Henüz çok erken tradutor Espanhol
244 parallel translation
Henüz çok erken.
No, no tan temprano.
Henüz çok erken. Bütün odalar dolu.
Es pronto, todas las habitaciones están ocupadas.
Henüz çok erken.
Todavía es temprano.
Güzel bir akşam yemeği için henüz çok erken ama beni yoğun bir gece bekliyor.
Es muy temprano para cenar, pero tengo una tarde muy ocupada.
Kalkmak için henüz çok erken. Lütfen, ne kadar istersen uyu.
- Es demasiado temprano para despertarse.
Kitaplarıma geri dönmeyi düşünmek için henüz çok erken.
Es temprano para que yo piense en regresar a los libros.
Birleşmiş Milletler adına şu anda size söyleyebileceğim tek şey bu Kanamitlerin düşmanca amaçlarla geldiğini varsaymak için henüz çok erken olduğu.
Hablando en nombre de las Naciones unidas, solo puedo decirles que sería prematuro asumir una intención hostil por parte de estos.. estos Kanamitas.
Reddediyorum efendim, henüz çok erken.
Me opongo, señor, porque es algo prematuro.
- Hayır, henüz çok erken.
- No, es demasiado temprano.
Kutlama yapmak için henüz çok erken sevgili Massimo.
Las felicitaciones son prematuras, mi querido Massimo.
Üzgünüm, ama henüz çok erken.
Lo siento, pero es demasiado temprano.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
Es muy pronto para saber.
Henüz çok erken.
Aún es muy prematuro.
İltifatlar bekleyebilir, Yoldaş Teğmen. Henüz çok erken.
No me alabe, camarada teniente, es temprano todavía.
Henüz çok erken.
Es demasiado pronto.
Fakat bayım, unutmak için henüz çok erken.
Señor, es muy pronto para no recordar.
Günlük yaşamında ona güvenmek için henüz çok erken olabilir.
Puede que sea muy pronto para dejarla en su ambiente natural.
Bu kadar kavga için henüz çok erken.
Ya empiezan.
- Henüz çok erken, Bill.
- Es pronto, Bill.
- Henüz çok erken, gitme.
- No te vayas.
Biliyorum henüz çok erken, ama hissediyorum... Galiba, sonunda başardık.
Todavía es muy pronto, y no estoy segura pero tengo la impresión de que finalmente ha funcionado.
Henüz çok erken!
¡ Es demasiado pronto!
Michael'in probleminin ne olduğunu söylemek için henüz çok erken.
Es demasiado pronto para decir qué le pasa a Michael.
- Henüz çok erken.
- No puedo, es demasiado pronto.
Ramos, bu saçmalıklar için henüz çok erken.
Ramos, no me cuentes historias.
Hayır, buna karar vermek içi, n henüz çok erken.
No, es muy pronto para el día de mi juicio.
Sonuca varmak için henüz çok erken.
Lo estamos considerando.
"Bunun için henüz çok erken değil mi?" dedim.
"Es algo temprano para eso."
Kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken.
Pero es muy pronto para determinar nada.
Cevabı bulmak için henüz çok erken. Ancak öyle ya da böyle bu, bitkilerin tohumlarıyla beraber sadece mekanlar arası sıradışı yolcular oluşlarının değil zamandaki rakipsiz yolcular oluşlarının da harikulade bir örneği.
Es demasiado pronto para tener la respuesta, pero sea cual sea, sin dudas este es un ejemplo maravilloso del hecho de que las plantas, con sus semillas, no son solo extraordinarias viajeras en el espacio, sino también incomparables viajeras en el tiempo.
- Henüz çok erken.
- Ya está latiendo.
- Henüz çok Erken. - Oh. Oh!
- Oh Josh ven aquí!
Onlar için henüz çok erken, küçük suçlular oldular!
¡ Son muy pequeños para que se vuelvan delincuentes!
Henüz çok erken. Gelmemen gerek.
Es muy pronto, no debe venir aún.
Bu güzel görünüyor ama belki bunu söylemek için henüz çok erken.
Éste se ve prometedor, pero quizás es demasiado temprano como para decirlo.
Henüz çok erken.
Es un poco pronto.
Henüz çok erken.
Es demasiado temprano.
Ama bir şey diyebilmek için henüz çok erken.
Pero es muy pronto para saber nada con certeza.
Henüz çok erken.
Es tan pronto.
Henüz bu kadar uyuşuk olmak için çok erken.
Demasiado temprano para estar dormido aún.
- Henüz somut bir şey için çok erken.
- Es pronto para que haya algo concreto.
Henüz vakit çok erken.
No, no, Baronesa. Es muy temprano.
Teşekkür ederim, teşekkür ederim. Henüz içki için çok erken.
Gracias, pero yo a estas horas no suelo tomar nada.
Şey, uh... henüz sabahın çok erken bir vakti.
Es... bastante temprano.
Henüz herşeyi bilmek için çok erken, tam bilmiyorum ama, Kızıl Kayalığa karşı, bir çeşit eylem planlıyorlar, bundan adım gibi eminim.
No he podido averiguar todo... pero estoy seguro de que planean una especie de, no sé... un combate en Red Bluff.
Henüz ölmen için çok erken.
¡ No puedes morirte todavía!
- Henüz bir şey söylemek için çok erken.
Todavía no lo sé.
Henüz bir şey söylemek için çok erken, ama dürüst olmak gerekirse kurtulamayabilir.
Es muy pronto para decirlo, pero, sinceramente, quizá no sobreviva.
Henüz California Jeoloji Çalışmaları Enstitüsü'nden bilgi almak için çok erken...
Es muy temprano para saber del lnstituto Californiano de Estudios Geológicos...
Henüz çok erken, bayım.
Es muy pronto.
Henüz dirilmesi için çok erken. Bu yüzden cesedin bulunduğunu öğrenince... harekete geçmeye mecbur kalacak.
Es demasiado pronto para eso, por lo que cuando se de cuenta de que el policía ha sido descubierto, sentirá la necesidad de entrar en acción.
çok erken 73
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
henüz değil 1250
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23
henüz bulamadım 17
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23
henüz bulamadım 17