Hiç şüphe yok ki tradutor Espanhol
193 parallel translation
Hiç şüphe yok ki gittikçe yaşlanıyorum.
Ay Dios, me estoy haciendo viejo.
Hiç şüphe yok ki kardeşin sana benim öykümü anlatmıştır.
Seguro que tu hermano te ha dicho algo de mí. De mi historia.
Leydi Henrietta hiç şüphe yok ki sizin için yaptıklarından dolayı mutlusunuzdur.
Lady Henrietta, he hecho lo que he podido por usted.
Hiç şüphe yok ki saatin çıkarttığı tik tak seslerini kastetmişti.
Debía de ser el tic-tac... del marcador automático.
Hiç şüphe yok ki, birliğinizin derecesi, gezdiğimiz askeri kurumlar... arasında listenin başlarındayer alıyor.
Sin duda su fuerte figura a la cabeza de la lista de instalaciones militares que hemos visitado.
Hiç şüphe yok ki selefinin ölümüne tüm kalbiyle ağlıyor.
No hay duda de que la muerte de su predecesor le pesa en su interior.
Hiç şüphe yok ki Albay, 12. yüzyılın en müthiş zihinlerinden birine sahipsiniz.
No hay duda, Coronel, tiene una de las mejores mentes del siglo Xll.
- Hiç şüphe yok ki!
- Sin ninguna duda.
Hiç şüphe yok ki bu kulübede...
Indudablemente se están quedando en la posada...
Motome hiç şüphe yok ki durumu bana anlatmak istemiş ve yapılabilecek diğer şeyleri bana bırakıp Iyi evine dönmeden önce oğluna yapabileceği son şey için uğraşmak istemişti.
Por eso, Motome Chijiwa suplicó una última oportunidad para informarme y hacer un último esfuerzo antes de dejarlo todo en mis manos y volver a esta mansión para cumplir con su destino fatal.
Hiç şüphe yok ki iki taraf da daha iyi sonuçlanabilecek bir şekilde davranabilirdi.
Quizás podrían haberse tomado medidas más adecuadas y menos dolorosas.
Hiç şüphe yok ki o piçin babası Tom!
Estoy completamente seguro, Tom es el padre del bastardo.
Hiç şüphe yok ki geneleve gidiyor, fakat o kim acaba?
Un viaje secreto al burdel, de eso no hay duda, pero me pregunto quién será.
Hiç şüphe yok ki bu evde bir ruh var.
Me parece que no hay duda de que hay un espíritu en esta casa.
Hiç şüphe yok ki bu adam, yani Nathaniel Benton, ülkemize sözümona dostça bir bilimsel araştırma için gelmiş gözükürken gerçekte maaşlı bir sabotajcıydı.
Por tanto, no hay duda de que este hombre Nathaniel Benton, que se supone que vino a nuestro país en una misión científica amistosa es en realidad un saboteador a sueldo.
Hiç şüphe yok ki, Chappellet elinden geleni yapıyor.
No hay duda de que Chappellet va al límite.
Hiç şüphe yok ki hepsinde
Sin duda.
Hiç şüphe yok ki -
No tengo duda...
Hiç şüphe yok ki Elmyr gibi bir sahtekar... nereden baksanız 22 yıl hapis cezası yerdi.
No es sorprendente que un falsificador como Elmyr pueda salirse con la suya durante 22 años.
Hiç şüphe yok ki Savonarola'yı duymuşsunuzdur.
¿ Sin duda ha oído hablar de Savonarola?
Hiç şüphe yok ki, birazdan o da dönecek.
Sin duda regresara en breve.
Hiç şüphe yok ki bu olay Rupert Pupkin'in bütün evlerde tanınmasına yol açtı.
El incidente convirtió a " Rupert Pupkin'en un nombre familiar.
Ama hiç şüphe yok ki Gestapo.
Si bien él es, sin duda, la Gestapo.
Ve asıl amacı hiç şüphe yok ki... kötülük yapmaktır.
sin duda... hacer el mal.
Hiç şüphe yok ki ben de sizi hayal kırıklığına uğratacağım.
Sin duda yo también lo decepcionaré.
İşte bu Brummer'in yeğenimden bir de çocuğu olmuş ve hiç şüphe yok ki yeğenim naçizane benden laf arasında bahsetmiş olmasına rağmen kız üzerinde o kadar büyük etki bırakmışım ki vaftiz adını Jacob koymuşlar.
Pues bien, esa Brummer tuvo un hijo de mi sobrino, un niño sano, que recibió en el bautismo el nombre de Jakob, sin duda, pensando en mi humilde persona, que, incluso en la mención sin duda bastante de pasada de mi sobrino... debe haberle causado una gran impresión a la joven.
Öyle göründüğüne hiç şüphe yok ki, bu evrak dün akşam 7.30 ile 11.30 arasında alındı, peki ya şimdi nerede olabilir?
No parece haber dudas de que este documento fue robado entre las 7 : 30 y las 11 : 30 ayer por la noche así que, ¿ dónde puede estar ahora?
Moran, Moriarty ile birlikte bizi takip etti. Ve hiç şüphe yok ki Reichenbach çağlayanın yukarısında beş dakikalık o uğursuz izni veren kişi o idi.
Moran nos siguió con Moriarty y fue sin duda él el que me proporcionó esos terribles cinco minutos sobre las cataratas de Reichenbach.
Evet beyler, hiç şüphe yok ki, geçen gece, onun işaretini kendiniz yakaladınız.
Bueno, caballeros ustedes obtuvieron una visiòn de él sin duda, la última noche.
Hiç şüphe yok ki bu olabilir.
No puede haber duda.
Hiç şüphe yok ki, hayatımın en tuhaf günüydü.
Mi cumpleaños numero 35 sin duda alguna el dia mas extraño de mi vida
Hiç şüphe yok ki, Aşk.
Amor, sin duda.
Hiç şüphe yok ki, size randevu verip, sizi dinleyecek.
Ella le concederá sin duda una entrevista... y le escuchará.
Yaşasaydı, hiç şüphe yok ki bir gün Konsey'e başkanlık edecekti.
De haber seguido con vida, un día habría presidido el Consejo.
Böyle adamların kanatları olsa, hiç şüphe yok ki, gökyüzünden gelip cennetin bomboş olduğunu anlatırlar!
Si ese hombre tuviera alas, seguro que regresaría de las nubes diciéndonos que el cielo está vacío.
Hiç şüphe yok ki bu fırtına Kont'un yolculuğundan geriye kalan bir şeydi.
Obra del Conde, sin duda.
Harry melekler korosunu duyacak, ve hiç şüphe yok ki, Tom herkese bunu zehir edecek.
Harry escuchará el coro de los Ángeles, y sin duda, Tom lo echará todo a perder.
Hiç şüphe yok ki Gotham'ın vatandaşları hakkında karanlık ve kötü rüyalar görüyor.
Sin duda soñando más maldades contra Ciudad Gótica.
Hiç şüphe yok ki Müfettiş içinde bulunduğunuz durumu size açıkladı ve sizde bulunduğunuz pozisyonun ciddiyetini biliyorsunuz.
El inspector no tiene dudas le explicó la situación a usted entonces usted conoce la seriedad de su posición.
Hiç şüphe yok ki, aynı sebepten Profesörde yediğinden daha fazlasını mutfağa geri gönderdi.
Por la misma razón, no hay duda de que el profesor regresa a la cocina más comida de la que come.
Hiç şüphe yok ki burada kendi başınıza olsaydınız, Mr. Holmes, farklı bir çözüm uygulardınız.
No hay duda que usted ha estado aquí, por su propia cuenta, Sr. Holmes usted ha encontrado una solución diferente.
Hiç şüphe yok ki, sizin gibi cesur bir adamı tehdit etmek, aptalcaydı.
No hay duda, que fué una estupidéz amenazar a un hombre tan valiente como usted.
Hiç şüphe yok ki bunlar hayatınızda aldığınız en mahrem, en kişisel, en zor kararlar olacak.
Y será, probablemente, la decisión más íntima... más personal y más difícil... que tomarán en sus vidas.
Hiç şüphe yok ki, onun sadakatini kazanmak için, hayatını bağışlamış.
Tieran le perdonó la vida con vistas a ganarse su lealtad.
Komiser bunda hiç bir şüphe yok. Şunu bilmelisiniz ki Mr.Denver ve ben... başkalarıyla düşüp kalkan... hafif insanlar değiliz...
Y en caso de que haya dudas, teniente... sépase que él y yo no somos de ésos del ambiente de los clubes nocturnos... que tienen amoríos ocasionales con otros miembros del grupo.
Pekâlâ Bay Devlin. Öyle görünüyor ki bu konuda hiç şüphe yok.
Ya no hay duda.
Buna hiç şüphe yok ki...
No hay duda al respecto.
Ayrıca, adamı otelde sarhoş ettiğinden hiç bahsetmemen ki bundan hiç şüphe yok malum kendi ağzınla söyledin buraya tek başına geldiğini ama tek başına dönemeyeceğini ve adam da koridorlarda misafiri olduğunu bağırmış dört yana.
De la misma manera, que quieras guardar silencio de que emborrachaste al hombre aquí en el hotel, de lo cual no hay la menor duda, porque tú mismo lo admitiste que llegó solo pero... no podía irse solo, ¡... y él mismo gritó por todo el dormitorio que era tu invitado!
Ama şüphe yok ki bunlar hiç kimseye.
Pero esto, sin duda,... no lo fue nunca.
Hiç şüphe yok ki, bağlantı kurmanıza yardımcı olan Ariana oldu.
Eso no fue así. Y no dudes que Ariana también ayudó a que entraran en contacto.
Hiç süphe yok ki General Merville tarafından kızı Violet ile evliliğimi engellemek için tutuldunuz?
Sin duda le ha encargado el general Merville que impida mi boda con su hija Violeta.
hiç şüphem yok 65
hiç şüphesiz 81
hiç şüphen olmasın 30
hiç şüphe yok 75
yok ki 29
hiç sorun değil 240
hiç şansım yok 23
hiç sorma 68
hiç sanmıyorum 775
hiç şansı yok 60
hiç şüphesiz 81
hiç şüphen olmasın 30
hiç şüphe yok 75
yok ki 29
hiç sorun değil 240
hiç şansım yok 23
hiç sorma 68
hiç sanmıyorum 775
hiç şansı yok 60