Komutan tradutor Espanhol
15,253 parallel translation
Komutanın beni gazabınızdan koruma isteğine minnettarım. Kendisine kibarca artık onun korumasına ihtiyacı olmayan bir çocuk olmadığımı hatırlatırım.
Aunque aprecio el deseo del Comandante Real... de guardarme de tu ira, con respeto le recuerdo que ya no soy un niño... que necesita su protección.
Komutan!
¡ Comandante!
Komutan Truffault hizmetinizde.
Comandante Truffault a vuestro servicio.
O kim? Ben Portia Lin, Raza'nın komutanı.
Aquí Portia Lin, comandante de la Raza.
Komutanın, gey olduğunu öğrenene kadar.
Cuando su mando se enteró que era usted gay.
Komutanımı tehdit etmedim.
Nunca amenacé a mi superior.
Çünkü yazan kişi olan, komutanı, Tuğamiral Xavier Meade tarafından daha sonra geri çekildi.
Es porque... más tarde, quien la envió, su superior el almirante Xavier Meade... se retractó de ello.
- Komutan Clarkson sizden bahsetmişti.
- El capitán Clarkson me habló de usted.
Komutan Clarkson son saygın ve zengin gezgindir.
El capitán Clarkson, el último toubab ( blanco ) decente.
Komutan Clarkson daha yeni Afrika'ya geldim.
¡ Capitán Clarkson, acabo de volver a África!
- Komutan Clarkson ben...
Capitán Clakrson, yo...
- Beni mi görmek istediniz Komutan Clarkson?
¿ Quería verme, capitán Clarkson?
Bayan Aminata ve Komutan Clarkson dolaşarak insanları bu yolculuğa kaydetmeye çalışıyorlar. Ve ben bilhassa onlara katılmaya karar verdim.
La señorita Aminata y el capitán Clarkson han estado viajando intentando conseguir que la gente se inscriba en este viaje, y yo, por mi parte, he decidido unirme a ellos.
Komutan Pompey o mabede girmiş ve orada hiçbir şey olmadığını söylememiş miydi?
¿ No es verdad? ¿ No fue el gran general Pompeyo quien encontró su camino hacia la cámara y dijo que no había nada allí?
- Tehlike yok, Komutan.
- Eso es, centurión.
Komutan'ın endişeleri de yardımcı olmuyor.
Los temores del centurión no ayudan.
- Komutanım.
Centurión.
Yapman gerekeni yap, Komutan.
Haga lo que tenga que hacer centurión.
Denedik, Komutanım.
Lo intentamos, centurión. Estoy seguro.
Komutanı gördünüz mü?
¿ Viste al centurión?
- Bir komutan mı?
¿ un centurión?
Müttefik komutan Centcom ile direkt bağlandı.
El comando aliado está conectado con centcom.
Sonra onları komutanımıza götürdük.
Luego los llevamos a nuestro comandante.
Ve komutan bize, onları ölene kadar taşlamamızı söyledi.
Y entonces el comandante nos dijo apedrearlos en la muerte.
İngiliz komutan, yerli yaşlılarla bir toplantı ayarladı.
El comandante británico llamó una reunión con los ancianos locales.
ADAM CURTIS : Komutan yaşlılara, İngilizler'in orada Taliban'ı yenmek ve bölgesel hükümeti desteklemek için bulunduğuna dair güvence verdi.
El comandante aseguraba los ancianos que los británicos estaban allí para derrotar a los talibanes y apoyar al gobierno regional.
Komutan :.. atalarım da daha önce burada bulunmuştu.
Mis antepasados incluso estában aqui antes.
ADAM CURTIS : Yan odada, komutanın memurları, yaşlıları
En otra habitación, sus oficiales estaban preparando para entretener los ancianos con una Serie de David Attenborough
- Wallis onu komutanıydı.
Wallis era su oficial al mando.
İki yıl birlik komutanımdı.
Fue mi oficial al mando durante dos años.
Komutan hâlâ peşine adam takıyor.
El comodoro continúa vigilándote.
Komutanınız olarak dahasının yapılacağını güne ben karar vereceğim.
Como vuestro comandante, decidiré el día adecuado para hacer más.
Tüm Teksas güçlerini yönetecek komutan ben değil miydim?
¿ No fui nombrado para liderar todas las fuerzas tejanas como comandante en jefe?
Er Lamar, korkak komutanımızla ilgili bir buhran yaşıyoruz anladığımız kadarıyla siz de böyle düşünüyorsunuz.
Soldado Lamar, hemos tenido una crisis con el cobarde de nuestro comandante y entendemos que usted es de la misma opinión.
Asker Lamar, korkak komutanımız ile Bir sorun yaşamıştık
Soldado Lamar, hemos tenido una crisis con el cobarde de nuestro comandante.
Bu politikacıların uzmanlık alanı bense sadece bir ordu komutanıyım.
Esta causa es el campo de los políticos y yo soy un simple comandante militar.
Teksas'ın yeni seçilen başkanı Sam Houston. Creek Savaşı'nda komutan altındaki bir subay. Partine üye bir adam.
El reciente presidente electo es Sam Houston, un oficial bajo su mando en la guerra Creek, un congresista en su partido político, gobernador de su estado natal.
Tabii ki değerli komutanımızla Rocky Hill'de konaklarken tüm gösteriyi kaçırması da olası.
Desde luego con nuestro apreciado comandante acampado en Rocky Hill, es probable que se pierda todo el espectáculo.
- Komutan meşgul.
- El mando está comprometido.
O kadar zamanınızın olduğunu sanmıyorum, komutanım.
No creo que tenga ese tiempo, Comandante.
Geminin ikinci Komutanıyım.
Soy el Oficial Ejecutivo de este barco.
Komutan ile görüşmek istiyorum.
Quiero hablar con el Capitán.
Komutanımız sizi kurtardığını düşünüyor.
El Capitán tenía la impresión que le estaba rescatando.
Günaydın Komutan.
Buenos días, Comandante. Lo sé...
Komutan Chandler sizi Ramsey'lerin elinden bu yüzden kurtardı.
Por eso el Capitán Chandler lo rescató de las manos de Ramsey.
Önce ikinci komutanını göndermek bir çeşit oyun mu?
Enviar a su primer oficial aquí antes... ¿ Es algún clase de juego?
- İkinci komutanın da aynı hikayeyi anlattı.
- Su primer oficial trató de vendérmelo.
Autumn, Emie, komutanı biraz ödünç alabilir miyim?
¿ Annie? ¿ Les importa si me llevo a la comandante por un segundo?
Komutan Cassandra Cillian, bu Flynn Carsen.
Gracias, comisario. Comandante Cassandra Cillian, él es Flynn Carsen.
Komutan Cillian bizim yerel fizikçi, astronot ve TV yıldızımız.
La comandante Cillian es nuestra física local, astronauta... y ¡ estrella de TV!
Komutan Truffault ne olacak?
¿ Y qué pasa con la comandante Truffault?
komutanım 1037
komutan riker 60
komutan la forge 24
komutan sisko 38
komutan chakotay 60
komutanιm 22
komuta sende 41
komuta 108
komuta merkezi 58
komuta sizde 19
komutan riker 60
komutan la forge 24
komutan sisko 38
komutan chakotay 60
komutanιm 22
komuta sende 41
komuta 108
komuta merkezi 58
komuta sizde 19