Ölüm tradutor Espanhol
31,383 parallel translation
Bir yaprak tanesi bile. Sadece toz ve ölüm.
Ni siquiera una brizna, Solo polvo y muerte.
Lanet olsun, ölüm ilanımda da olacak.
Diablos, en... En mi obituario.
Sürekli cehenneme gönderilip geri dönmektense bana gerçek bir ölüm verdi.
Dame una muerte real en vez de ser enviado al infierno una y otra vez.
Bazı toplumlarda ailene yaptığın şey cezası ölüm olan bir suç olarak nitelendiriliyor.
No, en algunas culturas, lo que hiciste en tu familia... es considerado un crimen que se castiga con la muerte.
Ama şeytan yalan söyledi ve kendine adaleti diğerlerine ölüm ve ya köleliği vermek istiyor.
Pero el Diablo mintió y solamente hace justicia solo para sí mismo y muerte o esclavitud para todos los demás.
Şüheli bir ölüm olur o zaman?
¿ Una muerte sospechosa, entonces?
Ölüm yakışmış.
La muerte te sienta bien.
"Gerçek dünyadan farklı olarak doğru taraflar faydalanırsa ölüm, kalıcı bir soruna geçici bir çözüm olabilir."
"Al contrario que en el mundo real, la muerte puede ser una solución temporal a un problema permanente, mientras se beneficien las personas adecuadas".
"Valois'in tüm dostlarına ölüm."
"Muerte a todos los amigos de los Valois".
Bu ölüm kalım meselesi Doktor.
Es la vida o la muerte, doctor.
Ölüm hükmünü imzalıyor resmen.
Te está sentenciando a muerte.
Ölüm saati 07.33.
Hora de muerte 7 : 33.
Her hayat bağışladığında aynı zamanda bir de ölüm emri vereceksin.
Estará dando un indulto y una sentencia de muerte, al mismo tiempo.
Senden ve ölüm yemininden.
Y de ti, Wynonna Earp, de ti y de tu promesa de muerte.
Ölüm saati, 8 : 12.
Hora de la muerte... 08 : 12.
Az önce ölüm anlaşmanı imzaladın.
Has firmado tu sentencia de muerte
Doğum yok ve ölüm yok.
Sin nacimiento y sin muerte.
- Ölüm bizi ayırana dek.
-... hasta que la muerte nos separe.
- Ölüm bizi ayırana dek.
- hasta que la muerte nos separe.
Bay Walker'ın ölüm nedenini söylemek biraz zor.
La causa de la muerte del Sr. Walker es un poco difícil de resolver.
Tamam, ancak ölüm anını tahmin edecek bir kaynağımız yok.
Está bien, pero no hay una buena manera para estimar el tiempo de la muerte en este punto.
Bay Clifton'ın ölüm sebebi kalp kriziymiş.
La causa de muerte del Sr. Clifton fue un ataque cardíaco.
Ölüm ispatı forotoğraf.
La foto es una prueba de la muerte.
Ölüm zamanı... 2 : 54.
Hora de fallecimiento... 2 : 54.
Ölüm döşeğindeyken bana yalvarmıştı.
Me suplicó en su lecho de muerte.
Ölüm zamanı nedir, Kendall?
¿ Hora de la muerte, Kendall?
Fakat yakın zamanda aynı ölüm sebebiyle gelen bir genç kadın daha varmış.
Aunque tiene otra joven que ha entrado recientemente... misma causa de la muerte.
Evde ölüm olunca fiyatlar düşer.
Una muerte en una casa hace bajar el precio.
Kurbanın yüzüyor oluşu, en az 12 saat önce öldüğünü gösteriyor. Yani ölüm saati 21 : 00'den önce olmalı.
El hecho de que nuestra víctima estuviera flotando sugiere que lleva muerta al menos 12 horas, lo que sitúa la hora de la muerte no más tarde de las de las 9 : 00 p. m.
- Hayır, bu ölüm tek görünüyor.
Seguramente fue un ataque personal.
Yani Kendall'ın normal bir cesedin suda yüzmeye başlayacağı süreye dayanan ölüm zamanı yalan oldu.
Así que la hora de la muerte de Kendall basada en cuándo empieza a flotar un cuerpo normal, podría saltar por la ventana. ¡ Maldita sea!
Amerika'ya ve bütün askerlerine ölüm.
Muerte a Estados Unidos y todos sus soldados.
Savcıyla konuştuk bile, hızlı bir kasti cinayet itirafı alırsak ölüm cezasını masadan kaldırmaya sıcak bakıyorlar.
Ya hemos hablado con la oficina del fiscal de distrito, y están dispuestos a asumir la muerte de la mesa si conseguimos una confesión rápida de asesinato en primer grado.
Sormaya dilim varmıyor, Kendall. Ölüm zamanı?
Dudo si preguntarte esto, Kendall. ¿ Cuándo murió?
Ölüm sebebiyle ilgili ipucu var mı?
¿ Alguna pista de la causa de la muerte?
Bu durum bana cesaretten çok ölüm isteği gibi geliyor.
Así que a mí más que valentía eso me parecen ganas de morir.
Sezon 5, Bölüm 10 "Ölüm Bölgesi" Çeviren : Aysa Güvensoy
Sincronizado y traducido por KroG
Beni masanın öbür tarafından saçımdan yakaladı ve bir daha hiçbir şeyi nereden bulduğunu sormamamı yoksa sonumun ölüm olacağını söyledi.
Me tiró atreves de la mesa de mi cabello, y me dijo que nunca le pregunte dónde obtuvo algo, otra vez o podría terminar muerta.
Otopsiler ölüm nedenini bulmak için yapılıyor sanıyordum. Dwight'i siz öldürdünüz, öyle değil mi başkomiser?
Pensé que las autopsias sólo se utilizaban para determinar la causa de la muerte, y usted mató a Dwight, ¿ No Capitán?
Mitchell nerede kaldı? Ölüm saatini ilan etsen iyi olacak.
¿ Dónde diablos está Mitchell?
Stres yüzünden kalp yetmezliği çekiyor. Popülerlik manyaklığının kendisi için ölüm kalım savaşı haline gelmesine izin veriyor.
Se está estresando hasta tener un ataque cardíaco... por si esas buitres populares... la dejarán o no entrar en la manada como si fuera de vida o muerte.
Onlar için her şey ölüm kalım savaşı demek.
Para ellas es de vida o muerte.
Bir cerrah için ölüm fermanıdır.
Para un cirujano es una sentencia de muerte.
Ölüm saati, 18 : 09.
Hora de la muerte, 18 : 09.
Ölüm saati, 17 : 02.
Hora de la muerte : 17 : 02.
Ölüm sebebi anevrizmaydı.
Fue un aneurisma.
Maureen tam zamanlı olarak bende kalsın. Frances'la kalırsa, uzun ve acı dolu bir ölüm onu bekliyor.
Cuidaré a Maureen a tiempo completo porque con Frances moriría lenta y dolorosamente.
Los Angeles'taki hastaneden bir ölüm raporu.
Una muerte en un hospital de Los Ángeles.
Savaş ve ölüm bölgesine doğru yürümeye devam ediyor ısrarla, Taa ki kendini yüz yüze uyaran biri gelene ve, Sonunun iyi bitmeyeceğini söyleyene kadar.
Esta policía sigue metiéndose donde no debe... y si no cambia de rumbo, esto no terminará bien.
Ölüm zamanı dün gece 6 : 00 ile 9 : 00 arası.
Llámanos si cambias de opinión.
Ne acaip bir ölüm.
- Qué forma de morir...
olumsuz 381
ölümcül 30
olumlu 213
ölümüne 20
ölümü 26
ölümsüzlük 29
ölüme 20
ölüm bizi ayırana dek 33
ölüm bizi ayırana kadar 23
ölüm zamanı 16
ölümcül 30
olumlu 213
ölümüne 20
ölümü 26
ölümsüzlük 29
ölüme 20
ölüm bizi ayırana dek 33
ölüm bizi ayırana kadar 23
ölüm zamanı 16