Isımı tradutor Espanhol
25,954 parallel translation
Hakim Caldwell'in mali durumuna baktığımızda görüyoruz ki, El Paso'da iş yapan bir islah evi ile çok iyi bir anlaşma yapmış
Según los registros bancarios del juez, tiene tratos con un centro en El Paso.
Madem ikimiz de iş adamıyız şartları konuşalım mı?
Como ambos somos hombres de transacciones, ¿ discutimos los términos?
Bu yeni harika iş sahası hesaplarımızı boşaltacak. Vergisi de Albizzi'nin savaşına gidecek.
Pero mientras esos nuevos trabajos vacían nuestras arcas sus impuestos pagan la guerra de Albizzi.
- Bana iş bulmaya yardımcı olacak mısın bari?
¿ Me vas a ayudar a conseguir laburo?
- Yarım saate iş başı.
Trabajo en media hora.
İçin için kemiriyor seni, bu yaptığımız iş.
Lo que hacemos te devora por dentro.
- İş aracılığıyla tanıştığım biri.
Alguien que conocí en el trabajo.
Avukatlar iş adamı sayılır mı?
¿ Los abogados son empresarios?
Sonra da buraları temizlemeyi bitirdim on yıIda yaptğımdan daha fazla iş yaptım.
Y luego empecé a limpiar por todas partes, más en un día de lo que había hecho en diez años.
Korkarım bu iş senin kontrolünden çıktı Jedi.
Me temo que excede tu autoridad, Jedi.
Colby sana iş teklifi yaptığından beri karşı olduğumu hatırlatmama gerek var mı?
¿ Tengo que recordarte que yo estaba en contra de que aceptaras el empleo en Colby al principio?
İnternetten yapacağım iş benim için oldukça önemli.
Mi negocio en Internet es muy importante para mí.
İş ortağımı öldürdüğüm için 1866 yılında Wyatt Earp'ün beni astığı anı dün gibi hatırlıyorum.
Me acuerdo exactamente el momento allá en 1866 cuando Wyatt Earp me colgó por asesinar a mi compañero de negocios.
Ben iş adamıyım!
¡ Soy un hombre de negocios!
Çok önemli bir iş adamıyım.
Uno muy importante.
Elimde sağlam bir iş var ve bir ortağım olsa fena olmazdı.
Tengo un asunto seguro, me vendría bien un socio.
Onunla hiç iş yapmamana şaşırdım açıkçası.
De hecho, me sorprende que nunca hayas trabajado para él.
Yeter artık, iş bitince birinizi ararım.
Ya basta. Te llamaré cuando haya acabado.
Çok fazla kötü iş yaptım.
He hecho muchas cosas mal.
Tamam, daha önce Robert'la iş yaptın mı?
Vale, ¿ habías hecho negocios antes con Robert?
Merak ettiysen söyleyeyim, iş için buradayım.
En caso de que te lo preguntes, por asuntos de trabajo.
İş arkadaşlarımın yanına dönsem iyi olur.
Bien, mejor vuelvo con mis colegas.
İş arkadaşlarım ve ben sana birkaç soru sormak istiyoruz.
Mis compañeros y yo queremos hacerte alguna preguntas.
Ama Angela, diğer odadaki iş arkadaşlarım seninle konuşmaya can atıyorlar.
Pero, Angela, mis compañeros están ansiosos por hablar contigo.
Işıkları ve ısınmayı ayarladığımız ana panelde. Bir de güvenlik sistemini.
Está en el panel principal con las luces, la calefacción, y... y el sistema de seguridad.
Sonia'nın babasının yarım düzine iş yeri var.
El papá de Sonia tiene muchos negocios.
Başarıyla tamamladığım bir iş için aldığım ilk avantayı hatırlıyorum da.
Recuerdo mi primer gran regalo por un trabajo bien hecho.
Bu iş burada bitsin, olmaz mı?
Ya está, y lo dejamos por hoy, ¿ vale?
- Isıtıcıyı açayım.
Pondré la tetera a hervir.
Işık huzmelerinin arasında dans ettirip ağzımıza atardık.
Los hacíamos bailar por las vigas hasta nuestra boca.
bize iş verebilecek insanlara bunu demek yerine, "bu cihaz, arkasında dört dehanın beyin gücüye geliyor ve kimse bununla başa çıkamaz" lafına vurgu yapsan olmaz mı?
"Este dispositivo viene con la capacidad intelectual de cuatro genios detrás de él y nadie más puede igualar eso"?
Tanrım, orada iş görmek Survivor'daki yarışmalardan biri olmalı.
Querido Dios, entrar allí debe ser un desafío en Survivor.
- Seni görmek güzeldi iş arkadaşım.
Así que bueno verte, compañero de trabajo.
İş arkadaşınızdan aldığımız şu mesajı okur musunuz?
Podría usted lea este texto el cual es de su compañero de trabajo...?
- Tanrım, bu iş hiç bitmeyecek.
Esto nunca se termina.
- Sanırım iş bitirici yumruğu indirdik.
Creo que sólo consiguió un golpe bajo.
Burası aynı zamanda Howell'ın da iş yeri, bu yüzden arama hakkımız var.
Esto también pasa a ser el lugar de la obra de Howell,
İş için. Gece yarısı olan diplomasi görüşmelerine ihtiyacım yok.
Ahora soy una invitada de la corte, una reina ornamental, aquí y en Escocia.
Hayır ama ne fark eder? Resmi iş için buradayım.
No quiero que la tristeza esté en el día de Carlos.
Haftaya "Price Is Right" a çıkıyorum ve eksiksiz hazırlanmış olacağım.
Voy a estar en precio correcto de la próxima semana, y yo voy a estar completamente preparados.
The Price Is Right'taki ilk beş yarışmacımız sizlersiniz.
Ustedes son los primeros cuatro concursantes en el precio es correcto!
Haydi, bugünkü Prize is Right'taki tahmin edilecek ilk ödüle bakalım.
Vamos a ponerlo en marcha con el primer premio para las ofertas de hoy en El precio justo!
Alınma ama sırf çocukluk yıllarından vefa borcun var diye bir kabadayıyla... -... iş çevirmemiz mi lazım?
De acuerdo, sin ánimo de ofender, pero necesitamos para involucrarse con un poco de campana sólo porque que con él una deuda de la niñez debe?
Her zaman arkanı kolladım ve benim arkamdan iş çevirdin.
Siempre he tenido la espalda y me quemé.
- Isırık izi var mı?
- No. - ¿ Marcas de mordeduras?
- İyi iş çıkardım değil mi?
Lo he hecho bien, ¿ eh?
Eğer gerçekten soruyorsan... Sotheby's'den harika bir iş teklifi aldım.
Porque si es en serio recibí una gran oferta de empleo en Sotheby's.
Sırf karın güzel bir iş bulduğu için, her yıl sana... altı sıfırlı bir çek yazsalar sen de mutlu olmaz mısın?
¿ No estarías feliz si recibes seis cifras anuales por hacer nada gracias al empleo de tu esposa?
Bilirsiniz, hamilelik veya hastalık gibi durumlarda... kullandığımız resmi bir ifade bu. Standard iş prosedürü.
Sí, es muy común, como sabe, en casos de embarazo de enfermedad, es el procedimiento normal.
Iş için buradayım.
Estoy aquí por trabajo.
İyi yapacağımı düşündüğüm bir iş.
Creo que es algo que se me da bien.