Hoşuna gidecek tradutor Espanhol
991 parallel translation
Demek asılmam hoşuna gidecek.
Así que te gustaría verme ahorcado.
Bu işte sen de olacaksın, ve hoşuna gidecek.
- Harás esto, y te gustará.
Çok hoşuna gidecek.
Le encantará.
Biraz oyalan da eğlenceyi gör. Çok hoşuna gidecek.
Quédate a ver la diversión, disfrutarás inmensamente.
Umuyorum ve inanıyorum ki hem burada hem Red Gap'te bizimle olmak hoşuna gidecek.
Espero que le guste estar con nosotros tanto aquí como en Red Gap.
Bu parça çok hoşuna gidecek.
Le debe de gustar mucho esa pieza.
Bak, bu çok hoşuna gidecek : "Oturma odası, salon, teras, yüzme havuzu, ahır."
Mira, ¿ qué te parece? "Cuarto de estar, salón, terraza, piscina, establos".
Bu hali de hoşuna gidecek.
Esto te gustará.
Eminim hoşuna gidecek!
Seguro que te gusta.
Elbette gitmeyecek ama benimki senin hoşuna gidecek.
Claro que no, pero tú sí con la mía.
Sizce bakanın hoşuna gidecek mi efendim?
¿ Cree que esto le gustará al ministro, señor?
Pastalar çok hoşuna gidecek. Laura.
Sí, te van a encantar los bollos.
Yanlardan çok aldın ama onun hoşuna gidecek bir şeyim var.
Me quitaste mucho de los lados, pero igual tengo algo que le encantará.
Bu hoşuna gidecek.
- Sí, te gustará.
Çok hoşuna gidecek.
Creo que probaré con un par.
Babanın çok hoşuna gidecek.
A tu padre le va a encantar.
Bu arada, hikayede hoşuna gidecek çalışmalar yaptım.
A propósito, trabajé un poco la historia que le gustó.
Çok hoşuna gidecek, Maxine.
Esto te gustará, Maxine.
Bir süreliğine, Bu hoşuna gidecek.
Será agradable durante un rato.
Arizona'da yaşamak hoşuna gidecek mi, Howie?
Howie, ¿ crees que va a gustarte vivir en Arizona?
Hollywood hoşuna gidecek mi bir bakmak istiyormuş.
Decidió que le gustaría ver qué le parecía Hollywood.
Onun hoşuna gidecek ve sen bir salaksın.
Él estará encantado y tú eres un estúpido.
Bana yardım et sana hoşuna gidecek bazı şeyler getirdim, Bay Bonney.
Me ayudaste así que te traigo unos consuelos, señor Bonney.
Her kızın hoşuna gidecek bir karşılama.
Esa es la clase de saludo que le gusta a una mujer.
Sanırım hoşuna gidecek.
Creo que le gustará.
O tepeler çok hoşuna gidecek.
Le gustará en las colinas.
Bu kablolar Molumphry'nin çok hoşuna gidecek.
Molumphry estará encantado con este cable.
Babanın çok hoşuna gidecek değil mi!
A tu señor padre le va encantar esto, ¿ eh?
Çok hoşuna gidecek bir masal.
Es una historia muy buena. Te gustará mucho.
Onun hoşuna gidecek.
Le encantará.
Sana eski semti göstereceğim. Hoşuna gidecek.
Te enseñaré la parte antigua, te gustará.
7 : 30'da orada buluşuruz, hoşuna gidecek.
La veré allí a las 7 : 30.
Daha önce söz verdiğimiz gibi, herkesin hoşuna gidecek bir sürpriz.
Como prometimos antes, un regalo especial para todos.
Hediyen hoşuna gidecek.
Le gustará su regalo.
Hoşuna gidecek mi bilmiyorum ama.
Eso sí, no sé si te va a gustar.
Hoşuna gidecek.
¿ Tú crees?
Bir sonraki adım hoşuna gidecek, Chris.
Lo siguiente te gustará, Chris.
Hoşuna gidecek.
Te gustará.
İnan hoşuna gidecek.
Oiga, le gustará este grupo de análisis.
Hoşuna gidecek bir hikaye.
Es una historia que te gustará.
- Senin de hoşuna gidecek, inan bana.
- En seguida le pillarás el gusto, creemé.
Eminim hoşuna gidecek.
Seguro le gustarán a él.
Bora, senin hoşuna gidecek bir iş var.
Bora, ¿ no te interesa? Tengo un trabajo que te podría gustar.
- O zaman daha çok hoşuna gidecek.
- Por eso le gustará más.
Evet. Hoşuna gidecek mi bu?
- Sí. ¿ Crees que te gustará?
Hoşuna gidecek.
Y a usted le gustará.
- Uyuşturucuyu tercih ederim. Senin de çok hoşuna gidecek.
- Prefiero la marihuana.
Ah bu şarap hoşuna gidecek.
Le gustará este vino.
- Ve bu hoşuna mı gidecek?
- ¿ Y te va a gustar eso?
Bir gün hoşuna gidecek!
Un día... ¡ le gustarán!
Onu öldürmek hoşuna mı gidecek?
¿ Le alegra disponerse a matar?