Yolda tradutor Espanhol
14,975 parallel translation
- Quinnsworth'ün arkasındaki yolda çekeceğiz.
Vamos a grabar en el terreno detrás de Quinnsworth.
Ve sen bizim için açtığım, hiç dokunulmamış yolda ilerledin.
Y tú seguiste... el camino que comencé para nosotros, sin que te tocaran.
Felsefem şudur tüm insanlar tertemiz doğarlar, ama aynı yolda kalmazlar.
Mi filosofía es ésta : Toda la gente nace inocente pero la mayoría no permanece así.
Tamam, şey, kimmişse Polisler yolda.
De acuerdo, bueno, quien quiera que sea, los policías están en camino.
Memurlar yolda.
Los oficiales están en camino.
Yardım yolda efendim.
La ayuda está en camino, señor.
- Yardım yolda.
- La ayuda está en camino.
Pete, ışıkları açıp biraz demlemek istiyorum, Oyuncular ve ekip yolda.
Pete, enciende las luces y trae algunas cervezas, el reparto y el equipo se encuentra en camino.
Mutfak iş gücüm eski gangbalayıcılardan oluşuyor, Kim, eğer bu işe sahip değillerse, yolda patlarlardı.
Mi equipo de cocineros se compone de expandilleros, que, de no tener este trabajo, estarían delinquiendo en la calle.
Maya'yı da almalıyım. Sen yolda Bu yüzden sana sahibim.
Iré a buscar a Maya y queda de camino, así que te llevo.
Çünkü yolda.
Porque era de camino.
Çok zarar verdim. Bu yolda çok insan kaybettim.
Hice mucho daño, perdí a mucha gente por el camino.
Yolda seni ararım Kirby, söz. Tamamen kendimdeyim.
Te llamaré desde el camino, Kirby, te lo prometo, sobrio como un juez.
Kültür elçisi yolda, o gelsin daha iyi anlaşırız.
El mediador cultural está viniendo para comunicarnos mejor.
İnsanlar da yolda yardım eder. Neden yardım etsinler?
¿ Y por qué te van a ayudar?
- Olabilir ama ben canımı yolda bulmadım.
- Quizá, pero no me arriesgaré.
Hadi, beni yarı yolda bırakma.
Vamos, no te me mueras. Vamos, quédate conmigo.
Beni yarı yolda bırakma.
- No te me mueras ahora.
Şimdi, en iyi senaryo, O lanet bir rock yıldızı olur, Her zaman yolda, daima başka bir gösteri,
Ahora, en el mejor de los casos, se convierte en maldita estrella del rock, siempre de gira, siempre otro concierto, siempre otra groupie.
Kolay yolda bayan annemdi.
Enterrar a mamá era la parte fácil.
Eğer Onlar Berberi'ydilerse bu doğru yolda olduğumuz anlamına geliyor.
Si eran Berbers, significa que vamos bien.
Anlaşıldı, Alfa-Margot-4 tahliye konvoyun yolda.
Entendido, Alpha-Margot 4, su convoy de extracción va de camino.
Yolda, geliyor.
Está en camino.
Olay Yeri İnceleme yolda.
Los imbéciles de escenas del crimen están en camino.
Yolda çukura girdim.
- Agarré un bache.
Doğru yolda olduğumuza emin misin?
¿ Estás seguro de que este es el camino?
Pilotlar, yolda filo liderleriniz tarafından bilgi verilecek.
Pilotos : sus líderes de escuadrón les informarán en el camino.
Yıllardır bu yolda sevdiğin şeyi çalıyorsun.
Que te guste lo que toques... en el camino, por años.
Martin fonun yolda.
Su financiamiento está en juego, King.
Yolda gelirken garip davranıyorsun ve şimdi de yüzüme bile bakmıyorsun.
Estabas actuando raro de camino hacia aquí, Y ahora ni siquiera me miras.
O yüzden ne gösterecekseniz yolda gösterin.
Pongámonos en camino, entonces.
Yarı yolda tökezleyip vazgeçerdim.
Que dejo las cosas a medias.
Gözlerimi yolda tutmalıyım.
Tengo que mantener los ojos en la carretera.
Seks ve ölüm yolda.
Sex y Death ya van de camino.
Hiç bir kuş ellerinden kaçmasın, hiç bir at seni yarı yolda bırakmasın.
Que ningún ave escape de tus manos... y que ningún caballo te abandone en tu viaje.
Tamam, bir yolda bir kaçak arabası var.
Bien, hay un trolebús en una vía.
Owen, çenesi aşağıda, karşıya bakmadan yürümeye eğilimli. Örneğin, otoparkta arabaların arasından geçerken ya da yolda karşıdan karşıya geçerken.
Owen tiende a caminar con la pera hacia abajo y sigue hacia adelante... y cuando camina entre coches de un estacionamiento...
Yolda düşmüş olmalı.
Debe estar en el camino. Su Mickey...
Önemli olan yolda kendinizi kaybetmemektir.
Pero el truco es no perderte en el camino.
Neden yolda koşuyordu?
¿ Por qué saldría corriendo al camino? ¿ Quién lo sabe?
Gözünüz yolda olsun.
Mantengan los ojos en el camino.
Fakat annenin önündeki uzun ve çetrefilli yolda acele etmesi haksızlık olacaktır. Bu yüzden, ileride ziyaret edeceğin zaman bana yazmanı isteyeceğim.
Pero no sería justo para tu mamá apresurarla en el largo y desafiante camino por venir así que te pido que me escribas a mí en el futuro para arreglar cualquier visita futura.
Gelmesi biraz sürecek ama dosyaları yolda.
Costará un poco, pero los archivos están en camino.
Federaller yolda.
Los federales están en camino.
Buraya gelirken yolda cesetleri gördük.
Hallamos los cuerpos al venir hacia aquí.
- Yolda da telefon sinyali yok!
- ¡ El mío no funciona allí!
Yolda kayboldum.
Me perdí.
Yolda, arka kapı.
Por el camino, puerta trasera.
Orta Doğu insanı asla yarı yolda bırakmaz.
El Medio Oriente nunca te decepciona.
İsmi Bayan Beauchamp, yolda karşılaştığımız dul bir hanım.
Señora Beauchamp es su nombre, una viuda que nos encontramos por el camino.
Bunu Crich ve Hazelmere'deki garnizon arasındaki yolda bulunabilecek Munro adlı dilenciye verecek.
Entregará esto a un mendigo llamado Munro, al que encontrará en el camino, en algún lugar entre Crich y la guarnición de Hazelmere.
yoldayım 53
yoldaş 232
yoldaşlar 278
yoldayız 37
yoldalar 39
yoldan çekil 147
yoldaş stalin 26
yoldaş general 60
yoldan çekilin 174
yoldaşlarım 16
yoldaş 232
yoldaşlar 278
yoldayız 37
yoldalar 39
yoldan çekil 147
yoldaş stalin 26
yoldaş general 60
yoldan çekilin 174
yoldaşlarım 16