Altın tradutor Francês
51,186 parallel translation
Hikayeyi bilirsiniz. Çocuk arabanın altında sıkışır. Ebeveyni süper insan gücüyle arabayı kaldırır ve çocuğun hayatını kurtarır.
Vous savez ces histoires où un enfant est piégé sous une voiture et ses parents trouvent une force surhumaine pour soulever la voiture et sauver la vie de l'enfant?
Sizi kaza yapan aracın altından çıkaracak gücü bulamazsınız.
Il n'existe aucun pouvoir pour prévenir un accident.
Böbreği düzeltirsek kan kaybını kontrol altına alabiliriz.
Nous pourrons mieux contrôler la perte de sang si nous réparons le rein.
Karaciğerin altından ve üstünden IVC kontrolünü sağlaman yeter. Az önce açtığın kesiği kullan.
Garde le contrôle des veines qui encerclent le foie depuis l'incision que tu as déjà faite!
Sana altın küpe aldım.
Je t'ai eu ces boucles d'oreilles en or.
Kodak'ın 74'te Rochester, New York Tesisinin altına nötron akışı çoğaltıcı koyması gibi tek farkı onlarınkinin nükleer füzyon yeteneği olmamasıydı.
Comme le californium multiplicateur de neutrons que Kodak a mis dans le fond de leur Rochester, Installation de New York en 1974 sauf que le leur était incapable de fission nucléaire.
Şimdi herkes reaktörün altına koyabileceğimiz bir şeyler arasın.
Maintenant, tout le monde cherche quelque chose que nous pouvons placer en dessous du réacteur.
Tamam, Cabe, Tim, kutuları paletin altına yığın.
OK, Cabe, Tim, Empilez les boîtes sous la palette.
Bu şey sizi ezmeden çabuk altından kaçın!
Partez de là avant que cette chose s'écrase sur vous!
Bu zımbırtıyı reaktörün üstündeki şu boruların altına sıkıştıracağım.
Je vais blocker cette chose en dessous de ces barres au dessus du réacteur.
Beni endişelendiren o değil. Henson'ların onlara zarar verip vermeyeceğini bilmiyoruz, ama bunca zaman tecrit altında işkence gördülerse ne yapacaklarını kim bilir.
Ce qui m'inquiète, c'est qu'on ignore si les Henson leur feraient du mal, mais s'ils ont été isolés et torturés tout ce temps,
Bay Kirk, Birleşik Devletler Yasasının 18. Kısmının 113B fıkrasına göre yargılanacaksınız. Ulusal Sınırları ihlal eden terör eylemleri adı altında.
M. Kirk, vous êtes accusé, selon la loi 18, chapitre 113B du Code Pénal des États-Unis... d'actes de terrorisme au delà des frontières nationales.
20 yıl sonra kız ; babasını ve rakibini öldürüp, kartelleri kendi liderliği altında toplayarak intikam aldı.
20 ans après, elle s'est vengée en assassinant son père et son rival, unissant leurs cartels sous son ordre.
Altıncı sınıftaydı ama hala hakkında konuşuyorlar.
C'était en 6e, ils en parlent encore.
Sokağın yanında, elektrik direğinin altında sadece oturuyordu.
Il était dans une ruelle, juste assis dans un halo de lumière sous un lampadaire.
Yani bu da yatağımın altına doğru yuvarlanması ve sonsuza dek orada kaybolması demek.
Ce qui veut dire qu'elle pourrait rouler sous mon lit et être perdue à jamais. - Tu as voté contre?
Altını çiziyorum "sorabilirim".
Emphase sur "peux."
Altını çiziyorum "zorunda değilim".
Emphase sur "pas"
Evin altını üstüne getirip alarmları çalıştırmadan suçlunun eve nasıl girip çıktığını öğren.
Fouille cet endroit, trouve comment le criminel est entré et sorti sans déclencher les alarmes.
Size aynı kattan oda bulamadım ama hemen altındasınız.
Je n'ai pas pu vous avoir une chambre au même étage, mais vous êtes juste en dessous de lui.
Çünkü Shepherd'ın etkisi altında.
Parce qu'il est sous l'influence de Shepherd.
Burada gelmiş geçmiş tüm konuştuklarımı kayıt altına almadığını nereden bileceğim?
Comment puis-je savoir que vous n'avez pas une copie de chaque conversation que j'ai eue là-bas?
Altın madeni.
Le bon filon.
Artık silahların kontrol altına alınması lazım. "
C'est le temps pour le vrai contrôle des armes "
Yatağımın altındaydı.
C'était sous mon lit.
Rusya'da yasak olduklarının farkındaydım ama takımımın, en iyi performansı sergilemesini sağlamak için baskı altındaydım.
Je savais que c'était illégal en Russie, mais j'ai subi la pression de résultats au plus haut niveau.
Yani tehdit kontrol altında değil.
La menace n'est pas maîtrisée.
Elimizi taşın altına koyacağız.
Ce sera un risque à prendre.
Gerçekten önemli olduğunu düşünmese bu taşın altına elini koymazdı.
Elle doit penser que c'est important ou elle ne prendrait pas le risque.
Yerin altını tarayacak radar ekipmanı geldi.
Le géo-radar vient d'arriver.
Altın madalyon bölge sakini Wendy Baldwin'e aitmiş.
Ce médaillon en or appartenait à Wendy Baldwin, une fille du coin.
- Yok, her taşın altına bakmak zorundayız.
Non, on continue de chercher.
Richard Nixon. - Katran katmanının altına indiğimde neredeyse zifiri karanlık.
Quand je vais dans une couche de goudron, c'est presque noir.
Kanca ön aksa gidiyor, sonra halatı kaportanın üstünden aktarma bileşenlerinin altından geçir.
Le crochet va sur l'essieu avant, Puis amène le câble sur le capot, Dessous Sous le Train de commande.
Dikkatler dağılsın ya da dağılmasın kolunuzun altında üç tabloyla öylecene çıkıp gidemezsiniz.
Distraction ou pas, on n'en sort pas avec trois toiles sous le bras.
Çünkü yerel TV habercileri, araştırmacı gazetecilik için altın standarttır.
Les journalistes locaux sont la référence en matière de journalisme d'investigation?
Daha dün gibi. Tek bildiğin şey altını doldurmaktı.
Tu sais, il n'y pas si longtemps, la seule chose que tu savais faire c'était de remplir tes couches.
Nasıl altından kalkacaksın?
Comment tu veux gérer ça?
Masanın altına saklan.
Cache-toi sous la table.
Bu olimpik bir spor dalı olsaydı bunun aptallığından yakınıp altını eve götürürdüm.
Si c'était un sport olympique, je me plaindrais du fait que c'est un sport idiot et je gagnerais la médaille d'or.
Yapma işte, elinde altın var.
Ne fais pas ça, c'est de l'or que tu as.
Sadece birkaç hafta önce karların altına gömülü olan çayırlar şimdi yaşam doludur.
Meadows qu'il ya quelques semaines seulement ont été enterrés sous la neige sont maintenant plein de vie.
Avlarının çoğu şu anda tüm bölgeyi kaplayan karların altına gömülü.
La plupart de sa proie est maintenant caché sous la neige qui couvre l'ensemble de son territoire.
Altın gözlü ördekler.
canards Goldeneye.
Söylemek istiyorum ki altımda hizmet veren o kadar erkek arasında sen en şey asistansın... En yüksek akış hızlı Amerikan şelalesi?
Puis-je dire que de tous les hommes qui m'ont servis d'assistants, tu as, de loin... le plus grand débit d'écoulement de n'importe quelle chute d'eau américaine?
- Ve bu altı numaralı sorun olabilir.
Et ça serait le problème n ° 6.
Oğullarını bulabilmek için özel dedektif tutmuşlar, hatta altı aylığına New Orleans'a taşınmışlar.
Ils ont embauché un détective privé, ils se sont même déplacés à la Nouvelle Orléans pendant six mois pour essayer de le trouver.
Yaralanan 12 kişiden altısı kendi sınıf arkadaşlarıymış.
Six étaient des camarades, 12 autres ont été blessés.
Onu yazarken tutumu çok ama çok farklıymış. Önemsiz biriyken, minik bir Saray çalışanıyken bense Maliye Bakanı, iki kez bakan arka arkaya altı kez vekil olmuşken.
Elle était différente quand elle a écrit ça, elle n'était personne, une simple membre du personnel, et j'étais président des finances, dans deux cabinets, élu sur six mandats d'affilée.
Şiddetli rüzgârlar ve düşük sıcaklıklar Yeni Zelanda açıklarındaki Antarktik altı adaları kışın özellikle elverişsiz kılar.
Les blizzards et les températures froides rendent particulièrement inhospitalières les îles subantarctiques de Nouvelle Zélande
Gölün alt bölümlerindeki suyun yukarı çıkmasını sağlayacak bir otoban yaptık.
Nous avons construit une autoroute pour permettre à l'eau d'aller de la partie la plus profonde du lac à la surface.