Yürüyüşe çık tradutor Espanhol
709 parallel translation
Bir gün biz yürüyüşe çıktık.
Un día fuimos a dar una vuelta. ¡ Gop tiritiri boombee ah!
Öğrenci arkadaşlarla yürüyüşe çıkmıştık çok geçmeden arabada oturan bir ejderhayla karşılaştık ormanda sihirli bir göl olduğunu söyledi bize.
Veamos. Yo había salido de excursión con otros alumnos y nos encontramos con un dragón en un coche que nos dijo que había un lago encantado en el bosque.
- Yürüyüşe çıktık.
Fuimos a pasear.
Biz yürüyüşe çıkıyoruz Bayan Faraday.
Salimos a dar un paseo, señora Faraday.
Öğrenci arkadaşlarla yürüyüşe çıkmıştık hatırladığım kadarıyla, çok mutluydum.
Había salido de excursión con otros alumnos. Y recuerdo que era muy feliz.
Yürüyüşe çıktık.
Salimos a dar un paseo.
Bu açık cezaevinden kurtulup, kırlarda bir yürüyüşe çıkmaktan başka hiçbir şey istemiyorum.
Nada me gustaría más que escapar de este centro de información criminal y dar un paseo por eI campo.
Kırlarda bir yürüyüşe çıksanız iyi olur, müfettiş. Buna ihtiyacınız var.
Será mejor que se vaya a dar ese paseo por eI campo, comisario.
- Yürüyüşe çıkıyorum. Bundan fazlasıyla bıktım.
Estoy harto de esto.
Çok yürüyüşe çıkardım ve bu kızı hep yanımda götürürdüm, konuşabilmek için.
Caminaba mucho por el bosque y siempre venía conmigo, para poder hablar.
Bu, parkta yürüyüşe çıkıp çıkmayacağına bağlı.
Depende de si va a pasear al parque.
- Hayır, benimle yürüyüşe çıkıyorsun.
- No. Va a pasear conmigo. - No sea ridículo.
Yürüyüşe çıkıyorum.
Me voy a dar una vuelta.
Yürüyüşe çıkıyorum.
Voy a dar una vuelta.
- Yani, bir yürüyüşe çık. - Kısa bir yürüyüş.
- En otras palabras, que me largue.
Yürüyüşe çık.
Que me largue.
Hatırlıyor musun... Kardeşin ön için ayrılmadan, o ve arkadaşıyla yürüyüşe çıkmıştık. Adam o mu?
Antes de que tu hermano se fuera al frente fuimos de excursión con un amigo suyo
Şimdi, yalnız başına küçük bir yürüyüşe çıkıyorsun.
Ahora vas a darte un buen paseo tú solito.
Yürüyüşe çıkıyorum.
Querida, voy a pasear.
Tüm kızlar nikah günü gergin olurlar. Ben de yürüyüşe çıkmamış mıydım?
Todas las chicas tienen nervios el día de su boda.
Nehir kıyısında da yürüyüşe çıkmıyoruz artık hiç.
No hemos vuelto al Po.
Giyindi ve yürüyüşe çıktık.
Salimos a pasear.
Zavallı Nutsy uzun bir yürüyüşe çıkıyor.
El pobre Nutsy está dando su último paseo.
Güzel bir kızla yürüyüşe çıkmayalı uzun zaman oldu.
Ha pasado mucho tiempo desde que paseé con una chica bonita.
Hayır, her şey oldukça açık... Kısa bir yürüyüşe çıkacağım.
Entiendo... que debo ir a Wiesbaden para la cura.
Ben de seni her yerde aradım. Yürüyüşe çıkalım sonra geri döneriz diye düşündük, ama konuşmaya daldık.
Pensamos que sólo íbamos a dar una vuelta y volver, pero nos pusimos a conversar.
Sahilde yürüyüşe çıktık.
Fuimos a pasear por la playa.
Elaine ve ben yürüyüşe çıktık.
Elaine y yo salimos a caminar.
Akşam yemeğinden sonra yürüyüşe çıkacaksak, yukarı çıkıp temizlenmen gerek, eminim.
Si vamos a pasear después de cenar, te lavarás primero, ¿ no?
Seni anlamak için yürüyüşe çıkıyorum.
A dar una vuelta. Hasta la vista.
Nehir kenarında yürüyüşe çıkmıştık,..
Dimos un paseo por el río y...
Ormanda yürüyüşe çık.
Date un paseo por el bosque.
"Deniz kenarında yürüyüşe çıkıyorum" nasıl dersin?
Y ¿ cómo decir, "voy a dar un paseo por el mar de hoydía"?
Daha sık yürüyüşe çıkmalıyız.
Deberíamos pasear más a menudo.
Peki dedim. Ve yürüyüşe çıktık.
Le dije que si y fuimos a caminar.
Kahvesini içip giyindi kısa bir yürüyüşe çıktı. "
Ella tomó café, se vistió salió a caminar ".
- Martha ve ben yürüyüşe çıkacaktık.
- Martha y yo íbamos a caminar.
Uzun bir yürüyüşe çıkıyorlar.
Se van de excursión.
Carlos'la yürüyüşe çıkmıştık ve aklına harika bir fikir geidi.
Estábamos dando un paseo y Carlos tuvo la más maravillosa idea.
Yürüyüşe çıkıyorum.
- A pasear.
Ben yürüyüşe çıkıyorum.
Voy a dar un paseo.
Git, Pierre, yürüyüşe çık.
Vete, Pierre, date un paseo.
- Önemli bir şey yok, yürüyüşe çıkıyorum.
- No, iba a dar un paseo.
Yürüyüşe çıkmamalıydık.
No debimos ir caminando...
- Bir yürüyüşe çıkmıştık.
- Fuimos a dar un paseo.
Ben yürüyüşe çıkıyorum.
Voy a salir a caminar.
Hanımım bana bir elbise ve bir valiz vermişti ve şehirde bir yürüyüşe çıkmıştık.
La señora me había dado un vestido y una valija... y yo salí con él a pasear por la ciudad.
"Ormanda yürüyüşe çıkmıştık." "Durmuş ve kemerimden tutmuştun."
Caminábamos por el bosque y tú me detuviste cogiéndome del cinturón... "
Artık yürüyüşe çıkmayacağız, tamam mı?
Ya no más paseos.
Kızla yürüyüşe çıkacağım.
Me voy a dar un paseo con mi chica.
Yürüyüşe mi, çıkıyorsun?
¿ De paseo?
yürüyüşe çıktım 16
yürüyüşe çıkalım 19
yürüyüşe çıkıyorum 22
yürüyüşe çıkmıştım 20
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
çık dışarı 1147
çıkar 159
çıkın 334
yürüyüşe çıkalım 19
yürüyüşe çıkıyorum 22
yürüyüşe çıkmıştım 20
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
çık dışarı 1147
çıkar 159
çıkın 334
çıktım 33
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkart 35
çıkalım 82
çıkacağım 19
çıkmak 16
çıkıyorum 133
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkart 35
çıkalım 82
çıkacağım 19
çıkmak 16
çıkıyorum 133
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolata 110
çıkartın 17
çıktın 19
çıkmadı 21
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkacak 23
çıkmıyor 19
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkartın 17
çıktın 19
çıkmadı 21
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkacak 23
çıkmıyor 19
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23