız sarıldı!
- ¿ Lo ves?
Bir aziz olarak, başının etrafında bir hale olarak. Onun hikayesi şöyle olacaktır : - "Gökten bir tekne indi ve Tanrı, kürklere bürünmüş olarak, dışarı çıktı..."
Como a santos con halos le parecería que un Dios descendió del cielo
Etrafınız sarılı.
¡ Estáis rodeados!
Sarı Irmağın etrafında kışın..... soğuğunda ortada kalıveren maymunları.
A uno de esos monos perdidos que uno se encuentra en oriente cuando empieza a hacer frío.
- Buranın etrafın sarın.
- Los rodearemos.
Seni isteyen kadınlar tarafından etrafının sarıldığını karşılık verdiğini ve sevdiğini kızdığını ve hissettiğini, duygularınla yüzleşmeni.
Que estás rodeado de mujeres que demandan que respondas y ames y te enojes y sientas, que enfrentes tus sentimientos.
İhtiyacın olursa dışarıdaki odadayım. Etrafı toparladım, hanımefendi.
Estaré en la sala exterior si me exigen.
En iyisi etrafının sarılması durumuna düşmemek.
Lo mejor es no dejarse acorralar.
Etrafını sar.
Envuelvela alrrededor
Deflektör ekranımızla etrafını sar.
Cúbrala con los deflectores, señor Farrell.
Bu akşam, hiç kimse içeri girmemeli ve dışarı çıkmamalı. Adamlarınızı şatonun etrafına yerleştirin.
A nadie le está permitido entrar o salir.
Talby'nin silahşörleri tarafından etrafın sarıldı, Scott.
Casa por casa. Dentro de poco estarán aquí.
Söylemeliyim ki, çekici ve akıllı bir kız olmana rağmen etrafının budalalarca sarılmasına izin vermişsin. Hiçbir şeye dokunma.
No comprendo como una muchacha tan encantadora e inteligente ha podido rodearse de semejante colección de tipos raros.
Etrafınız sarıldı!
¡ Estais rodeados!
Hasta bir çocuk var. Biri aklını kaybetmiş toplam üç kadın var. Üç erkeğiz ve evin etrafı tamamen sarılmış durumda.
Tenemos una niña herida, dos mujeres, una mujer que se ha vuelto loca, tres hombres y el sitio rodeado de seres monstruosos.
Etrafın sarıldı.
¡ Estás rodeado!
Sayın yarbay, etrafımız sarıldı.
El Sr. teniente coronel, estamos rodeados.
Jamisons'ların evinin etrafında her zaman Cora Bea'nın dışarı çıkmasını bekleyen bir kalabalık olurdu.
Siempre había multitudes afuera de la casa Jamison esperando a Cora Bea.
Kısacası, etrafınız sarılmış durumda.
En definitiva, ahora están totalmente cercados.
Etrafınız sarıldı ve hepimiz ağır silahlıyız.
Estáis rodeado, y vamos armados.
Belki de başından beridir. Etrafın tam olarak anlamadığın şeylerle sarılı.
Quizás desde el principio, al andar con cosas que aun no comprende.