English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ A ] / Anlarsın işte

Anlarsın işte tradutor Francês

364 parallel translation
Anlarsın işte, resmi bir akşam yemeğinde duyurulmadığı sürece... evliliği tam olarak geçerli saymazlar.
Pour eux, un mariage n'est authentique qu'une fois formellement annoncé au cours d'un dîner.
Anlarsın işte, anne... Buradan kurtulmak istiyorum.
Tu vois, maman, je veux m'échapper.
- Anlarsın işte okulu asan, söz dinlemeyen çocuklar.
- Vous savez, ceux qui désobéissent, qui font l'école buissonnière.
Anlarsın işte, kalpleri tozla kaplanır.
Leur cœur est enfoui sous une couche de poussière.
- Anlarsın işte, bir yazar olarak...
- Tu es écrivain, toi.
- Anlarsın işte.
Tu comprends.
Sen beni dolabındaki eski bir palto olarak görüyorsun. O kadar anlarsın işte.
Pour vous, je suis une paire de pantoufles faites á votre pied.
"Yiyoruz, içiyoruz, sonra işe koyuluyor, ardından uyuyoruz..." "... anlarsın işte, vesaire, vesaire! "
On mange, on se remet au travail, on dort, et ainsi de suite.
Anlarsın işte... Araziye göz atıyorduk
Vous savez on contemple la campagne.
- Çok iyi değil, ama anlarsın işte...
Pas très bien, mais...
Şunlara bir bak hele, bütün şu arabalar, helikopterden öyle gözüküyor, yolların kenarlarına saçılmışlar ve, değişik açılarda... anlarsın işte, ortalığa rastgele dağılmış bir görüntü sergiliyorlar.
Regardez toutes ces voitures, éparpillées sur les bas-côtés. On dirait une mosa ¨ que.
İnsanların buraya ne düşünüp neden geldiklerini, ve sonunda ne elde ettiklerini, anlarsın işte,... nasıl hazmedeceklerini düşünebiliyor musun?
En fait, ils ne savent pas comment vivre, ils ne savent pas quoi faire, et ils croient qu'ici, ils auront la réponse.
- Oh, Anlarsın işte, bu sadece benim...
Je suis comme ça.
Evet. Bilirsin vahşiliği biraz daha medenileştiriyor. Anlarsın işte.
Oui, eh bien, ça aide à civiliser ce pays sauvage... si tu vois ce que je veux dire.
Anlarsın işte,... baba ve kız gibi.
Et bien, tu sais... comme un père et une fille.
O istedi ama... Anlarsın işte.
Elle a bien essayé, mais...
anlarsın işte konuşmak falan gibi, bilirsin?
Tu sais, un petit baratin.
- Anlarsın işte! Açıklamama gerek yok.
Vous me comprendrez...
Bilmiyorum, bana, anlarsın işte bana aptalca geliyor.
Je ne sais pas, ça n'a pas marché pour moi.
Anlarsın işte...
Tu sais...
Anlarsın işte, silahım vardı, ellerini kaldır falan işte.
J'avais un flingue, je disais : "Haut les mains!" Des conneries...
Anlarsın işte.
Tu sais bien...
Joon... ve ve ben anlarsın işte.
Joon... et... et moi... nous... tu vois?
Sen ve Harriet, anlarsın işte, dün gece...
Alors, toi et Harriet, cette nuit, vous avez...
Anlarsın işte.
Je veux dire... Tu comprends?
Anlarsın işte, çocuklar için.
Vous savez, pour les gosses.
Ama anlarsınız, Ordu insanı değiştiriyor işte.
Tu vois, l'armée, ça change un homme.
Anlarsın ya, işte.
- Vous savez bien...
Hemen anlarsın. Harika bir rol var sana, bize de ufak tefek roller işte.
Il y a un beau rôle pour toi et deux petits pour Lily et moi.
Eşine ilaç falan veriyor musun? Anlarsın ya işte!
Il veut savoir si votre mari prend des stimulants.
İşte sen çiftçilikten bu kadar anlarsın. Eğer şimdi sağmazsan sonra bütün gece möleyecektir.
Si je ne la trais pas, elle va meugler toute la nuit.
Asılmalardan hoşlanmıyor değilim. Şöyle işte, anlarsınız ya!
Vous dites ça comme si j'étais un tueur.
İlişki yaşayamayacağımızı biliyorum ama ânı yaşamaya çalışıyorum işte, anlarsınız ya?
Je sais qu'on ne peut pas avoir de liaison, mais j'essaie de profiter de la vie.
Bu her zaman olur. Eski borular işte, anlarsınız.
Ça arrive tout le temps avec ces vieux tuyaux.
Fakat anlarsınız işte, mal mülk sahibi bir adam olmanın nasıl olduğunu hep merak etmişimdir.
Je me suis toujours demandé ce que ça ferait d'avoir des biens.
Ve sonra da başından geçen son mahkemeden konuşmaya başlayınca "ananı sikerim" ve "seni dışarı çıkınca sikeceğim" falan anlarsınız işte.
"Salaud, on aura ta peau!"...
Oh, ama o da iyi, o da gerekli, yani anlarsınız işte, burada oldukça bol kız var ve burada diğer bulundukları yerlerden daha serbestler.
L'important, c'est qu'ici, il y en a beaucoup, et elles sont très libres.
Bizi bu hale sürükleyen insanların düşüncelerine göre, anla işte, biz aracı olduk biraz... böyle düşünseniz daha iyi anlarsınız.
Par tous ceux qui l'ont voulu et nous ont permis d'arriver, avec tout le monde ici, à ce résultat.
Anlarsınız işte, diğer bakış açıları.
Tous les points de vue.
Arkadaşlıktan ne anlarsınız siz? Daniel, ben bu işte yoğum diyeceksen onu söyle.
Vous savez ce que c'est, un ami?
Arabanızı yıkarım, anlarsınız işte bayan.
Et laver la voiture?
Anlarsınız ya, Tanya benim kız arkadaşım, ve Bay Norris de sizin kocanız. Keşke daha nazik anlatma yolu olsaydı, fakat yok. Bir ilişki yaşıyorlar, işte böyle.
Tanya est ma petite amie et M. Norris est votre mari et je dois vous dire qu'ils ont une liaison.
Anlarsın ya işte karakteristik özelliklerimiz.
Tu sais, beaucoup de caractère.
İşler işte, anlarsın, maliye.
Des affaires, tu sais, financières.
Anlarsın, işte.
Vous savez ce que c'est!
İyi bir kavunu nasıl anlarsınız, işte öyle anladım.
Comme on sait pour un melon mûr.
İşte o, anlarsın ya, galiba bu ismi bir filmde filan duydu.
Elle a dû entendre ce prénom dans un film.
İşte ben sadece, anlarsın, kafa dağıtıyordum, ve sonra ben...
J'étais en train d'y penser, et puis...
Anlarsınız işte, birlikte yaşıyorlar.
Eh bien, vous savez comment c'est, on vit ensemble.
- İşte böyle oldu, anlarsınız.
- Ça s'est passé à cause de cela.
İşte o zaman anlarsın, artık işi bitmiştir.
Et tu sais qu'il est fait.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]