Karımın tradutor Espanhol
20,849 parallel translation
Beni iterek karımın ölümünün bir kaza olmadığını benim yüzümden kendini öldürdüğünü söyledi.
Me rechazó, me dijo que la muerte de mi esposa no fue un accidente... que se suicidó por mi culpa.
Bu sabah da bir kriz geçirdi ama tam o sırada karımın elindeki ilaç şişesini devirdi ve her tarafa döktü.
Tuvo un ataque esta manana, pero durante su crisis, tiro el bote de medicinas de las manos de mi esposa y... Bueno, un buen charco.
Karımın eşi benzeri yoktur.
Mi esposa es una rara mujer...
Ayrıca karımın da böyle bir emre itaat edeceğini sanmıyorum.
Ni creo que mi esposa cumpliera esa orden.
Karımın çocuklarla otobüse binip beni görmeye gelmesi 7 saat sürüyordu.
Le tomaba a mi esposa siete horas de autobús venir a verme con mis hijos.
Karımın da bir tipi var.
Mi mujer tenía un tipo.
Tabii ki nasıl yaptığımı anlayamazsın. Eminim ki sana bir adamın karısını ve ailesini çaldığımı söylesem bunun nasıl yapıldığını anlarsın, öyle değil mi?
Claro que no, pero si digo que le robé la esposa y la familia a alguien, lo entenderías.
- Karım, tüm gün evde kalmayı planlasam bile güneşten korunma eşyalarını kullanmaya zorluyor beni.
Mi esposa me hace usar el más fuerte así esté adentro.
- O kadın karın mıydı?
¿ Esa mujer es tu esposa?
- Karımı karıştırma. - Karın.
Dejemos a mi esposa fuera de esto.
Birini öldürmeden önce onu buradan çıkarın! Aman tanrım, iyi misin?
¡ Sácalo antes de que mate a alguien!
Şimdi size niye güçlenme tarafında olduğumu ve kendi çıkarınıza kullanma yoluna giderseniz olacakları anlatayım.
Yo soy un encargado de que se cumpla, y les diré por qué. Si vas por el camino de la explotación, esto es lo que pasa.
Bu karışımın amacı insanların maske takmasına engel olmaktı.
La finalidad de tal mezcla era... evitar que la gente se pusiera las máscaras.
Üzerinde durman geçmişte aradığımız cevap olabilir ama boynundan büyük işlere karıştın.
Lo que haces quizá haya servido en el pasado pero la situación te superó.
Eğer içinizde birisi, bir daha geç kalırsa buruşmuş taşaklarınızı keser ve boğazınızdan içeri tıkarım.
Si alguno vuelve a llegar tarde, les arrancaré sus bolas arrugadas y se las meteré por el esófago.
İnanılmazsın. Odamdan çıkar mısın, lütfen?
Eres increíble. ¿ Te puedes ir de mi habitación, por favor?
Ya seni dışarı gönderip tüm programı riske sokacağım Ya da sana başını kıçından çıkarıp bu şehirde bir fark yaratabileceğimiz bir yardımda bulunman için bir şans vereceğim!
Puedo devolverte afuera, lo que pondría en riesgo todo esto, o puedo darte una última oportunidad para hacer las cosas bien ¡ y ayudarnos a marcar una diferencia en la ciudad!
Krauss, maskeni çıkarır mısın?
Krauss, ¿ por qué no te quitas la máscara?
Karım olmaya rıza gösterip beni dünyadaki en mutlu adam yapar mısın?
¿ Me haría el hombre más feliz sobre la tierra al consentir en convertirse en mi esposa?
Bana bir şey olursa adamım karının pek iyi olmadığından emin olacak.
Si me ocurre algo, mi hombre se asegurará de que tu mujer... no esté tan bien.
Şimdi aslında kimse tam olarak kimsenin parasını almadı. Yani Sandpiper'da çalışanlar kalkıp bir kar maskesiyle Alma May'e silah doğrultarak onu soymadı. Tamam mı?
Ahora bien, nadie se llevó el dinero de nadie, exactamente.
Üzerindeki o takım mesela, raftan çıkarıp mı aldın?
Ese traje que llevas, ¿ es de fábrica?
Kusursuz bir iş çıkarıyorsun, daha önce yaptın mı ki?
Estás haciendo un buen trabajo. ¿ Habías hecho esto antes?
İşlerini çıkarır mısın lütfen?
¿ Sacarías tu trabajo, por favor?
Şansımız varsa karışım şiddetli karın ağrısı ve kusmaya da neden olur.
Con suerte, la combinación causará... intensos dolores de estómago y vómitos.
Karımın ırzına geçmeye çalış.
Intenta violar a mi esposa.
Karım gibi büyücü bir kadın değil.
No es una dama blanca, como mi esposa.
Şuraya yazıyorum asil karın top patlamasından gelen böyle ihtiyacı olan zavallı ruhlar için tıbbî yardım sağlayanların arasında olacaktır.
Escúchame. ¿ Tu noble esposa estará entre los que prestan auxilio médico a esas pobres almas necesitadas de él cuando llegue el rugido de los cañones?
Bizi çıkarır mısınız?
¿ Pueden dejarnos salir?
- Bizi çıkarır mısınız lütfen?
¿ Podrías dejarnos salir, por favor? Bueno, no.
Mac ve Charlie'nin bayrağının da biraz garip olduğunu görmüşsündür. Çünkü orijinal adları "Yıldırım Kediler" di. - Ama bu kafalarını karıştırdı.
También notarás que la de Charlie y Mac es un poco extraña, y eso se debe a que su nombre original era Gatos Trueno, pero eso los confundía.
Bay McPoyle lütfen şapkanızı çıkarır mısınız?
Sr. McPoyle, ¿ podría quitarse el sombrero, por favor?
Onların dünyasına karışmaktan sakındığımız her gün burada bir çocuk doğar. Burada aileler birlikte yaşar.
Por cada día que evitemos colisionar con su mundo será un día más de nacimientos, un día más para las familias.
Kampa ulaştığınızda karım sizinle ilgilenecektir.
En cuanto lleguéis al campamento, mi esposa se encargará de todo.
Karımı ve kızımı, tehlikeye atamazdım, bende onların buraya gelmesini sağladım.
No podía dejar a mi esposa y a mi hija expuestas a ese peligro, así que les aseguré un pasaje hasta aquí.
Umarım bir taşkınlık yaratmaya yetecektir askerlerin saflarını kırmak için yerince kafa karışıklığı yaratacaktır.
Será suficiente para alborotar y causar confusión para romper las filas de los soldados.
İyi polis belki de Wozniak'ın rüşvet alıp para akladığını çıkarım yapabilir.
Un buen policía concluiría que Wozniak ha estado recibiendo pagos de lavado de dinero.
Çıkar ayakkabılarını, kızım.
Quítate los zapatos, nena.
Kızım, beni onun cebine yengenç atmayı başaramamış birisiyle karıştırmış olmalısın.
Niña, debes confundirme con alguien que no tiene un solo cangrejo para arrojar en el bolsillo.
Beraber geçirdiğimiz zamanlar, hayatımın en inanılmaz anlarıydı. Fakat karımla konuştum ve bence artık ne yaptığımızı dürüstçe konuşma zamanımız geldi.
El tiempo que hemos pasado juntos, ha sido el más increíble de mi vida, pero he estado hablando con mi mujer, y creo que es hora de que tú y yo seamos honestos sobre lo que significa esto en realidad.
Sanırım tatilleri karıştırdın.
Creo que te confundes de fiesta.
Soruşturma dahilinde olaya karışan tüm memurların ifadesine başvuracağım.
Durante la investigación yo tomé las declaraciones de los agentes involucrados en el incidente.
Kızın kafasını karıştırmamalıydım.
No debería haberla confundido.
Dışarı çıkar mısınız lütfen?
¿ Pueden salir, por favor?
Slean'in karısı mısın?
¿ Eres la mujer de Slean?
Ölülerle listeyi karışlaştırdın mı?
Y la habéis comparado con la lista de bajas.
Şimdi benimle olması gereken şekilde savaşacak mısın yoksa uğraşmam gereken karın ağrısının teki mi olacaksın karar vereceksin.
Tienes que decidir ahora mismo si quieres pelear conmigo del modo adecuado o si solo vas a ser otro puto dolor de cabeza del que tengo que encargarme.
Saniyelerinin tadını çıkar, amına çaktığım.
Que tengas una agradable y breve vida, hijo de la gran puta.
Karını ve çocuğunu arabayla beraber kaldırmasını mı bekliyorsun?
¿ Le vas a hacer levantarlo con tu mujer y tu hija dentro?
Bana bak bayım, karını ve çocuğunu tekrar görmek istiyor musun?
Escúcheme. ¿ Quiere ver a su mujer y a su hija?
"Bayım, karın seni soruyor" dediler.
Dijeron : "Señor, su mujer quiere que vaya".