Anlaştık mı tradutor Francês
2,893 parallel translation
- Unutma, sadece bir yemsin, anlaştık mı?
- et on conclut. - Tu es un leurre.
Çıkabilmen için nihai tavsiye benden geçiyor, yani eğer uyumlu davranırsan 72 saatten çok daha önce çıkabilirsin, anlaştık mı?
Je ferai une dernière recommandation pour votre libération, et si vous coopérez, vous pourrez être dehors bien avant la fin des 72 heures de garde, d'accord?
Anlaştık mı, Sayın Başkan?
Avons-nous un accord, monsieur le maire?
Anlaştık mı?
D'accord?
Bu konuda anlaştık mı?
C'est bien clair?
- Anlaştık mı?
On est OK?
Anlaştık mı?
Nous sommes d'accord?
Anlaştık mı?
Entendu?
İkimiz de sessizce bu hiç olmamış gibi yaparak buradan yürüyerek ayrılabiliriz. Anlaştık mı, amigo?
Naco, on peut reprendre tous les deux notre chemin... comme si rien ne s'était passé.
Anlaştık mı?
Avons-nous un marché?
Benimle bir daha asla iletişime geçmeyin. Anlaştık mı?
Ne me contacte plus jamais, ok?
- Anlaştık mı?
Okay?
Anlaştık mı?
OK?
Anlaştık mı?
Ça marche?
Buradayken pozitifiz, anlaştık mı?
Ici, on reste positifs, d'accord?
Daha fazla bağırmak yok anlaştık mı?
Plus de cris, compris?
Merdiven gibi bir şey, anlaştık mı?
Comme une échelle ou une corde.
Anlaştık mı? Evet, tabii.
D'accord, ça roule.
Anlaştık mı Kevin?
Compris?
Ama yarın bütün gün yatakta kalacağız. Anlaştık mı?
Mais demain on reste au lit toute la journée.
- Anlaştık mı?
- Est-ce qu'on se comprend bien?
Sadece erkek ol, ayağa kalk, ve o s * * ik yüzüğü al, anlaştık mı?
Sois un homme, prends-toi en main, trouve cette putain de bague, ok?
- Anlaştık mı?
- On est d'accord?
Tamam, beni dinle, eğer beceremeyeceğini düşünüyorsan Bunu bana şimdi söylemelisin Anlaştık mı?
Ok, écoutes si tu penses que tu ne peux pas le faire, tu dois me le dire maintenant, d'accord?
- Tertemiz sayfa açalım, anlaştık mı?
On repart à zéro.
Elimden geldiği kadarını anlatacağım anlaştık mı?
Je vais te dire autant que je peux.
Anlaştık mı?
Qu'est ce que t'en pense?
Anlaştık mı?
Est-ce un deal?
Bekliyor olacağım. Anlaştık mı?
Je t'attendrai chez moi.
- Anthony! Yeni yönetimde, senin oyun... bizimkilerle aynı değerde olacak. Anlaştık mı?
Marc Antoine dans un nouveau gouvernement, ta voix compte autant que la nôtre.
Biz ona numara diyelim, anlaştık mı?
Appelons un tour un tour.
Anlaştık mı?
On a un marché?
- Anlaştık mı?
- Marché conclu?
- Anlaştık mı?
- D'accord?
Anlaştık mı?
Avons-nous un accord?
Anlaştık mı, anlaşmadık mı?
Maintenant nous avons un accord ou non?
Anlaştık mı?
Ensuite, nous allons nous voir et enfin faire cette interview. C'est ça?
Beni beklemen konusunda anlaştık sanıyordum.
Tu devais m'attendre pour que je te ramène.
Anlaştık mı?
Ok?
Anlaştık mı?
- Pigé?
Hiç de sıkıcı olmayan yazımızda, o filmi izlediğimizi kimseye söylemeyeceğimiz konusunda anlaştığımızı sanıyordum.
On devait dire à personne qu'on a vu ce film durant notre été pas raté.
Kiraya karşılık orgazmlar üzerinde anlaştığımıza çok sevindim.
Je suis si content que nous ayons fait un marché pour des orgasmes en échange du loyer.
Anlaştık mı?
Marché conclu?
Ve Adobe'yle yazılımlarını kullanmak üzere anlaştım. Apple olarak Adobe'nin yüzde 19,9'unu satın aldık.
Et, euh, j'ai dû passer un accord avec Adobe pour utiliser votre logiciel et a acheté 19,9 % d'Adobe à Apple.
Pazarlık sonucunda anlaştığımız fiyatı neden söylemiyorsun, Alicia?
Dites-lui quel prix nous avons négocié, Alicia.
Bunun hakkında konuşmayacağımız konusunda anlaştık sanıyordum.
On devait plus jamais en parler.
Onu Dallas sağlayacaktı. Ama en önemlisi çok yüklü bir yevmiyede anlaştık. Yani yakın gelecekte kullanılmış bir araba almam mümkün olabilecekti.
Nous sommes tombées d'accord pour un uniforme semi-habillé qui me sera fourni par Dallas, et le plus important, nous nous sommes mises d'accord sur un taux horaire généreux ce qui veut dire que je pourrais m'acheter une voiture d'occasion
O büyülü ellerini ya da tılsımlı amını kullanarak Eric ile aramızı tekrar yaparsan ve üstüne bana hala borçlu kalırsan anlaştık diyebiliriz.
Si tu peux utiliser tes mains magiques ou tes super pouvoirs, qu'importe le pouvoir que tu as sur Eric, pour réparer se qui s'est cassé entre nous, et si tu m'en dois toujours une, alors tu as ton deal.
İlk ben anlaştım. Artık bizim için çalışıyor.
Je l'ai eu en premier, donc maintenant il travaille pour nous.
Bayım, anlaştık.
Monsieur, on a deal.
Özrünü kabul ediyorum, anlaştığımız üzere yıllık izin almayacağım, ve bunu bir daha asla tartışmayacağız.
J'accepte tes excuses, comme convenu, je ne pars pas. Discussion close.