Hiç sevmem tradutor Espanhol
705 parallel translation
Böylesi korkak insanı hiç sevmem.
Odio los hombres miedicas
Zayıf kızları hiç sevmem.
No me gustan tan flacas.
Florida'yı hiç sevmem.
No me llama la atención Florida.
Ben birayı hiç sevmem.
Verá, no me gusta la cerveza.
Bay David. Gürültüyü de hiç sevmem.
A mi no me gusta el ruido.
"İtiraf" kelimesini hiç sevmem.
No me gusta esa palabra.
- Morina balığını hiç sevmem.
- Odio la merluza. - Yo también.
Sabahlamayı hiç sevmem. İyi geceler.
Nunca me gustaron los velorios.
Yağmurda yapılan soygunları hiç sevmem.
No me gustan los robos con lluvia...
Korkuyorum. Gök gürültüsünü hiç sevmem.
Tengo miedo al trueno.
Doktorları hiç sevmem.
Odio a los médicos.
Bu kokuyu hiç sevmem. Bunun için haklı nedenlerim var.
Es un olor que no me gusta... y con razón.
Hiç sevmem.
No.
Ben de yumuşak el sıkışanları hiç sevmem.
Siempre he odiado las manos blanditas.
Kasabayı dolandıranları hiç sevmem, Barları kapatabilirler.
Han estafado tanto a sus electores que han tenido que cerrar el saloon para echarlos de sus despachos.
# Katilleri hiç sevmem.
Odio a los asesinos.
Gardenya da hiç sevmem.
Odio las gardenias.
Hiç sevmezsin dalkavukları, değil mi Sezar derim hiç sevmem der ve işte o zaman tavlanır asıl.
Pero cuando le diga que odia a los aduladores... dirá que es cierto, y se sentirá adulado.
İnsanlara vurmayı hiç sevmem, ama beni buna mecbur ettin dostum.
No me gusta maltratar a nadie, pero lo merecías.
Açlıktan ölmeyi de hiç sevmem.
El hambre no es una de mis favoritas.
Bu şekilde bağlanmayı hiç sevmem.
No me gusta sentirme atada de esta manera.
Hiç sevmem düşmanlığı. Benim için iyi insanların sevgisi değerlidir.
Lo odio, y deseo el amor de todos los hombres de bien.
Kendi hemcinslerime karşı konuşmayı hiç sevmem ama hiç, siz kadınların ne kadar çalıştığını taktir eden bir erkek görmedim.
Odio hablar mal de mi propio sexo, pero nunca vi a un hombre que aprecie cuánto trabaja la mujer.
Hiç sevmem.
No me gusta el vino tinto.
Şemsiyeleri hiç sevmem.
Tampoco me gustan los paraguas.
Çünkü yutmam! Senin gibi bu yaşta gözü açılanları hiç sevmem!
Conozco bien mi oficio y no me gustan los tipos como tú.
Sizin gibilerini hiç sevmem.
No me gustan los de su clase.
Hiç sevmem.
Para nada.
Erkek erkeğe konuşmayı hiç sevmem.
De hombre a hombre, no me gusta.
Adım Charlie ve dediğim gibi Bay Rahip, şapelleri hiç sevmem.
Me llamo Charlie. Y, como dije, señor sacerdote, yo no levanto capillas.
Hayır, hiç sevmem.
No, no me gusta.
Okurlarını ağlatan yazarları hiç sevmem.
Odio los sollozos y las lágrimas.
Geçenkinden daha etli butludur umarım. Sıskaları hiç sevmem!
Espero que sea más carnosa que la última. ¡ Las odio escuálidas!
"Vedaları hiç sevmem, bu yüzden Saidi'yle şehre gidiyorum."
"No soporto las despedidas". "Le pedí a Saidi que me llevase a la ciudad".
Çok gürültü yapıyorsun. Gürültüyü hiç sevmem.
No haga tanto ruido.
Dişçileri hiç sevmem.
Odio a los dentistas.
Müziği de senin o çirkin suratını da hiç sevmem.
Ni esa cara que tienes.
- Hiç, ama hiç sevmem.
Cada vez más, cada vez más...
Binbaşı ben tehditleri hiç sevmem.
Comandante nunca me han gustado las amenazas.
- Olmaz. Vedaları hiç sevmem.
- No, odio las despedidas.
Uzun restoranları hiç sevmem.
Estoy harta de restaurantes baratos.
Paris'i de hiç sevmem.
Y de París también.
Ispanağı sevmemem iyi bir şey aslında çünkü sevseydim, yemek zorunda kalırdım oysa ki hiç sevmem.
Afortunadamente odio las espinacas las comería y no las soporto.
Ve hiç sevmem.
Y no me gusta.
Belki, meraklı bir konuktur! Meraklı insanları hiç sevmem!
Tal vez, un curioso, no me gustan los curiosos!
Bağlanmayı hiç sevmem.
Eso es algo contra lo que siempre había estado en guardia.
- Hiç sevmem.
- Nunca le pongo.
O herifi hiç de sevmem.
Ya sabes qué opino de él.
Evet. İdamları haber yapmayı sevmem ama söylemem gerekir ki bu hiç umurumda bile değil.
Sí, no me gusta presenciar ejecuciones, pero ésta no me importa que se efectúe.
Hiç kimseyi kız kardeşlerim kadar sevmem.
Jamás podría querer a nadie como quiero a mis hermanas. No soy tonta.
Hiç kimsenin sözünden dönmesini sevmem.
No me gustan los que incumplen promesas.