Kazanmak tradutor Espanhol
9,512 parallel translation
O zamanlarda çok eğlendiğini hissedebiliyordum, ama hep kazanmak isterdi.
Se notaba que realmente necesitaba esos momentos. Ah, pero, siempre tenía que ganar...
Sadece iyilik kazanmak için, öyle mi?
Sólo para ganar favores. ¿ Eso es todo?
Zaman kazanmak da istemiyorum.
Y no estoy interesado en ganar tiempo.
Bir savaşı kazanmak için ne gerektiğini bilmiyorsunuz. Fakat ben biliyorum.
Ustedes no saben lo que hace falta para ganar una guerra, pero yo sí.
Politikada hedef şeffaflık değil, kazanmak.
Quiero decir, el objetivo en política no es la transparencia. Es ganar.
Amacın kazanmak mıydı, yoksa iğrenç olmak mı?
¿ Tu objetivo era ganar o solo ser desagradable?
- Hayır, Britta özgürlüğümü kazanmak bu kadar sürdü.
No, Britta, tuvo que pasar todo este tiempo para conseguir mi libertad.
Eğer biz kazanmak için oynarsak, şehir kolejinin parasını almakla kalmayız Gümüştoplar'ı da ifşa ederiz, böylelikle şehir kolejini de ve Greendale'i kurtarırız.
Si la gente de esta habitación juega para ganar, no solo podremos conseguir el dinero de la Facultad de la Ciudad. Podemos desenmascarar a Bolasplateadas y, a la vez, a la Facultad de la Ciudad, y salvar Greendale, lo cuál básicamente es salvar a Frankie.
Kazanmak istiyorum.
Quiero ganar.
Ben buna çalıntı bir sanat eserini geri kazanmak derdim ama evet, o piç kurusunu soyacağız.
Prefiero llamarlo recuperar un artículo robado pero sí, vamos a robarle al hijo de puta.
- Annem bana insan ilişkileri edinmenin, yetenek kazanmak kadar önemli olduğunu öğretti.
Mi madre me enseño que cultivar relaciones es tan importante como desarrollar habilidades.
Ama, mesele şu. Josh ile yeni bir ilişkiye başladık ve hala eski nişanlısında takılı kaldığını düşünüyorum bu yüzden de onu kazanmak için elimdeki bütün kozları oynuyorum.
Josh y yo estamos en una nueva relación, y creo que él aun esta colado por su ex, por eso estoy usando cada galleta en mi cesta para ganármelo.
Dört dolar kazanmak üzereydik ama!
Pero estamos a punto de ganar cuatro dólares.
Bu yarışı kazanmak için bir şansımız olabilir.
Podríamos tener una oportunidad de ganar esta carrera.
Para kazanmak için önce yatırman gerekir.
Tienes que gastar dinero para ganar dinero.
Bazen saygı kazanmak için misilleme yapman gerekir.
A veces tienes que defenderte para conseguir algo de respeto.
Mezun olduğumuzda, Tanzanya'ya tek gidişlik bilet alacak parayı kazanmak için son senemiz boyunca haftada iki kez kan verdin. Çünkü ilkel insanlarla birlikte yaşamak istiyordun.
Donabas sangre dos veces a la semana durante el último curso para conseguir dinero para un billete de ida a Tanzania después de la graduación porque querías vivir con la puta gente del bosque.
İleride para kazanmak için şimdiden kayda değer bir şeyler yapmak gerekir. Tıpkı sizin gibi.
Es lo único que podría hacer que merezca la pena para los hombres en primer lugar, ganar algún dinero, igual que usted.
Yazarlar, kelime başına bir sent alıyordu. Bu yüzden, para kazanmak için çok yazıyorlardı.
Se les pagaba un centavo por palabra así que tenían que escribir mucho para ganar dinero.
Bu savaşı kazanmak için gereken enerji var, değil mi?
solo es la sacudida de energía que necesitamos para ganar esta guerra, ¿ estoy en lo cierto?
Tüm saygımla Yüzbaşı ama hayatta kalmak mı istiyorsunuz? Yoksa kazanmak mı?
Con todo respeto, ¿ quiere sobrevivir, Capitán, o quiere ganar?
Bu oyunu kazanmak zorunda olan yalnız sensin.
Tú eres la única que puede ganar el juego.
Düşmanlarımızı şaşırttı, kurnazlığını gösterdi ve zaman kazanmak için kaynaklarını verdi.
Él arrasó con nuestros enemigos, usó su astucia y recursos para comprar tiempo.
Savaşı bu zamana getirerek daha başlamadan kazanmak istiyorlardı.
Quieren traer la guerra a esta época y ganarla antes de que comience siquiera.
Daha fazla enerji kazanmak için yapıyorum.
La hago para tener más energía.
Çünkü o lambaya ne olduğunu sorduğum her seferinde, saçma bir bahane bulmak için, zaman kazanmak için soruyu tekrar ederdi.
Porque cada vez que le preguntaba que había pasado con la lámpara él repetía la pregunta para hacer un poco de tiempo para hacer alguna falsa y floja excusa
- İyi para kazanmak için mi.
- Así que se gana bien la vida.
Seni geri kazanmak için her yolu deneyeceğim.
Voy a intentar todo para volver a conquistarte.
Kazanmak için içimdeki gerçek karanlığı açığa çıkarmama gerekiyormuş. Gerçek anlamda söylemiş.
Dijo que para ganar, tenía que liberar mi verdadera oscuridad, y se refería literalmente.
Beni yeniden kazanmak istiyor.
Está intentando recuperarme.
Bu menü Blaine'in para kazanmak için soğukkanlılıkla öldürdüğü çocuklar. - Bana Alan York'un beynini getireceksin.
¡ Este menú es de adolescentes sin hogar que Blane mata a sangre fría con fines de lucro!
Hayır, bunu yapacağım çünkü kazanmak istiyorum.
No, lo estoy haciendo porque quiero ganar.
O vahşiler güç kazanmak için kızımın etini tükettiler. Ben de aynısını sana yapacağım.
Esos salvajes consumieron la carne de mi hija para hacerse fuertes, así que te consumiré a ti.
Ve sen de bu uyuşturucuyu güçlerini geri kazanmak için aldın.
Y tú consumiste esa droga para intentar recuperar tus poderes.
Güçlerimi geri kazanmak için sizinle oynuyordum çocuklar.
Chicos, los he estado usando para ver si podía recuperar mis poderes. - Lo sabía.
Para kazanmak istiyorsan, çalışman lazım. "
Si quieres ganar ese dinero, tienes que trabajar ".
Biraz para kazanmak için
Para ganar algo de dinero
Bak Hanna, gerçekten kazanmak istiyorsan bütün hücrelerinle hissetmelisin.
Mira, Hanna, si de verdad quieres esto, tienes que sentirlo por todas tus células.
Kendi başlarına sifonu çekmeyi öğrenmeden önce bu yarışmayı kazanmak için hazırlık yapan bir çok kız var.
Hay chicas que han estado entrenando para esto desde que podían ir al baño por si mismas.
Bu yarışmanın amacı kendisine bir şeyleri ispat etmek değil, okul parasını kazanmak.
Este concurso no va sobre probarse algo a sí misma, va solo sobre ganar el dinero para la matrícula.
Bunu kazanmak için çok şey yaptım.
He hecho mucho para conseguirlo.
Oyunu kazanmak istiyorsanız feda etmeye razı olmalısınız.
Si quieren ganar el juego, deben estar dispuestos a sacrificar.
Bu savaşı kazanmak ve bunu çabucak halletmek istiyorum. Fikirleriniz?
Quiero ganar esta guerra, y quiero hacerlo rápido. ¿ Ideas?
Onlara zaferi ve zafer kazanmak için yaptığımız fedakarlıkları hatırlatır.
Pero eso les da coraje. Les recuerda una victoria y el sacrificio que esa victoria requirió.
O senin kadınını çaldı, sen de onu öldürdün. Sonra da Nicole'un sempatisini kazanmak için şu sahte iskele saldırısını yaptın.
Te robó a tu chica, así que lo mataste, y luego fingiste ese pequeña agresión bajo el muelle.
Askerler, savaş kazanmak içindir.
Soldados, para ganar guerras.
Gilbert'ler eski Miller yolundan 10 dakika kazanmak yerine neden Wickrey Köprüsü'nden gitmişler? Olay yerinde neden fren ve teker izi yokmuş?
Entonces, ¿ por qué los Gilbert se fueron por el puente Wickery cuando la vieja carretera Miller era diez minutos más rápida, y por qué no hay marcas de neumáticos en la escena del accidente, y por qué estaba la cajuela llena de equipaje
Ve ben bu yarışı kazanmak istiyorum.
Y quiero ganar esta carrera.
Böylesi güzel yüzler... davaları kazanmak için değil.
Caras así de hermosas no ganan casos.
Siz sadece bir avukatsınız ve her ne pahasına olursa olsun bu davayı kazanmak istiyorsunuz.
En este momento usted es solo una abogada.. .. quien quiere ganar su caso a cualquier costo.
Kazanmak istemiyor musun?
¿ Quieres ganar?
kazan 69
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazandın 147
kazandık 165
kazandı 52
kazanan 93
kazanacak 20
kazandınız 29
kazanacağız 59
kazanacağım 25
kazandım 241
kazandın 147
kazandık 165
kazandı 52
kazanan 93
kazanacak 20
kazandınız 29
kazandın mı 31
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazandım mı 18
kazandık mı 21
kazanırsan 21
kazanacaksın 22
kazanıyorum 16
kazanırsam 20
kazanamazsın 48
kazandım mı 18
kazandık mı 21