Çok uzun bir süre tradutor Espanhol
853 parallel translation
Bu yüzden bekledim, Tom ; çok uzun bir süre boyunca.
Así que esperé, Tom, un tiempo larguísimo.
- Son bir kaç günde iyice huysuz durumda sanki çok uzun bir süre beklemiş süt gibi. - Majesteleri nasıl peki?
- ¿ Cómo se encuentra su Majestad?
Ama belki de biz yerlilerle çok uzun bir süre yaşadık
Será porque hemos estado mucho tiempo con los indios.
Pengallonlar çok uzun bir süre orada yaşadı. Orayı bir daha göremeyebilirim.
Los Pengallan lleva mucho tiempo aquí... y puede que no vuelva a verla.
Korkarım çok uzun bir süre.
Me temo que durante mucho tiempo.
Dört yıl çok uzun bir süre.
Cuatro años es mucho tiempo.
Yani, çok uzun bir süre hiç kadın, kız görmeyince...
Bueno, después de mucho tiempo sin ver chicas.
Ayrıca bana bir şey olursa sen ve bebek çok uzun bir süre boyunca hükümetin tam koruması ve gözetimi altında olacaksınız.
Si algo pasara, cobrarías una pensión que los pondrían, a ti y al bebé, al abrigo de lo necesario durante un tiempo.
Korkarım birkaç gün çok uzun bir süre.
Tengo miedo de que dentro de unos días sea demasiado tarde.
Bu, inanmayı sürdürmek ve savaşmak için çok uzun bir süre.
Es mucho tiempo para seguir luchando, para seguir creyendo.
İç dünyamda çok uzun bir süre yaşadım, yaşayan ve nefes alan başka birine... çok büyük bir özlem duydum.
He vivido tan obsesionada con querer algo distinto... Que me ahogaba.
Bir kaç gün size çok uzun bir süre gibi gelmeyebilir Bay Emmerich.
Tal vez ese lapso le parezca poco, Sr. Emmerich.
Beklemek için çok uzun bir süre.
No esperaré. Es una espera demasiado larga
-... bir ay içinde olacağına garanti verdi. - Benim için çok uzun bir süre!
Es demasiado tiempo para mi.
Benim için çok uzun bir süre, Harry.
Muy larga para mi, Harry.
Dört hafta çok uzun bir süre.
Cuatro semanas es mucho tiempo.
Ben sadece çok uzun bir süre ona baktım.
Le estuve observando detenidamente.
- Çok uzun bir süre!
- ¿ Qué sabes de ella?
Mısır'da kadınsız geçen on sekiz ay, çok uzun bir süre.
Dieciocho meses fue mucho tiempo en Egipto, y sin una mujer.
"Çok uzun bir süre gibi geldiğini biliyorum, fakat üç yıl çabuk geçer."
Sé que ahora parece mucho tiempo, pero tres años se pasan muy rápido.
O günden sonra çok uzun bir süre herkes onu "Şampiyon" diye çağırmıştı.
Por mucho tiempo después de eso todos le habían llamado El Campeón.
Koku almıyor numarası yapmak için çok uzun bir süre.
Ese es mucho tiempo de pretender que no hueles nada.
Ucunda o kadar şey varken çok uzun bir süre değil.
Eso no es mucho tiempo cuando hay tanto en juego.
Eskiden Dünya böyleymiş. Çok uzun bir süre önce de değil.
Así eran las cosas en la Tierra no hace mucho tiempo.
Burada çok uzun bir süre kalmayı düşünüyorum.
Espero estar aquí mucho tiempo.
İki ay çok uzun bir süre değil.
Dos meses no es para siempre.
Bu gerçekten çok uzun bir süre... ama o duvarcının kızı. Edepsiz, cahil ve çirkin.
¡ Pero esa hija de campesinos vulgar, ignorante, fea, una concubina!
Çok uzun bir süre, sıkça ve çok miktarda içiyorsam ben bir alkoliğim demektir.
Mi única experiencia es haber bebido demasiado demasiado a menudo, durante demasiado tiempo.
... çünkü seni enselersem, çok uzun bir süre yatacaksın.
Porque si te pillo, te caerá una buena temporada.
Eğer gidersen, çok uzun bir süre gibi gelecek.
Si te vas, podría ser para siempre.
Beş buçuk saat Pinky Benson hayranları için çok uzun bir süre sayılmaz. Evet Bay Benson.
Cinco horas y media no es demasiado largo para un admirador de Pinky Benson.
Mutsuz olmak için çok uzun bir süre
Eso mucho tiempo para ser infeliz.
Sevgili Avusturyalılar sizi bir daha göremeyeceğim. Belki çok uzun bir süre.
Queridos compatriotas austriacos no los volveré a ver, tal vez por mucho tiempo.
Bu Von Trapp'lerin birlikte şarkı söylemeleri için son fırsat. Çok uzun bir süre bunu yapamayacaklar.
Será la última vez que los von Trapp podrán cantar juntos por mucho tiempo.
Çok uzun bir süre yaşayacağım, ablam gibi.
Pienso vivir mucho tiempo como mi hermana.
Aralarında en çok korkan Jean Edith için bir dizi mektup hazırlayıp aylar evvelinden görüşme tarihi ayarladı. Bu sayede o, mümkün olduğunca uzun bir süre olanlardan habersiz olacaktı.
Jean, temiendo un grave peligro, ha preparado una serie de cartas para Edith, fechadas para los meses por venir, así ella permanecería ignorante de lo sucedido tanto tiempo como fuera posible...
Mac ile çok uzun süre bir arada kaldık birbirimize anlatacak fıkra kalmadı.
¿ No podría ir contigo? Mac y yo ya nos hemos contado todos los chistes.
Bu çok uzun bir süre.
Son muchos años atrás.
Yaşını başını almış bir koca, genç karısını çok uzun süre yalnız bırakmamalı.
Un marido mayor no debe dejar a su joven esposa sola demasiado tiempo.
Bir şeyi çok uzun süre düşününce biraz kafayı yiyorsun.
Uno se vuelve loco pensando en una cosa mucho tiempo.
Jeff, çok hata yaptık ve uzun bir süre şanssızdık. Bir ara vermeyi hak ettiğimizi düşünüyorum.
Cometimos algunos errores pero te aseguro que todo cambiará.
Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti.
No hace mucho, vi una nave surcando el cielo de Francia... sostenida por una gran bolsa llena de aire que era más liviano que el aire.
Hamer Thorne'a uzun bir süre çok yakındım.
He sido una amiga cercana de Hamer Thorne por largo tiempo.
Lakin bu çok tehlikeliydi ve her deneyi uzun bir süre dinlendikten sonra yapabilirdim.
Pero era muy peligroso. Podía hacer el experimento sólo después de un descanso largo.
İhtiyar adam gözlerinin açtı, oldukça uzun bir süre çok çok uzaklara dalmıştı.
El viejo abrió los ojos y por un momento fue como si regresara de muy lejos.
Ay doğalı çok uzun süre olmuştu ; ama o uyumaya balıksa durmaksızın çekmeye devam etti. Kayık bir bulut tünelinin içine girmişti.
La luna se había levantado hacía rato, pero él seguía durmiendo,... y el pez seguía tirando sin parar y el bote se movía hacia un túnel de nubes.
Seninle bir akşam geçirmek için çok uzun süre bekledik Dave.
Hemos esperado mucho para tener una velada contigo.
Bu kadar erken mi? İki hafta çok uzun bir süre.
Dos semanas es mucho tiempo.
Piyano akortçusunun gelmesi için çok uzun bir süre bekledim.
He esperado con ansia "la llegada del afinador"
Çok uzun süre önce başlamış olan yaz bitmiş... ve yerini başka bir yaza... ardından da sonbahara bırakmıştı.
El verano que había comenzado hacía tanto tiempo, había terminado... y otro verano había tomado su lugar... y un otoño.
Ama aşkı bu kadar uzun bir süre bekleyip, bu kadar geç ve aniden tanıyınca çok acı veriyor.
Pero haber esperado tanto, conocerlo de pronto tan tarde duele.
çok uzun zaman oldu 115
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun zamandır 30
çok uzun zaman önce 42
çok uzun sürdü 28
çok uzun sürmez 60
çok uzun 117
çok uzun bir zaman 18
çok uzun zaman 27
çok uzun sürmeyecek 22
çok uzun zaman önceydi 42
çok uzun değil 30
uzun bir süre 39
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
uzun bir süre 39
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
çok üzgünüm 1758
çok üzüldüm 280
çok uykum var 28
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzaklarda 16
çok üzgün 38
çok uzak 78
çok üzücü 155
çok üşüyorum 45
çok üzgünüm efendim 30
çok uzakta 50
çok üşüdüm 19
çok utanıyorum 107
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok uygun 30
çok üzgündü 22
çok utanç verici 43
çok ucuz 34
çok uzaklara 31
çok utandım 66
çok üzgünüz 53
çok uygun 30
çok üzgündü 22
çok utanç verici 43
çok ucuz 34