Patron o tradutor Espanhol
804 parallel translation
Senin görmeye geldiğin patron o mu?
¿ Es esta la señora que tu llamas patrona?
Loophole, patron o değil.
Loophole, ése no es el jefe.
Ve görmeyecekse, patron o bahsettiğin Sammy Amca'ya mektup yazacakmış.
Y que si tú no tomar, ella escribir carta a ese Tío Sam del que tú tanto hablar.
Eğer o patron olsaydı ben o çetede kalırdım.
Me hubiera quedado con ellos si el jefe fuera él.
Sen gittikten bir süre sonra burada patron o oldu.
Ha sido el jefe de por aquí desde poco después de que te marcharas.
Bu civarda en büyük Patron o.
Es un tipo importante por estos alrededores.
Burada patron ben olmalıyım, yoksa hiçbir şey yapamam.
Seward, o me obedecen o no podré hacer nada.
Tamam patron, elimden geldiğince, ama tavuğuma kış derlerse o başka!
Sí, jefe, lo intentaré. Pero estos tipejos me ponen negro.
- Geriye bir tek o kaldı, patron.
- Él es el último, jefe.
Patron benim ve gazetelerde o var!
¡ Hijo de puta! Yo soy el dueño aquí y es su foto la que sale en la prensa. - ¿ Han encontrado mi foto?
Hayır, hayır, o gözle bakma be, patron.
No, no, no lo enfoque así, por favor.
- O kadar taşımam patron.
- Es mucha pasta, jefe.
Dedim ya, o ikisi iyi çocuklardı. Patron?
Siempre dije que esos dos eran buenos chicos...
Öyleyse, eğer kalmayı düşünüyorsan,... Miles, Rainbow dışında da adam çalıştırıyor,... o, iyi bir patron.
Si deseas quedarte, Miles siempre puede utilizar otra mano de tamaño humano en el Arco Iris. Es un buen jefe también.
Doğru söyle patron, o kadar büyük müydün?
De veras, ¿ fue tan grande?
Kodeste ya da dışarıda, patron hala o.
Él es el grande fuera de la prisión o dentro de ella.
- O zaman patron görmeli.
Tiene que hablar con la jefa.
Büyük patron bu işe bizi de bulaştırdı. O yüzden paralar beşe bölünecek.
El jefe me metió en esto, así que lo dividiremos en cinco partes.
Patron sensin, al o zaman.
Tú eres el patrón, toma.
- Hayır, o'büyük patron'.
- No, él lo presenció.
O yalnızca bir patron değil, her şeyden önce bir gösteri yapıyor...
No es sólo es el gerente, también tiene una actuación.
- O yaşlı hoş bir bayan, patron. Tobiki köyüne gittiğimizi duymuş, o da torunlarını görür diye düşünmüş.
Ella ser buena vieja, oír que nosotros ir a Tobiki y pensar que también ella ir a ver nieto.
Oh, düşmez o, patron.
Ella no caer, jefe.
Seyahate giden insanlar görmüş, patron. - O da gelmek istermiş.
Decir que ver gente que iba de viaje y pensar que también él gustaría ir.
Peki "O mektubu yolluyor musun?", derler patron.
Ellos preguntar si tú enviar luego carta, jefe.
... Başkan da Mr. Oshira'ya güvenmez o yüzden hepsi gitti, patron.
Y señor Akab no fiarse señor Oshira. Así que todos marchar.
Hey, patron, o anlatacakmış.
Jefe, ellas tener que decir.
Oh hayır, lütfen ayrımcılığı kaldırmayın diyor, patron. Biraz da O'na verin.
Ellas decir que por favor no eliminar distinciones, sino tú darles algunas.
- O'na derdini anlatmak ister misin, patron?
- ¿ Querer contarle preocupaciones?
O, geisha kızıdır, patron, işi budur.
Ella ser geisha, ser su obligación.
Burada bir tek patron var, o da benim.
Yo soy el único que manda aquí.
- Patron ben değilim, o.
- Yo no soy el patrón, es él.
Hadi ama patron. Buradan gitsek iyi olacak.
Vamos, jefe, o tendremos problemas para salir de aquí.
O paketlerde ne var, patron?
¿ Qué llevan en esos fardos?
Karısı ve çocukları şehir dışına gidince patron, sekreteriyle, manikürcüyle ya da asansör görevlisi kızla kurtlarını döker.
La mujer y los hijos se van al campo y el jefe tiene un lío con su secretaria, o la manicura, o la chica del ascensor.
Miller! Geri döneceğim ama yalnız olmayacağım. O zaman burada patron kimmiş, göreceğiz.
Entonces veremos... quién manda aquí.
Yine o aldatıcı kara gözlükleri takmış, patron.
Lleva las gafas negras, jefe.
Patron, o iki genç evlenmeli yoksa ortadan çatlayacaktır. - Size söyledim.
Jefe, esos chicos tienen que casarse o no sé que va a pasar.
İffetle ilgili konuşmalar yaparak da çünkü Patron'un o işte de bezi var.
Yo podría ayudarte, pero... No, señor. De ningún modo.
O patron, hah?
- El es el jefe, eh? - Sí.
O dul bir kadın Patron işi gerçekten zor.
Es una viuda, jefe, y tiene una vida difícil por delante.
Ben yola koyulayım o halde, patron.
Me pondré en marcha ya, jefe.
O havai fişek imalatçısı olmalı ki patron Bunkichi onu Edo'dan çağırıyor.
Debe de ser el fabricante de fuegos artificiales que el jefe Bunkichi ha hecho venir.
Yasugoro büyük konuşuyor, Fakat o patron Bunkichi ile kıyaslanamaz.
Yasugoro habla mucho, pero no es nada frente al jefe Bunkichi.
Körüm, Patron, o yüzden gerçekten söyleyemem.
Soy ciego, jefe, así que no sabría decir exactamente...
- Ama, patron, o... seni bekliyor!
- Pero, jefe, ella... ¡ Ella está esperándolo!
Patron, sana söyleyeceğim o kadar çok şey var ki.
Jefe, tengo mucho que contarle.
Sakinleştin ve yine o patron havalarına girdin.
Te has calmado, has adoptado otra vez ese aire de dueño.
O dediğin beni aşar patron.
No me la puedo permitir, jefe.
Büyük patron Grubby Mattson'un, Bumblebee O'Neill adında dansçı bir sevgilisi vardı, kızla birlikte olduğumdan şüpheleniyordu.
El jefe, Grubby Mattson, estaba con Bumblebee O'Neill... una bailarina, y empezó a pensar que también yo estaba con ella.
Üzgünüz Patron fakat o...
Lo siento, jefe, pero él es...