English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ö ] / Ölecekler

Ölecekler tradutor Espanhol

574 parallel translation
Pırlanta değerindeki oğlun Yune ve terk ettiğin oğlun Moo-hyuk birlikte ölecekler.
Tu joya de hijo Yune y Moo-hyuk, el hijo que abandonaste... están muriendo juntos.
Ve onu unutamadığın için onun yerine yetiştirdiğin diğer oğlun... birlikte ölecekler.
y el hijo... que criaste como propio porque no podías olvidarlo a él... están muriendo juntos.
Öyle berbat ki, gülmekten ölecekler.
Tanto que se van a tronchar de risa.
Bir de mültecileri düşün. Eğer onlara yardım etmezsem, burada ölecekler.
Pero piensa en los pobres refugiados que se pudrirían aquí sin mi ayuda.
Ya başaracak ya ölecekler. "
Hay que hacerlo o morir ".
Sabah yangın birimi gelmeden ölecekler.
Serán ejecutados por la mañana.
Eğer başaramazsak insanlarımız Hakan'ın topukları altında ölecekler.
Si fallamos, el pueblo morirá bajo la sombra del Khan.
Eğer onlara kalıp savaşın dersem ölecekler!
¡ Si les ordeno que se queden, morirán!
Erkekler mühim değil. Çabucak ölecekler, ama kraliçeler...
Los machos morirán pronto, pero las reinas...
Ölecekler.
Ellos estarán muertos.
Sen, hastane ve okul olmadan da ölecekler.
Se las arreglarán sin ti en el hospital y en las escuelas.
Burada bırakılıp, terk edilecek, tutsak mı alınacaklar, ölecekler mi?
¿ Van a abandonarlos aquí, para que los apresen o mueran?
Ya onlarla gidecekler ya da ölecekler.
Tendrán que irse o morir.
Ama onlar açlıktan ölecekler. Bu tanrının işi, sizin değil!
Pero se morirán de hambre.
Ölecekler ama, değil mi?
Ellos van a morir, ¿ No?
Merak etmeyin. Ya yakalayacağız, ya da fare gibi ölecekler.
Caerán en nuestras manos o morirán como ratas.
Onlar, Sezar yasası gereğince ölecekler. Ama, bu dört kişi aynı zamanda, Tanrı'nın merhametini esirgemeyeceği kulları.
Su muerte es un requisito de la ley estatal, pero debéis recordar que ellos también son hijos del Señor, con derecho al perdón.
Madem birgün ölecekler neden endişe duyuyorsunuz doktor?
Sólo alarga su vida. ¿ Para qué?
- Ya ölecekler, ya kazanacaklar.
Deben morir o ganar.
Biran önce eve gitmezsem, korkudan ve açlıktan ölecekler.
Si no regreso, vendrán por mí por miedo a que se muera de hambre.
Eğer yeni düzene sadakatte bir an bile tereddüt ederlerse... senin avam takımın da o köleler gibi ölecekler.
Tus plebeyos morirán como esos esclavos... si muestran un asomo de deslealtad al nuevo orden.
Kim sağ kalır bilmiyorum ama bu pirinç onlar için, ölecekler için değil.
Los que sobrevivan... comerán arroz. No es para los moribundos.
Ölü olanlar ve ölecekler.
Los muertos y los que van a morir.
Ölmemi arzulayanlar benden çok daha önce ölecekler.
El que quiera lastimarme podría fallecer antes de mí.
Edip etmediğini bilmiyorum ama Fransa'yı rahat bırakmalılar yoksa ölecekler.
No sé si Dios odia o quiere a los ingleses..... pero sé que serán expulsados de Francia, excepto aquellos que morirán.
Bu gece onlar da babalarıyla birlikte ölecekler.
Los tres morirán esta noche con su padre.
Öleceklerse, evlerinde ölecekler.
Si tienen que morir, morirán en sus granjas.
Dinle, zaten ölecekler.
Escucha, ellos morirán de todas formas.
- Ölecekler.
- Morirán.
Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecekler.
Pues quien toque la espada morirá bajo la espada.
Eğer onları bırakırsan, ölecekler.
Si los abandonas, sí.
Ergenlik dönemine girerken ölecekler.
Que morirán cuando alcancen la adolescencia.
- Neredeyse ölecekler.
- Se van a morir.
Ölecekler... müfreze olarak, bölük olarak.
Morirán a mansalva.
Bu güzel gün için bir şarkı söylesene. Ölecekler için hiç olmazsa!
Canta una canción de esos tiempos, por el niño moribundo.
"Yaşamlarımızın yazına kış getirenler binlerce çığlığın ölümünde ölecekler."
"Quien traiga el invierno al verano de nuestra vida morirá gritando mil veces".
Karınları delinip tedavi edilmezlerse bit yavruları gibi ölecekler.
Se van a morir todos si no atendidos y curados.
Hepsi ölecekler.
Que no quede ni uno vivo.
Hayır! Onlar vebalı suyun içinde korku içinde ve yavaş yavaş ölecekler!
No, que aguarden pacientemente sus muertes comiendo pan duro.
Gariplerin iskeleti çıktı bak. Açlıklarından ölecekler.
Si no tienes dinero, tu caballo se morirá de hambre.
Yanacaklar, ölecekler!
No es posible.
Seni öldürenler ve benim ölümüme neden olanlar bizim yerimize ölecekler.
Quienes te mataron y quienes me mataron... morirán en nuestro lugar.
Birisi ve karısı bize karşı çıkarsa ölecekler. Yolumuza Buda bile çıksa ölecek!
¡ Y todo el que se oponga a nosotros, morirá, incluso si es el mismísimo Buda!
Bunu yapanları havuza koymalı. Denize dönmezlerse ölecekler. Nostaljik.
Yo, al contrario, pienso que si los devolvieran al mar... morirían pronto, de nostalgia... por la hermosa piscina con almuerzo y cena asegurados.
Korkarım koyunlarımız ve keçilerimize olduğu gibi, onlar da ölecekler.
Temo que mueran, igual que nuestras ovejas y cabras.
İkiniz gece konaklamak için herhangi birinden oda veya yiyecek isterseniz konuştuğunuz masumlar ölecekler.
Si vosotros dos pedís una habitación para pasar la noche o comida. Si pedís cualquier otra cosa a alguien aquellos inocentes con los que habléis morirán.
Size ölecekler diyorum!
¡ Morirán!
Er ya da geç ölecekler.
La gente va a morir de todos modos.
Bırakın beni geçeyim, zavallılar zatürree olup ölecekler!
Les va a dar algo a las criaturas.
Ya ölecekler yada teslim olacaklar.
Ellos tendrán que rendirse o morir.
- Hemen ölecekler mi?
¿ Cómo sé si los matará en el acto?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]