Anlamadın mı tradutor Francês
3,223 parallel translation
Anlamadın mı?
Tu ne comprends donc pas?
Anlamadın mı?
- Tu comprends pas?
Söylediklerimi anlamadın mı?
Vous ne m'avez pas comprise?
Hikayenin asıl heyecanlı kısmı bizim günü kurtardığımız kısmıydı. - Anlamadın mı?
L'important, c'est qu'on a sauvé les meubles.
Hala anlamadın mı, Sally?
Tu ne comprends pas Sally?
Hala anlamadın mı, Sally?
Tu ne saisis pas Sally?
Sen anlamadın mı yoksa duyamadın mı?
Tu n'a pas compris ou tu n'a pas écouté?
Farkı anlamadın mı? Rosa, bilmiyorum.
J'étais jeune, j'étais muet, j'étais pleins de... rhum.
Yine anlamadın mı?
Tu ne connais pas non plus?
Hala anlamadın mı?
Tu ne le sais pas encore?
Anlamadın mı?
Tu ne comprends pas?
Anlamadın mı?
Vous ne comprenez pas?
Anlamadın sanırım.
T'as pas compris.
"Birine işinin b.. tan olduğunu söylediğinde aslında ben pek anlamadım, lütfen açıklar mısın demek istemişsindir."
Si le travail de quelqu'un c'est de la merde, cela signifie vraiment, "Je ne comprends vraiment pas. Pourriez-vous m'expliquer, s'il vous plaît?"
- Ama konuyla alakasını anlamadım.
Mais je ne vois pas en quoi c'est pertinent.
- Ne yaptığını anlamadım.
- J'en ai pas la moindre idée.
Hiç arkadaşı olmadığını nasıl anlamadım?
Comment est ce que je n'ai pu ne pas voir qu'elle n'a pas d'amis?
Zaten çoğu insanın anlamadığı kısım da bu aslında.
C'est ce que les gens ne comprennent pas dans notre travail.
Mizahımı hiç anlamadın.
Vous êtes imperméable à mon humour.
Benim anlamadığım da şu : Nasıl oluyor da bu kadının kendi ismiyle bir parfümü evinin kapısında bekleyen paparazzi ordusu Twitter'da milyonlarca takipçisi bir düzine dergi kapağı pozu oluyor? Hem de hiçbir yetenek veya zeka parıltısı göstermeden?
Moi, ce que je pige pas, c'est qu'elle ait son propre parfum, un bataillon de paparazzi devant chez elle, des millions d'abonnés sur Twitter, et des couvertures de magazines, tout ça sans aucun talent décelable qui le justifie?
Üzgünüm, anlamadım.
Euh, je suis désolé, je n'avais pas compris.
Anlamadın diye hepimiz tekrar mı izleyeceğiz yani, şaka mısın?
sérieux?
Ne aradığınızı anlamadım Ajan Gibbs ama Maya teknede bir şey saklamış olamaz.
Je sais pas ce que vous cherchez, mais Maya ne cachait rien sur le bateau.
Bak, işimin hayatımın bir parçası olduğunu anlamadığını biliyorum.
Je sais que mon job est une partie de ma vie que tu ne comprends pas.
Seni yanlış anlamadıysam bu adamın duygusal tepkilerinin arttırmada yardımı olacağını söyledin.
Si j'ai bien compris, cet homme devrait vous aider à mettre à jour vos émotions.
Daveti de neden kilisede yapmadınız hiç anlamadım.
Vous auriez dû faire la réception dans le sous-sol de l'église.
- Anlamadım.
- Ok, je n'ai pas bien suivi.
Hayır, 50 doların üstündeki bağışları kabul edebildiğimizi sanmıyorum. Sosyal sigorta numaramı neden öğrenmek istediğinizi gerçekten anlamadım.
J'ignore le rapport avec mon numéro de sécu, mais bon, ça coûte rien de vous le donner.
Babam haklıysa öyle. Anlamadığım nokta şu ki neden bunu günlüğüne yazmamış?
{ \ pos ( 192,230 ) } Pourquoi n'avoir rien dit dans son journal?
Niye haklarımızı okudunuz, anlamadım yani.
Pourquoi devez-vous nous lire nos droits, je n'en ai aucune idée.
Anlamadığım, neden bunu saklamaya çalıştığın.
Je ne comprends pas pourquoi tu essayes de le cacher.
Neye doğru gittiğini anlamadım.
Je n'ai pas compris ce qu'il traversait.
Bunların neresi bizi ilgilendiriyor, anlamadım.
Je ne voit pas en quoi cela nous concerne.
Modada neden yaz koleksiyonunu kışın, kış koleksiyonunu yazın hazırlarsınız asla anlamadım.
- Pourquoi, dans la mode, vous faites l'été en hiver et l'hiver en été?
Hiçbir şey anlamadım.
Je n'y comprends rien.
Hem ben hâlâ neden o üniformayı giydiğini de anlamadım.
Ce qui n'explique pas pourquoi il s'est retrouvé à porter cette tenue.
Biye bu sefer Auggie'yi göndermekte bu kadar ısrarlıydın? Anlamadım.
Je ne comprends pas pourquoi tu étais si désireuse de donner la balle à Auggie sur ça.
Ama anlamadığın şey son beş yıl içinde benim için her şeyin değiştiği.
Vous ne comprenez pas que les cinq dernières années m'ont changé.
Bu yerin kirasını nasıl karşılıyorsun anlamadım.
Je ne sais pas comment vous vous permettez cet endroit.
Ama benim asıl anlamadığım Amanda'nın senden neden bu kadar çok korktuğu.
Mais je me demande... ce qui l'effraie tant chez toi.
Ama belki de göründüğü gibi değildir. Belki de anlamadığımız bir şey vardır.
Mais c'est peut-être plus compliqué qu'il n'y paraît.
Ama neden ona ihtiyacın var anlamadım
Mais je ne vois pas pourquoi tu as besoin d'elle.
Yanlış anlamadınız umarım.
Je ne veux pas être impolie.
Üstlerinde ne yazdığını hiç anlamadım.
Je ne sais pas du tout ce qui était dessus.
Ben sadece... henüz tam olarak anlamadım.
Je n'ai... je n'ai juste toujours pas compris.
Sizin kiminle konuştuğunuzu sandığınızı anlamadım ama- -
- Catin? Je ne sais qui vous pensez...!
- Gidecek başka bir yerimiz yoktu.. - Anlamadım.
Nous n'avions pas d'autre endroit où aller.
Anlamadım ama...
Je n'ai pas, um...
- İkisi için de ne kastettiğini anlamadım.
Je n'ai aucune idée de ce dont il voulait parler non plus. Et bien, comme nous tous.
- Kimden bahsettiğini hiç anlamadım.
Je n'ai aucune idée de quoi vous parlez.
- Yapıların nasıl desteklendiğini asla tam anlamıyla anlamadım.
- Je n'ai jamais... vraiment compris comment les structures sont soutenues.