Ama bu doğru tradutor Francês
2,485 parallel translation
Ama bu doğru değil.
Mais ce n'était pas le cas.
Ama bu doğru anne.
{ \ pos ( 192,210 ) } Mais c'est vrai!
Böyle görmek istediğini biliyorum Lois ama bu doğru.
Clark ne ferait jamais de mal à personne Vous ne voulez pas le voir, mais c'est vrai.
Ama bu doğru değil.
Mais ça colle pas.
Bunu söyleyemeyi çalışmamıştım ama bu doğru.
Je suis pas censé te le dire, mais c'est vrai.
İlk olarak ona yardım etmek için ölmeden önce çok şey yapabilirmişsin gibi hissedersin. Ama bu doğru değildir.
D'abord, tu auras le sentiment que tu aurais pu en faire plus pour l'aider, mais... ce n'est pas vrai.
Elbette, bir kaç yüz dolar daha ailemin çok işine yarardı, ama bu doğru değil.
Ma famille aurait bien besoin de quelques centaines de dollars, mais c'est mal.
- Yani... - Affedersiniz ama bu doğru değil.
Pardon, mais c'est clairement faux.
Bütün bir haftasonu çalışmam gerektiğini söylemiştim. Ama bu doğru değildi.
J'ai dit que j'avais du travail à finir, mais ce n'était pas vrai.
Üzgünüm, ama bu doğru.
Désolée, mais c'est vrai.
Yürüyemiyorum elbette ama doğru yola dönmek için küçük bir bedel bu.
Bien évidemment, je ne peux pas marcher. Mais c'est le petit prix à payer pour avoir été écarté du chemin sur lequel j'étais.
Ama müdürün işini daha çok seversiniz, değil mi? Bu doğru mu?
Mais vous préféreriez le travail de directeur, hein?
Haydi ama, Chris, bu sadece doğru ayağı atma meselesi.
Tout ce qui compte, c'est de te préparer correctement.
FBI'ın söylediğine göre İngiliz polis teşkilatından olduğu doğru ama bu davayla bir alakası yokmuş.
Le FBI dit qu'il est de Scotland Yard mais qu'il n'est pas sur l'affaire.
Benim hiçbir zaman bir kızla bir şarkım olmadı ama bu hayal için doğru olan bu ve kesinlikle, bu...
Jamais avec aucune fille on avait "notre" mélodie mais pour un rêve c'est indispensable. et bien sûr c'est celle-là.
- Doğru değil ki bu ama.
- Mais c'est faux. - Quoi?
Doğru ama bu çocuk, dün gece arkadaşları onu ararken kayboldu bir şey olduğunu hissediyorum.
Oui, mais celui-ci à disparu la nuit dernière Alors que ses amis étaient après lui, Et je ne sais pas, J'ai juste le sentiment.
Ama biri başvuru formunda, kalp problemi hakkında açıkça yalan beyan verirse bu poliçenin iptali sebebini doğurur, doğru mu?
Mais si quelqu'un mentait sur sa déclaration concernant un problème de santé, ça serait un motif pour annuler le contrat, non?
Nihayet birşeyleri iyiye doğru değiştirmeyi başardım ama karşılığında tek sözün "iyi" mi yani? Bu kadar mı?
- C'est tout?
Yani doğru sürüşün böyle olmadığını biliyorum ama geçici ehliyetimle birlikte bu konuda çalışabilirim.
Je sais que ce n'est pas la bonne façon, mais je continuerai à pratiquer avec mon permis provisoire.
- Bu doğru ama...
- C'est vrai, mais...
Bu gece özel olacakmış gibi davranmaya çalıştım. Özel olmasını da istedim ama Cole, ikimiz de biliyoruz, doğru değil bu.
J'ai essayé de me dire que cette nuit allait être spéciale, et que je le voulais aussi, mais, on sait tous les deux que c'est faux.
Skander, belki deden sana öyle söyledi ama, bu doğru değil.
Skander, ton grand-père t'a peut-être dit ça, mais ce n'est pas vrai.
Ama en doğru bu şeklide ölçebileceğimizi bebek bilir.
Mais le bébé sait que c'est le moyen le plus précis pour la prendre.
Bu doğru olabilir ama sol beynimi öldürmedim.
C'est pas faux, mais je suis futée.
Ama yine de Julia'ya hiç zarar verme niyeti taşımadığını iddia ediyor... Anlattığı bu hikâyelerden hangisinin doğru olduğuna nasıl karar verdin onu anlamıyorum.
Et pourtant, quand il affirme qu'il n'a jamais voulu blesser Julia, je ne comprends pas comment vous décidez quelle histoire il faut croire.
Doğruya doğru ama Mike, sen bu adamları yakın mesafe kapışmada ; bıçağın olsa bile alt edebilecek durumda değilsin.
Ouais, bon, Mike, écoute. Tu n'es pas en état de les affronter, même avec une lame.
Evet, dediğin doğru ama bu kuşun bir bıçak kapıp Bayan Irwin'i öldürmüş olmasının imkân ihtimali yok.
C'est exact, mais... c'est impossible que cet oiseau ait pris un couteau et poignarde Mme Irwin.
Ama teknik olarak doğru söylenişi bu. Kesinlikle.
C'est vrai.
Evet, arkadaşın sarhoş olduğunda sorumlu davrandın beni arayarak da doğru olanı yaptın ama bana yalan söyledin. Bu yüzden ev hapsi cezası alıyorsun.
Si, quand ton amie était soûle, tu as assuré en m'appelant, mais tu as menti, donc tu es consignée.
Bu doğru olabilir ama seni hala geceleri özlüyorum
C'est peut-être vrai Mais nos soirées me manquent
Kanıtlayamam ama doğru olan bu.
Je peux pas le prouver, mais c'est vrai.
Eski parçalardan birini alabilir miyiz diye kampüsü aradım ve bir sürü telefon numarası verdiler ama sonunda doğru numarayı buldum ve bana bir parça satabileceğini söyledi ama bu sabah almak zorundaydım.
J'ai appelé le campus pour acheter un morceau de l'ancien sol, et ils m'ont donné des tas de numéros, mais j'ai trouvé le bon mec, et il a dit qu'il m'en vendrait, mais je devais venir ce matin-là,
Ama bu gerçekten doğru olabilir mi?
Mais serait-ce réellement la vérité?
Delice geldiğini biliyorum ama neden yardım etmiyorsun çünkü bu yapılacak doğru şey mi?
Ça peut paraître fou, mais vous pourriez nous aider parce que c'est juste.
Ama bu sana doğru geliyor mu?
Tu penses qu'on doit le faire?
Aslında, bu konuyu seninle konuşmak istiyordum, ama doğru zamanı bekliyordum.
En fait, il fallait que je t'en parle, mais j'attendais le bon moment.
FDA'ye bu sorunlardan bahsetmekte kesinlikle doğru olanı yaptın ama bunu çok gizli bir şekilde yaptın.
Et vous aviez raison d'informer la FDA du problème, Mais vous l'avez fait complètement anonymement.
Doğru, bu oldu. Ama ben başka bir şeyden bahsediyorum.
Oui, mais je parle d'autre chose.
Doğru, ama bu imkansız.
- Bien sûr, mais c'est impossible.
Bu doğru ; ama bizim oğlan biliyor.
C'est vrai, mais le petit le sait.
Ama içmediğini söyledi. Doğru değil mi, Zane?
Mais il dit qu'il n'a pas bu, hein?
Doğru ama bu büyük ölçüde bir askeri anlaşmazlıktı.
C'est vrai. Mais ça faisait partie d'un conflit à grande échelle.
Doğru, far kırılmış, ama bu çarpılmış bir geyik...
C'est vrai, le phare est cassé, mais on a percuté un chevreuil...
Neden bu kararı veriyorum ya da bu kararı vermek doğru mu bilmiyorum ama aileye tedavi seçeneğini sunman gerektiğini hissediyorsan yapabilirsin.
J'ignore pourquoi je prends cette décision... ou si c'est la bonne décision. Mais si tu tiens vraiment à présenter aux parents ton option thérapeutique, fais-le. Merci.
Evet, yani tamamen bu yüzden buraya, işlerin hızlandığını görmek için geldim bunu doğru bir şekilde yapmak zorunda olacağım, ama...
J'ai plus un rond. J'aurais dû le prévoir. C'était un peu calme au boulot.
Doğru ama bu olayı tam olarak adama bağlamıyor.
Mais on a jamais pu la relier à lui.
Hayır ama iyi arkadaşlarla doğru arkadaşlarla yeni polis şefi bu kasabada harikalar yaratabilir.
- Non, mais avec de bons amis, des amis bien choisis, le nouveau chef de la police pourrait faire des miracles ici.
Ama haydi burası hakkında söylediğin her şeyin doğru olduğunu düşünelim. Neden büronun ve senin vaktini bu küçük kasabadaki önemsiz marifetler için harcayayım?
Si vos dires sur cet endroit sont tous vrais, pourquoi devrais-je perdre le temps du FBI et vos talents précieux pour cette ville insignifiante?
Tamam bazı hatalar yapıyosun bazen kötü şeyler de yapıyosun seni yetiştirmem tamamlanmadı hırsızlık yapmak doğru değil ve bu konuda senle sonra konuşacağım ama sen iyi bir kişisin
Il t'arrive de faire des erreurs, des trucs pas bien parce que ton éducation n'est pas finie, et on parlera de vol plus tard, mais tu es un bon garçon.
Ama biz bu hareketi yapabilirsek birimiz, penisin şeyin içine doğru girdiğini- -
Mais, si nous avions fait ça, on peut voir... que l'enchaînement aurait été très joli dans...
ama bu doğru değil 56
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17