English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ö ] / Öğle yemeği

Öğle yemeği tradutor Espanhol

5,030 parallel translation
Öğle yemeği zamanı.
Es la hora del almuerzo.
- Öğle yemeği için basit bir şey.
- Algo simple para comer.
Açık hava piknikleri ve akşam yemeğinden sonra poker geceleri beni aynanın içinden "Kırda Öğle Yemeği" tablosunun içine düşmüş gibi hissettirse de.
Incluso si la combinación entre picnic al aire libre y póker después de la cena me hace sentir como cayendo a través de un espejo en el Déjeuner Sur I'Herbe.
Kusura bakmayın, potansiyel sevgilimle romantik bir öğle yemeği yiyordum da.
Lo siento, estaba teniendo un almuerzo romántico con mi nuevo novio potencial.
Öğle yemeği yiyordum.
Estoy comiendo.
Buraya geleli iki saat oldu ve hala neden benimle öğle yemeği yemek istediğinden emin değilim.
Hemos estado aquí por dos horas, y no estoy seguro por qué querías almorzar conmigo.
Umarım bugün öğle yemeği yemeyecek olmam şakanıza değermiştir.
Espero que valga esta broma, el que se queden sin almuerzo hoy.
Öğle yemeği mi?
¿ "Almuerzo"?
Kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeğinde yaptım.
Lo comí de desayuno, de almuerzo y cena.
Helen. Öğle yemeği benden.
Helen, yo pago la comida.
Ama öğle yemeği için.
Pero que sea para el almuerzo.
Sizleri öğle vakti bu ofiste yapılacak olan siyah kuşak törenime davet etmek istiyorum. Öğle yemeği tarafımdan karşılanmayacaktır.
Me gustaría invitaros a la ceremonia de imposición de mi cinturón negro, justo aquí, en la oficina, a la hora de comer, no habrá comida gratis.
Öğle yemeği yemek ister misin?
Quieres almorzar?
Birileri içeri girmiş olsaydı bile, bu köpek onları öğle yemeği niyetine yerdi.
Incluso si hubieran entrado, el perro se los almorzaba.
Ama iki gün önce öğle yemeği yedik. Neden?
Pero almorzó con ella hace dos días. ¿ Por qué?
Öyleyse karınla öğle yemeği söz konusu bile olamıyor.
Entonces supongo que comer con tu esposa no entra en tus planes.
Öğle yemeği için patlamış mısır olur mu?
¿ Palomitas de maíz para el almuerzo?
Öğle yemeği için bir arkadaşımla buluşacaktım.
Me junto con un amigo para almorzar.
Öğle yemeği için burada buluşmak istediğini yazmışsın.
Dijiste que te encontrara aquí para el almuerzo.
Andy ve Ben toplantılarına gidecekler. Sonra hepimiz öğle yemeği için otele döneceğiz ve ben günü Londra'nın tarihini öğrenmeyle geçireceğim.
Andy y Ben va a ir a su reunión y después volveremos al hotel para almorzar y pasaremos el día conociendo la historia de Londres.
Öğle yemeği için sana bir nikel verirdim sen de kendine yemekhaneden peynirli makarna alırdın ve eve geldiğinde de ben sana öğlen ne yedin diye sorardım sen de "of annem ya" derdin...
Te daba una moneda para el almuerzo, y tú te comprabas unos macarrones con queso en la cafetería de la escuela, y luego cuando llegabas a casa, solía decirte, "¿ Qué comiste en el almuerzo?", y tú decías "Maa".
Rakun, öğle yemeği. Buraya gel bir saniye.
Mapache, el almuerzo.
- Biz öğle yemeği, siz ise akşam yemeği yemiştiniz.
Nosotros almorzamos. Vosotros cenasteis.
Adam hakkında bilgi ver ve Peggy'yle benim için yarına öğle yemeği ayarla.
Dime todo lo que sepas de él y arregla un almuerzo para mañana, con Peggy y yo.
Yani bu halt öğle yemeği sonrasına kadar bekleyemez mi?
Quiero decir, ¿ esta mierda no puede esperar hasta después de la hora del almuerzo? No.
Tutturu... Öğle yemeği vakti!
Tutturu ~ ¡ Hora del almuerzo!
Harry'yi kurtarmak istiyorum, ama eğer S.H.I.E.L.D. sırlarını görmesine müsade edersem Fury öğle yemeği diye beni yer.
Quiero salvar a Harry, pero sí dejo que vea los secretos de SHIELD, Fury me almorzará.
Evet, Harvey onun için öğle yemeği deniyor.
Sí, Harvey es cuando la gente normalmente come.
Öğle yemeği ne? - Hindili sandviç.
- Sándwich de pavo.
- Hukuk Fakültesi'ne beraber gitmişler. - Evet, bugün öğle yemeği yedik. Canlandırma için hazırlık yaptık.
- Sí, hoy comimos juntos para preparar la competición.
Haydi gel, öğle yemeği...
Ven conmigo, porque el almuerzo- -
Bir öğle yemeği.
O el almuerzo.
Pentagon'dan Shellow'la öğle yemeği...
Comida con Shellow del Pentágono...
Beşinci maddeyi ileri sürmek istiyorum ve madde mahkemeye intikâl ederse öğle yemeği molası istiyoruz.
Me gustaría alegar la quinta enmienda en estos momentos, y si al tribunal le parece bien querríamos hacer un descanso para comer.
Öğle yemeği hazırladığımda heyecanlanıyor.
Se entusiasma cuando preparo la comida.
Pekala, neden öğle yemeği için bir yer seçmiyorsun?
Está bien, ¿ entonces por qué no escoges tú dónde comemos?
ama o öğle yemeğiydi, şimdi ise akşam yemeği.
Pero eso era para comer. Ahora es la cena.
Öğle yemeği yalnızca.
Solo es su comida.
Hadi öğle yemeği yiyelim.
Vayamos a comer.
Bir öğle yemeği yiyelim.
¿ Tal vez deberíamos coger algo de comer?
Eve karımla öğle yemeği yiyebilmek için gelmiştim.
Me dijeron que volviera a casa, para poder almorzar con mi esposa.
Öğle yemeği için kız kardeşimle buluşacağız.
Hemos quedado a almorzar con mi hermana.
Pan'ın öğle yemeği olmak üzereydin.
Estabas a punto de ser el almuerzo de Pan.
Görünüşe göre Hawkeye Wendigo'nun öğle yemeği olacak.
Parece que Hawkeye será el almuerzo de un wendigo.
Öğle yemeği mi?
¿ Una comida?
Öğle yemeği planın olduğunu biliyorum ama ofisine uğramam lazım.
Sé que tienes planes para comer. Sí, pero necesito pasarme por tu oficina.
Sana öğle yemeği verirler.
Le darán el almuerzo.
Benim var ; öğle yemeği menüsünde ceylan olmadığını fark ettim.
Sí, he visto que el menú para la comida no presenta ninguna gacela.
Öğle yemeği kazandı!
El almuerzo gana.
Onunla öğle yemeği yemek isterdim.
Me gustaría que ella fuera mi almuerzo.
Bak, ilkönce şunu kazanmaya bakalım bitince de öğle, akşam yemeği veya herhangi bir şey hakkında konuşabiliriz.
Mira, vamos a concentrarnos en ganar esto, y cuando se acabe, podemos hablar de almorzar, cenar, o cualquier otra cosa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]