Karım yok tradutor Espanhol
814 parallel translation
Benim karım yok bir kere.
Yo no tengo mujer.
- Benim karım yok.
- Yo no tengo esposa.
Çocuğum ve karım yok.
No tengo hijos, ni esposa.
- Evli değilim, sizden hiçbir çıkarım yok. Tek istediğim bir içki.
No estoy casada, no intento seducirte y sólo me apetece una copa.
Karım yok, sadece Margaret var.
No tengo esposa, sólo tengo a Margaret.
Hayır, karım yok.
No tengo esposa.
Ve karım yok.
Yo no tengo esposa.
- Karım yok benim.
- No tengo esposa.
- Bunda bir çıkarım yok.
No tengo parte en esto.
Ölmesi gerekiyor, başka yolu yok. Benim hiçbir çıkarım yok ona saldırmakta halkın yararından başka.
Debe morir... y, por mi parte, no tengo más motivo para odiarlo que por el pueblo.
Karım yok.
No tengo esposa.
Benim karım yok.
No tengo mujer.
Benim karım yok.
No tengo esposa.
İstediğimi yaparım hayatıma karışmaya hakkınız yok.
Es mi vida y voy a vivirla a mi manera.
Yemekte jöle yok... Ricky hapiste, bildiğim kadarıyla Gustave ölmek üzere... bu gece yeni kâhya lazım. Vance karısı bize geliyor.
No hay jalea para la cena, y Ricky en la cárcel y Gustave moribundo, por lo que sé, y un nuevo mayordomo, y esa mujer Vance viniendo.
Fazla karınca yok. Hem kirazlar da çok güzel görünüyor. Biraz alalım mı?
No hay hormigas, pero hay cerezas. ¿ Podemos comer algunas?
Burada yaşlı karılara çöp toplatmaktan başka yaptığımız bir şey yok.
Aquí no pasa nada, salvo hacer que las viejas brujas recojan la basura.
Benim hayatım da tıpkı seninki gibi fakat benim dükkânım yok karım 300 mil uzakta ve keman çalamam.
Mi vida es igual, excepto que no tengo una tienda no sé tocar el violín.
Ben burada, karım da Paris'te iken yaşamamın imkanı yok.
¿ Me entiende? Mi mujer en París y yo aquí, eso no es vida.
Karım ne dedi? Buna ihtiyacım yok benim.
- No la necesito.
Sana şunu diyeyim, Larry Kinkaid'i her kim öldürdüyse, 6 ay boyunca aklımızı o kanun oyunlarınla karıştırman ve sonra da onu Davies ya da sızlanan başka biri, kötü bir kalbi yok dedi diye serbest bırakman için buraya gelmeyecek.
Se lo digo, el que mató a Larry Kinkaid no regresará aquí para que Ud... nos confunda con sus artimañas legales durante 6 meses... y luego lo deje libre porque Davies, o cualquier otra viejita plañidera... alegue que tiene un corazón bueno.
Karımın her dostunu kendi dostummuş gibi görmekten mutluluk duyacağımı söylememe gerek yok.
Me alegra considerar a cualquier amigo de mi esposa como mi propio amigo.
Bununla birlikte, böyle bir dostluğun devamının Bayan Mapen'in karım olduğu gerçeğinin herkesçe kabul edilmesine bağlı olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım.
Sin embargo, no necesito recordarle que el placer de dicha amistad... depende de la aceptación por todos que la Srta. Mapen es ahora mi esposa.
Bir çıkarım yok.
No juego a nada.
- Karım falan yok, o iş bitti.
- Ya no la tengo, eso acabó.
Onlara "karım" dediğimde, "Kimsenin böyle karısı yok." derlerdi.
Cuando les decía que era mi mujer, decían :... " Nadie tiene una mujer así.
Bizim hiç çocuğumuz yok... ve benim karım sürekli asabi.
Nosotros no tenemos críos, y mi mujer está cabreada siempre.
Bir mirasın olmadığını biliyorsun, kızımın bir çocuğu oldu ve biliyorsun, kendi çıkarın için onun doğumuna ve anne babasına dair bütün kanıtları yok ettin.
¡ No tiene ninguna herencia! Porque como sabe, mi hija tuvo un niño. Y fue usted, para su propio lucro, quien eliminó las pruebas de su nacimiento y parentesco.
Karım, çocuklarım, ailem yok.
No tengo esposa, ni hijos, no tengo familia.
Madem bu gece yapacak başka bir işimiz yok,.. ... etrafı karıştırıp bulalım şunu.
No tenemos otra cosa que hacer, así que vamos a averiguarlo.
Karıştırdığım hiçbir halttan haberi yok.
Ni siquiera sabe que soy un camorrista.
Hayatımıza karışmaya hakkınız yok.
¡ No tiene ningún derecho a interferir en nuestras vidas!
Sizin için çok tatsız bir durum, farkındayım. Sizi bu işe karıştırdığım için üzgünüm... ama başka şansım yok.
Me doy cuenta de que sería un mal trago para usted, y lamento ponerla en esta situación, pero no tenemos otra opción.
- Hayır, başka bir kadın yok. Karım şu ana kadarki tek kurbanım.
No, mi esposa ha sido mi única víctima.
Karımın kalabalık bir akrabası yok o yüzden lütfen onun iyi bir arkadaşı olun.
Mi mujer no tiene parientes, así que hazte muy amiga suya.
Karımın çevresini kullanmak istemiyorum ama maalesef burada bir çevrem yok.
Perdone que acuda a usted, pero yo no tengo ninguna relación aquí.
Bir şey yok. Karım bu nöbetleri çok sık geçiriyor.
No es nada, mi esposa suele tener desfallecimientos.
Ben hayatımdan memnunum, her ne kadar ayaklarımı yıkayacak bir kadın yok ama.. Beni sorgulayan, içkime karışan,... SUS!
Me gusta mi vida, sin una mujer que eche agua caliente en mis pies pidiéndome cuentas, racionándome la cerveza...
Benim karım yok!
¡ No estoy casado!
Burada zaten iki rahip öldürüldü. Şehit listesine kendi adımla karımınkini eklemeye niyetim yok.
Han muerto dos curas aquí, no quiero añadirme a mí mismo y a mi esposa a la lista de mártires.
- Karışmaya hakkın yok! - Hak mı?
- ¡ No tienes derecho a entrometerte!
Kan davası başlatmanızla benim ilgim yok, bu işe karışmayacağım.
No tuve nada que ver con el inicio de sus disputas y no voy a involucrarme.
Üzgünüm ki, evimizde telefon gibi bir imkan da yok. Olsaydı, karım ilacı size getirmek için, elinden geleni yapardı.
Lamento que no tengamos teléfono en casa sino, mi esposa traería la medicina con gusto.
Oh, bu karımın adı. - J-O. E yok.
- Jo es mi mujer, J-O, sin "E".
Piknik yapmak gibisi yok, Yağmur ve karıncalar dışında her şeyi aldım...
No hay nada, como comer en el campo,... lo he traído todo, menos lluvia y hormigas.
" Karışmamak daha iyi. Dalgalar gibi yok olacağım.
No quería verse involucrado, así que puso pies en polvorosa.
Evet, kayıtlardan adresini çıkarırım, elbette, fakat korkarım Kont hakkında bildiğim başkaca fazla bir şey yok.
Podré sacar Ia dirección de nuestros archivos... pero no podré decirle mucho más sobre eI conde.
Benim bir karım olacak, yani anneye ihtiyacımız yok.
Yo pronto me casaré y traeré a mi mujer a casa.
Karışma, sana ihtiyacımız yok.
Mantente al margen, no te necesitamos.
Karımın parası var ama bunun onunla bir ilgisi yok.
Mi mujer tiene dinero, pero eso no tiene nada que ver.
- Karım yok! - Ne yani benim suçum mu?
¿ Y qué culpa tengo yo?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yok bişey 18
yoksa ne olur 26
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65