Anlarım tradutor Francês
4,482 parallel translation
- Eğer sana lazımsa anlarım.
- Donc je l'ai en cas de besoin.
Bunu anlarım.
- Je comprends.
Bana söylemek istemiyorsan anlarım.
Si vous ne voulez pas me le dire, c'est pas grave.
Gel gelelim, bazılarınızın, çocuğumun kanını kullanarak melez yaratacağım hususunda ortaya yayılan çirkin dedikodulardan endişe duymasını anlarım.
Cependant, je comprends les inquiétudes de certains concernant la rumeur courant sur mon intention d'utiliser le sang de l'enfant pour créer des hybrides.
Yani bir dakikalığına uzanmak istersen anlarım.
Donc si vous voulez vous allonger une minute, je comprendrai.
Eğer siz anladıysanız ben de anlarım.
Si vous, les gars, comprenez alors je comprendrai.
Eğer gitmek istemiyorsan anlarım.
Je comprends si tu veux pas.
Yalan söylediğinde anlarım.
Je sais quand tu mens.
İyi bir şarkı duyduğumda, anlarım.
Je reconnais une bonne musique quand je l'écoute.
Birileri kendi yoluna engel olduğunda da anlarım.
Je reconnais aussi quelqu'un qui fait son chemin tout seul.
Gergin olduğunuzu anlarım çünkü bundan.
Ça voudrait dire que vous êtes nerveuse.
- Ah. - İstenmediğim zaman bunu anlarım..
Je sais quand je ne suis pas la bienvenu.
O yüzden... Beni işe almak istemezseniz anlarım.
Si vous ne voulez pas m'embaucher, je comprendrais.
Para peşindeyse anlarım.
Si son dossier est vide, je le saurai.
Kindar bir ev kadını gördüğümde anlarım.
Je reconnais toujours une femme vindicative quand j'en voie une.
Ben şıklıktan anlarım.
Je connais la classe.
Ama ben anlarım.
Mais moi oui.
O halde ben de ona kadar sayarım,... onda oturmuyorsan, Diane'in kovulmaya çalışıldığını anlarım.
Donc je compte jusque dix et, si tu ne t'es pas assise à dix, Diane est poussée jusque la sortie. Un...
Hadi Nelson'a dese anlarım ama...
Je comprendrais s'il parlait de Nelson mais...
Eğer ilk önce sana söylemedim diye kızarsan, anlarım.
Je comprendrais si tu étais fâchée parce que je ne te l'ai pas dit en premier.
Tamam, bir çiviyi anlarım da dört tane de ne?
Un clou, je comprends. Mais quatre?
Ama seni yalan söylerken anlarım ben.
Mais je sais toujours quand tu mens.
Ben anlarım. Öyle durduk yere insanların düşüncesini okumak kabalık ama.
- C'est impoli d'entrer dans ma tête.
Kusura bakma ama Kate, bir oyun gördüm mü bunu anlarım.
Epargne-moi, Kate. Je reconnais un jeu de supériorité qu'en j'en vois un.
Bakın, eğer Ann Pawnee'den gitmek isterse, anlarım.
Si Ann veut partir, je comprends...
Tamam şekeri anlarım da kase niye?
C'était juste deux secondes. Qu'est-ce que tu fais? !
Gördüğümde anlarım.
Je le reconnais quand je le vois.
Bir mağaza işletmekten ben ne anlarım?
Que sais-je sur la gestion d'un grand magasin?
Biri yalan söyleyince anlarım ve hakikati korurum.
Je sais quand un mensonge a été proféré, et je protège la vérité.
Teşekkürler. Elektronikten bayağı anlarım.
Je suis assez doué avec l'électronique.
Bu tür şeylerden anlarım.
Je suis fort pour ces trucs.
Deeks olsa anlarım da ama sen?
Tu sais, je peux imaginer Deeks se mettre dans une situation comme ça, mais toi?
Yeterince kaldığımı nasıl anlarım?
Comment je sais que je peux sortir?
- Alayı duyduğumda anlarım.
Je reconnais le sarcasme quand je l'entends.
Bir kadın çocuk yapmaya niyetliyse anlarım ama sizin öyle bir durumunuz yok, değil mi Audrey?
Peut-être pourrais-je comprendre si la femme avait l'intention d'avoir des enfants, mais ce n'est pas votre cas, n'est-ce pas, Audrey?
Eğer değilsen, anlarım.
Mais sinon, je comprendrais.
April, depresyonda gibisin, ve ben anlarım.
Tu as l'air déprimée, et j'aimerai savoir.
Eğer beni bir daha görmek istemezsen anlarım.
Je comprendrais si tu ne veux plus jamais me revoir.
- 1-2 taneyi anlarım da. 50 tane nedir ya?
Ouais 1 ou 2, mais pas 50.
Son anlarımı kızımla geçirmeyeceğimi sanıyorsanız delirmişsiniz.
Si tu crois que je vais laisser ma fille, tu es folle.
Gaz solumaktan kaynaklanan bir dans hayali görürsem anlarım.
Je sais reconnaître une séquence de danse fantasmée causée par le gaz quand j'en expérimente une.
Mike diye bir adamla kütüphanede hayatımdaki en gergin anları yaşadım.
J'ai été dans la situation la plus chargée aujourd'hui, à la bibliothèque avec ce gars, Mike...
O korkunç anları hatırlamasını mı istiyorsun?
Tu veux lui rappeler cette terrible journée?
Tatlım, bu onaylamaz ses tonunu kötü kararları verdiğim ilk anlar için sakla.
Chérie, le temps pour ce ton désapprobateur C'est quand je prends ces pauvres décisions.
Yardım getirirsen, bunu anlarız.
Si vous avez des renforts, nous le saurons.
Her neyse, sana zor anlar yaşattığım için üzgünüm.
En tout cas, je suis désolé d'avoir été dur avec toi.
Paylaştığımız anlar hakkında kötü düşüncelerin mi var?
Vous sentez-vous mal à cause des moments qu'on a partagés?
Biri bana "Erkekler Ne Söyler Kadınlar Ne Anlar" filmini gönderiyormuş.
Quelqu'un m'envoie une copie de "Tu ne lui plaît juste pas assez."
- Bilgisayardan anlar mısın?
Es-tu doué avec les ordinateurs?
- Anları mı? - Evet.
Les bons moments.
Lynda Carter'la tanışmak hayatımın en önemli anlarından biriydi.
Rencontrer Lynda Carter était un des meilleurs moments de ma vie.