English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yürüyüş

Yürüyüş tradutor Espanhol

3,007 parallel translation
- Yürüyüş için mi?
¿ En serio, para una excursión?
Yürüyüş kuralları mı değişti yoksa hâlâ dışarda yürümek mi olay?
Lo siento, ¿ cambiaron lo del excursionismo, o es solamente andar por ahí fuera?
Yürüyüş nasıl gidiyor?
¿ Qué tal las vistas?
Yürüyüş beni sakinleştirir.
A ver si el paseo me calma.
Bob'la birlikte Scranton Perili Yürüyüş Turu yapacağız.
Bob y yo haremos el tour de Scranton embrujado.
Sadece Sihining Gölü'ne yürüyüş yapıyorduk
Solo estábamos haciendo senderismo al lago Shining.
Ormanda yürüyüş yaparken vahşi bir köpek tarafından ısırılmış
Aparentemente lo mordió un perro salvaje mientras estaba de excursión en el bosque.
Neredde yürüyüş yaptığını söylemiş mi?
¿ Dijo por dónde estaba de excursión?
Bütün gün Hood dağında yürüyüş yapıyordum.
Bueno, yo no estuve en todo el día, estaba de excursión en el monte Hood.
Her gün 30 dakika yürüyüş bandında veya dışarıda birinin eşliğinde yürümem gerekiyor ama madende olanlar yüzünden personel eksikleri varmış.
Debo caminar 30 minutos diarios en la cinta o fuera, acompañado. Pero no tienen mucho personal por lo que pasó en la mina.
Orası sizi yürüyüş parkuruna kadar götürecektir o yol da doğrudan köprüye çıkar.
Le dejará en un sendero que lleva directamente al puente.
- Yazın orada yürüyüş yapmıştım.
En verano voy de excursión allí.
Yürüyüş mü? Harika olur!
'¿ Excursión?
Iowa'dan bir çift, Broadway'de Örümcek Adam'ı izlemek için şehre gelmişler, parkta yürüyüş yaparken bulmuşlar.
Una pareja de Iowa, están en la ciudad para ver Spider-Man en Broadway, después de un paseo por el parque.
Kısa bir yürüyüş yapalım.
Tomemos un pequeño paseo.
Hadi ama, kimde böyle salına salına yürüyüş var?
Vamos, ¿ quién anda serpenteando? ¿ Quién tiene el paso serpenteante? Es tan ondulado, tan...
Bay Harris, çıkıp biraz yürüyüş yapsanız iyi olur sanırım, bu arada ortalık durulur.
Señor Harris, creo que es mejor que usted vaya a dar un paseo, tómese su tiempo para calmarse.
O zaman ben de size, kısa iskelede uzun bir yürüyüş yapmanızı söylerim.
Entonces, Sr. Collins, le diría que vaya a dar una larga caminata por un muelle corto.
Kalk ve küçük bir yürüyüş yap.
Ve a dar un paseo.
Çok zor bir hafta geçirdik tahta üzerinde güzel bir yürüyüş kaptana iyi gelir.
Es que... Ha sido una semana mala y una pasada por la plancha lo anima.
Yürüyüş yapmak istemeyen birine göre oldukça iyisin.
Lo estás haciendo muy bien para no querer caminar.
Ben yürüyüş yapacağım.
Voy a caminar.
Kımıldayın. Kumsalda yürüyüş yapmıyorsunuz burda.
No vas a un paseo por la playa.
Ve dediğine göre otobüs durağına beş dakikalık yürüyüş mesafesinde.
Y, él dijo que la estación está a sólo 5 minutos a pie.
Bu yürüyüş olayı bana göre değil.
Hey amigos, las caminatas no son lo mio.
Küçük bir yürüyüş.
Un pequeño paseo.
Yürüyüş formasyonlarını öğreneceğiz.
Hay que aprender formación scout.
Keşif yürüyüş formasyonuyla.
Tenemos que avanzar en una formación scout.
- Biraz yürüyüş yapalım ve konuşalım. - Bir sorun mu var?
Vamos a dar un paseo y a hablar.
Sokaklarınızda kimin yürüyüş yapmasını tercih ederdiniz?
¿ A quién quieren ver marchando por las calles?
Çünkü eğer gidip onları orada yenmezsek, tam da buraya yürüyüş yapıp gelecekler evinizi yakacaklar, kadınlarınıza tecavüz edecekler, çocuklarınızı öldürecekler.
Porque si no les ganamos allí, vendrán marchando a través de aquí, quemando sus casas, violando a sus mujeres, matando a sus hijos.
Sokaklarda kimin yürüyüş yapmasını tercih ederdin?
¿ A quién preferiría ver caminando por las calles?
Zor bir yürüyüş.
Una dura marcha.
Yürüyüş yapıyor muyum diye mi sordun biraz önce?
¿ Acabas de preguntarme si yo escalamos?
Kusura bakma, yürüyüş yapmıyorum.
No caminata. Lo siento.
Yürüyüş yapacağız.
Vamos a celebrar el desfile.
Ve şimdi yürüyüş yapan biri Bear Creek Şelalesi'nin yukarılarında bir köpek görmüş.
Un caminante vio un perro en las cataratas de Bear Creek.
- Yürüyüş yaptığını söyledim.
Le dije que habían salido a caminar.
Yürüyüş botlarımı almayı unuttum ve onun arkasında yürürken taşlarda acemice tökezledim.
No pensé en mis botas de montaña y tropezaba torpemente con las piedras afiladas detrás de él.
Yürüyüş yapmak ister misin?
¿ Quieres ir a dar un paseo?
Hadi yürüyüş yapalım, tamam mı?
Vamos. Vamos a pasear. Vamos.
Eli, benimle yürüyüş yapmak ister misin?
Eli, ¿ darías un paseo conmigo?
Annesinin sevgisi gibi sonsuz olduğunu anlaması için bulutlarda ufak bir yürüyüş yeterliydi.
Era como constante como el amor de su madre. Sólo necesitaba tomar un paseo por las nubes.
Hızlı yürüyüş pozisyonu.
Marcha rápida. ¡ Formación!
Geçen yıl bu günlerde, Paskalyadan bir kaç gün sonra... Yürüyüş yapan biri Forest Park'ın kuzeyinde onu bulmuş.
El año pasado, pocos días después de Pascuas, un escalador ve a Jill en la sección norte del parque.
"Favori yemeğinden sonra, domuz eti ve mercimek, " biraz konyak içer ve nehir kenarında yürüyüş yapardı.
Acabó su plato preferido, guisado de lentejas, bebió su coñac y salió a pasear por el muelle.
Central Park'ı kapatıp onunla kısa bir yürüyüş yapabilsem.
Un paseo con él, en el Central Park...
Gajdobra'da yürüyüş için hergün seni alırdı.
Te sacaba de paseo en Gajdobra cada día.
Sahilde biraz yürüyüş yapacağız ve şu seksi Malibu hatunlarını keseceğiz.
Iremos a caminar a la playa mientras miramos algunos esbeltos y firmes cuerpos de Malibú.
Hiç sorun değil. "Monkey" le soğukta bir yürüyüş mü yoksa kitabının başarısının ışığında zevk almak mı?
No, para nada. ¿ Un frío paseo con Monkey o disfrutar del brillo del éxito de tu libro?
Bunu yaparsak bir de yürüyüş tasarlamamız gerekecek.
Ya sabes, algo como...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]