Onu duydun mu tradutor Espanhol
226 parallel translation
Juneau. Onu duydun mu?
Juneau. ¿ Lo conoces?
Onu duydun mu?
¿ Le has oído?
Onu duydun mu?
¿ Has oído algo?
Onu duydun mu?
- ¿ Ha oído hablar de él?
Onu duydun mu?
La oíste?
Onu duydun mu?
¿ Lo oíste?
Onu duydun mu, Jeanne?
¿ Lo has oído, Jeanne?
- Onu duydun mu?
- ¿ Le has oído, Barrabàs?
Onu duydun mu?
¿ Lo oye?
Onu duydun mu?
¿ Ha oído hablar de él?
Onu duydun mu?
¿ Lo has oído?
- Onu duydun mu?
- ¿ Lo ha oído?
Onu duydun mu?
¿ No has oído?
Onu duydun mu Tom?
¿ Lo has oído, Tom?
Nico Arroyo, onu duydun mu?
Nico Arroyo, ¿ has oído hablar de él?
Ya sen, Fabian, onu duydun mu?
Y tú, Fabian, ¿ qué has oído de él?
- Onu duydun mu Stephane?
¿ Oyes eso, Stefan?
Ya da Kemal, onu duydun mu?
¿ Y de Madre Kemal?
Savcı.... jake, onu duydun mu?
El forense... ¿ Jake, tu lo agarraste?
Onu duydun mu?
¿ Has escuchado sobre él?
Onu duydun mu?
No me estás escuchando.
Onu duydun mu?
¿ Me oíste?
Onu duydun mu peki? Hayır mı?
Lo conocéis, ¿ no?
- Onu duydun mu?
- ¿ Ha oído hablar de él?
Bekle. Onu duydun mu?
Espera. ¿ Lo oíste?
- Onu duydun mu?
- ¿ Lo oíste?
Onu duydun mu?
¿ Lo escuchaste?
Babam. Onu duydun mu?
Mi padre. ¿ Has oído hablar de él?
Onu bu şeyle beslemeye son vereceksin, duydun mu beni?
¡ Deja de obligarla a beber! , ¿ me oyes? ¡ Déjala en paz!
- Yakalayıp tutun onu! - Söylediklerini duydun mu?
¡ Un momento!
- Onu hiç duydun mu?
- ¿ Oíste de él?
Evet, sanırım onu yemeğe davet edeceğim. Bunu kabul etse iyi eder, duydun mu?
Sí, voy a invitarlo a cenar y más le vale que acepte.
Ne olduğunu duydun mu? Bir buzdağına çarptık ve hiçbirimiz onu görmedik bile.
Chocamos contra un iceberg y ni siquiera nos dimos cuenta.
- Unut onu. Duydun mu?
- Se olvida de ella. ¿ Me oye?
Beni duydun mu? Yukarı gelip onu halledeceğim!
Voy a subir y darle una patada a esa cosa.
Hey Quarrel, eğer ejderha görürsen onu yakala ve yüzüne üfle, duydun mu?
Eh, Quarrel, si ves un dragón, échale tu aliento antes, ¿ Lo oyes?
Ressam Surikov, bizim şehirde yaşarmış. Onu hiç duydun mu?
En nuestra ciudad vivió Surikov, el pintor, oyó hablar de él?
Kızı geri getir. Duydun mu, onu geri getir!
Volved con la chica.
- Onu öldürürdüm, duydun mu?
La mataría, oíste.
- Onu öldürme, duydun mu, evlat?
- Pero no lo mates, hijo.
Onu canlı istiyorum Galt. Beni duydun mu?
¡ Lo quiero vivo, Galt!
Ve onu yakından izle, beni duydun mu?
Y vigílalo de cerca, ¿ oíste?
Onu geri çek, duydun mu?
- Hágalo retroceder, ¿ me oye?
Sen duydun mu onu?
¿ La conoces?
- Onu duydun mu?
- ¿ Has oído hablar de él?
Duydun mu onu?
Oyo usted eso?
Onu söylerken duydun mu?
¿ Lo escuchaste?
Onu tekrar görmeni yasaklıyorum! Beni duydun mu?
Te prohibo verla otra vez. ¿ Me oiste?
Onu yakala, duydun mu beni?
Quiero que lo captures. ¿ Me oyes?
Duydun mu? Onu öldürmek istiyorum.
Dame la fuerza para poder matarlo.
Onu mutlu et. - Duydun mu?
Hazlo feliz.
onu duydun 126
onu duydunuz 54
duydun mu bunu 28
duydun mu 1424
duydun mu beni 209
müller 27
muller 25
music 250
munch 42
musa 161
onu duydunuz 54
duydun mu bunu 28
duydun mu 1424
duydun mu beni 209
müller 27
muller 25
music 250
munch 42
musa 161
mustang 26
mustafa 42
mulder 1250
murphy 190
munson 22
murray 151
mutlu yıllar 555
mullet 22
müsait misin 44
mükemmel 2580
mustafa 42
mulder 1250
murphy 190
munson 22
murray 151
mutlu yıllar 555
mullet 22
müsait misin 44
mükemmel 2580