Tabii ki biliyorsun tradutor Espanhol
166 parallel translation
- Tabii ki biliyorsun, Katie. Çünkü herhangi bir kimsenin sana herhangi bir zaman sorduğu her şeyi bilirsin.
Claro que sí, Katie, porque sabes todo lo que todos preguntan siempre.
Evet, tabii ki biliyorsun.
Claro que lo sé.
- Tabii ki biliyorsun.
- Claro que lo sabes.
- Tabii ki biliyorsun.
- Sí que lo sabes.
- Tabii ki biliyorsun.
- Por supuesto que sí.
Tabii ki biliyorsun.
Cierto que la conoces.
- Tabii ki biliyorsun evlât.
- Claro que lo sabes, hijo.
Tabii ki biliyorsun, canım.
Claro que sí, querida.
Tabii ki biliyorsun.
Sí que lo sabes.
Tabii ki biliyorsun.
Vos ya sabés.
Tabii ki biliyorsun!
¡ Claro que sí!
- Tabii ki biliyorsun.
Claro que sí.
Tabii ki biliyorsun.
Sí lo sabes.
Tabii ki biliyorsun.
Claro que sí lo sabemos.
Tabii ki biliyorsun, Bob.
Claro que sí, Bob.
- Evet, tabii ki biliyorsun.
- Si, seguro lo sabes.
Afedersin, tabii ki biliyorsun.
Lo siento. Por supuesto que lo sabes.
Tabii ki biliyorsun.
Claro que lo sabes.
Tabii ki biliyorsun.
Claro. Por supuesto que sabes.
Tabii ki biliyorsun, Doris'in bununla bir ilgisi yok.
Por supuesto sabes que Doris no tuvo nada que ver con eso.
Tabii ki biliyorsun.
Sí lo sabes. ¡ Piensa!
Tabii ki teferruatları biliyorsun, ama bu "bütün" ile ilgili!
Conoces los detalles... pero esto es el total.
Sen cevapları biliyorsun tabii ki.
Claro que usted sabe la respuesta.
Bunun yalan olduğunu biliyorsun. Tabii ki biliyorum. Ben de öyle söyledim.
Claro que lo sé, y es lo que des dije.
Müstahdem kurulu başkanı olduğunu tabii ki biliyorsun. Evet ama ne ilgisi var anlayamıyorum...
Es el presidente del Comité de Personal.
- Tabii ki, yolu biliyorsun.
- Sí, hija, vete, ya conoces el camino.
• Bildiğiniz gibi, ne hissettiğimizi biliyorsun, yani - • Evet. tabii ki, artık gidelim.
Bueno, ya sabe lo que pensamos todos... Bueno, ya, vámonos.
Biliyorsun, yılın bu zamanı, Pastırma yazı... Derler ki Beytüllahim Yıldızı'nı görebilirmişsin. Tabii dikkatlice bakarsan.
En esta época del año, con el otoño que está a punto de llegar... dicen que se puede ver la estrella de Belén, si se mira como es debido.
- Tabii ki umursadılar ama gelişimimi de sürdürmeliyim, biliyorsun.
- Claro que sí pero se supone que debo desarrollar mi propia personalidad.
Nakit tabii ki. Biliyorsun kimse bana bakmıyor değil mi patron?
En metálico, sabes que nadie se fija en mí, ¿ no?
Tabiî ki'yi bile biliyorsun.
- ¡ Eres capaz de decir "Por supuesto"!
Sordu ki "Harry nasıl biliyorsun?" "Havlamasından tabii aptal!" dedi
"Harry, ¿ cómo lo sabes?" Dijo : "Por el ladrido, tontitos".
- Tabii ki orada aptal. - Çok biliyorsun.
- Claro que sí, idiota.
Bastırılmış iletimi biliyorsun, tabii ki?
¿ De seguro sabes sobre la transmisión suprimida?
Tabii ki biliyorsun.
- Claro que lo sabe.
Tabii ki buradayım Bess. Bunu biliyorsun.
Claro que sí, Bess, ya lo sabes.
- Tabiî ki biliyorsun.
- Sí lo sabes.
Hayır tabii ki. Yaşlısın ve zaten bir sürü şeyi biliyorsun.
No, porque eres grande y ya sabes cosas.
Tabii ki, bunu biliyorsun, değil mi?
Por supuesto, tú lo sabes, ¿ verdad?
Tabii ki benimle gelmek istersen biliyorsun, teklifim hala geçerli.
A menos que quieras venir conmigo, sabes que ese ofrecimiento aún sigue en pie.
Tabii ki onları çok seviyorum. Sen de biliyorsun, ama saçımı kestirdim, tıbba hazırlığı bıraktım ve bir fotoğrafçı ile yatıyorum.
O sea, claro que los amo, tú lo sabes... pero me corté el cabello, abandoné pre-med... y estoy durmiendo con un fotógrafo.
Tabii ki biliyorsun.
Pues claro que puedes.
Tabii ki biliyorsun.
- Lo sabe.
Tabii ki de, beni neden seçtiklerini biliyorsun.
Y por supuesto, ya sabes porqué me elegieron.
Ve tabii ki sen biliyorsun.
Claro, tú sí.
Tabii ki, yapmam, biliyorsun, önce sana sormadan yapmam.
Yo no lo haría sin consultártelo.
Ve tabii ki ne olduğunu biliyorsun Tamir etmedi.
Y por supuesto, ya sabes lo que pasa. El no lo hace.
- Tabii ki yalan söylüyordum. Biliyorsun.
Claro que estaba mintiendo, tú lo sabes.
Marnie, biliyorsun. Tabii ki seni özleyeceğiz. - İşte..
Marnie, ustedes saben, estamos seguros de que va a extrañar.
Martine's'i biliyorsun, değil mi? Martine's'i tabii ki biliyorum, New York'ta.
Claro, el restaurante de Nueva York.
Tabii ki şimdilik sadece deneme. Biliyorsun bana tahammül edemiyor ve bütün Basmati pirincini yediğimi sanıyor ama bütün gün prova yaptık ve bu akşam Hells Kitchen'da sahneye çıkıyoruz.
A modo de prueba, porque ella no me soporta y cree que me comí todo su arroz basmati.
tabii ki 3786
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki var 74
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabiî ki 109
tabii ki evet 16
tabii ki hayır 476
tabii ki seviyorum 29
tabii ki öyle 97
tabii ki var 74
tabii ki istiyorum 19
tabii ki de 45
tabii ki benim 18
tabii ki olmaz 20
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii ki değil 91
tabii ki değilim 17
tabii ki hatırlıyorum 25
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
tabii ki biliyorum 29
tabii ki yok 71
tabii ki eminim 28
tabii ki değil 91
tabii ki değilim 17
tabii ki hatırlıyorum 25
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
tabii 9702
tabiî 81
tabii eminim 16
tabii efendim 146
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
tabii 9702
tabiî 81
tabii eminim 16
tabii efendim 146