Arkadaşların mı tradutor Francês
6,088 parallel translation
Onlar arkadaşların mıydı?
Ce sont tes amis?
Tatlım, arkadaşlarının başımın üstünde yeri var.
Tes amis sont, bien sûr, toujours les bienvenus.
Ama şimdi sen ve arkadaşların yüzünden hiç olmadığım kadar utanç içindeyim.
Et à cause de vous, je n'ai rien oublié, au contraire.
Arkadaşlarımız bize imrensin değil istediğim.
Je n'ai aucune envie d'être jalousé par nos amis.
Hey, arkadaşlar... Langırt oynar mısınız?
Vous voulez jouer une partie les gars?
- Hep böyle takım arkadaşlarını öldürmeye çalışır mısın?
T'essaies toujours de tuer tes coéquipiers?
Gerçekten varlar ve biri karımı öldürdü. Ama bu Jay'i öldüren vampir. Ona tüm vampir arkadaşlarının adlarını söylettireceğim.
Ils sont réels, et l'un d'eux a tué ma femme mais c'est celui qui a tué Jay, et je vais lui faire avouer tous les noms de ses potes vampires, en commençant par celui qui a mordu ton amie Sarah.
Daha doğrusu, arkadaşlarımın Call of Duty yorumlarını yorumlayacağım. Hadi başlayalım.
Plus particulièrement, je vais commenter mes amis commentant "Call of Duty", c'est parti.
Daha doğrusu, arkadaşlarımın Call of Duty yorumlarını yorumlayacağım.
Plus particulièrement, je vais commenter mes amis qui commentent Call of Duty
Takım arkadaşların evli değillerdi.
Aucun de vos coéquipiers ne sont mariés.
Manyağın biri beni zehirledi ve artık ne kendi kendime giyinebiliyor, ne yemek yapabiliyor ne de herhangi bir şey yapabiliyorum, ve bunca zamandır arkadaşlarım dünyaya yardım için çırpınıyorlar ben de seninle buraya tıkıldım, ve sen de beni iyileştiremiyorsun bile.
Un fou m'a empoisonnée et maintenant, je peux plus m'habiller seule, ou cuisiner seule, rien du tout! Pendant ce temps, mes amis volent au secours du monde et je suis coincée avec vous, même pas capable de me guérir!
Kızımın böylesine iyi arkadaşları olduğunun farkında değildim.
Je n'avais pas réalisé que ma fille avait une si bonne amie.
Hamptons'dan arkadaşlarım, Amanda'nın iş arkadaşları.
Mes amis des Hamptons, ceux du travail d'Amanda.
Her zaman takım arkadaşlarını öldürmeye çalışır mısın?
Est-ce que tu essayes toujours de tuer tes coéquipiers?
Arkadaşlarımın yanına gidebileceğimi söylemiştin.
T'as dit que je pouvais rejoindre mes copains.
Fahişe olduğumu zannediyorsun çünkü kafam falan çalışmaz, ve kafası olmayan fahişe arkadaşlarım da var. Biz kafası çalışmayan fahişeler günlerimizi böyle harcıyoruz ta ki gece olana kadar ondan sonra da kafasız kafasız fahişeliğe çıkıyoruz.
Oh, tu présume que comme je suis un prostitué, je n'ai pas de cerveau, que mes amis sont des putains sans cerveau, que nous sommes toutes des putains écervelées qui passons nos journées à attendre que la nuit tombe pour que nous puissions faire nos idiotes.
Umarım arkadaşlarınla olan bağını zedelememişimdir.
J'espère ne pas avoir détruit ta couverture auprès de tes amis.
Böyle muhteşem bir işim ve arkadaşlarım olmayabilirdi, ve belkide sen... olmayabilirdin.
Je n'aurai pas mon super boulot et mes amis, et je n'aurais pas... Toi.
Gece yarısı öpücüğü beklentisi buraya kadarmış ama en yakın arkadaşlarımın sorunsuz takılabiliyor olmaları çok güzeldi.
Voilà pour mon infime chance d'un baiser de minuit, mais c'etait sympa d'avoir mes plus proches amis de nouveau réuni, sans le moindre drame.
Yeni arkadaşının bizi içeri davet edeceğine emin değildim ama ev sana aitmiş. Bu da arkadaşların için davet gerekmediği anlamına geliyor. Haksız mıyım?
Je n'étais pas sûr que ta nouvelle amie nous inviterait à entrer mais elle nous a dit que c'était ta maison, ce qui veut dire que c'est porte ouverte pour tous tes potes, pas vrai?
Arkadaşların çıktı mı?
Tes amis sont partis?
Arkadaşlarının önemini bilmeyerek bunu mahvetme ayrıca seni daha anlamlı, daha yapıcı bir şey için, yani başkalarına yardım etmeye ikna edebilirim.
Pas pour diminuer l'importance de tourmenter tes amis, mais pourrais-je te convaincre d'essayer quelque chose de plus signifiant, quelque chose de plus constructive, comme, j'ose le dire, aider les autres?
Evet, ben de arkadaşlarımın artık bana kızgın olmadığı için mutluyum.
C'est bien qu'on ne vous en veuille plus.
Mitchell, bir daha benim ve arkadaşlarımın peşine düşersen kontrol edip edemediğimi görürsün.
Eh bien, Mitchell, vous vous en prenez à moi et à mes amis encore une fois, et vous allez comprendre.
Bence ikiniz okul balosuna davet edilmeyen küçük kızlar gibi mızmızlanmayı bırakıp o çok sevdiğiniz arkadaşlarınız işleri yoluna koyduğu için onların adına mutlu olmalısınız. Özellikle yaşadıkları o zor günlerden sonra.
Je pense que vous devriez arrêter de pleurnicher comme deux collégiennes qui n'ont pas été invitées à danser et que vous devriez être contents que vos amis aient trouvés un moyen pour que ça marche, surtout après tout ce qu'ils ont traversé.
Acaba arkadaşların senin yapabileceğin eylemleri, kendini Hydra'ya nasıl sevdirdiğini biliyorlar mı merak ediyorum.
Je me demande... si vos amis savent ce que vous êtes capable de faire, comment vous avez pu vous attirer les faveurs de HYDRA.
Axl, sonsuza kadar takım arkadaşlarından saklanamazsın.
Axl, tu ne pourras pas te cacher des tes coéquipiers pour toujours
Tüm sanal arkadaşlarımın dışında gerçek dünyada, sadece bir arkadaşım var.
Mais malgré tous ces amis virtuels, dans la vraie vie, je n'en ai qu'un.
Hayır. Partiye gitmeyi tercih ederdim. Tıpkı beni aylarca görmezden gelip ihtiyaç duyduğunda beni kullanmayacak arkadaşlarım olmasını tercih edeceğim gibi.
Je préfèrerais être à la fête tout comme j'aimerais avoir des amis qui ne m'ignorent pas pendant des mois et qui se servent de moi quand ils ont besoin d'aide.
- Biliyor musun, arkadaşlarımın önünde beni küçük düşürüyorsun.
- Tu m'embarrasses devant mes amis.
Beni esir eden, aklını kaybetmiş bir diktatöre katılmak için, arkadaşlarımı ve ailemi terk ettim.
J'ai laissé ma famille et mes amis pour rejoindre une psychopathe, dictatrice qui m'a enfermé.
Yaptığın her şeyin hesabını vereceksin. Savaş, sevgili şehrimiz üzerinde şiddetli etkiler bıraksa da aşk, onca yıkıntının arasında yeniden filizlendi. İşte bu yüzden, değerli arkadaşlarım ve ailem bugün burada, Bay Varrick ve Bayan Zhu Li arasındaki fevkalade ve bazen de anlaşılmaz bağı kutlamak üzere toplandık.
Tu vas répondre de chacun de tes actes. l'amour a éclos. nous sommes rassemblés pour célébrer l'union extraordinaire et parfois inexplicable du sieur Varrick et de la dame Zhu Li!
Görünüşe göre sadece arkadaşlarımın hakkımda ne düşündüklerini umursuyormuşum ve onların kim olduğunu çözme sürecindeyim.
Il se trouve que je me soucie juste de ce que mes amis pensent de moi, et je vais enfin trouver qui ils sont.
Kızımın arkadaşlarından birini hatırlatmış olmalısın.
Tu dois me rappeler une copine de classe de ma fille.
Arkadaşlarının bir anda şişmesini gördükten sonra, bakalım bu protesto ne kadar daha sürecek!
Voyons combien de temps ils tiendront, après avoir vu leurs comparses tomber comme des mouches.
Adamım, o zamanlar baya üst mevkilerde olan arkadaşlarımızı bilseydin baya şaşırırdın.
Mec, vous seriez surpris de voir certains de mes amis très haut placés.
Bazen bir eşekarısının da arkadaşlarının yardımına ihtiyacı vardır.
Parfois même un frelon a besoin d'un peu d'aide de ses amis.
Arkadaşlarımın peşindeydin.
Tu t'en es pris à mes amis.
Eğer gerçekse, ses uzmanı arkadaşlarımdan birine götüreyim, bakalım gerçek mi değil mi?
Si ce n'est pas truqué, laisse-moi la faire expertiser par mes gars pour voir si c'est vrai.
Birkaç yıl önce, bu fotoğrafın bir kopyası iş arkadaşlarımın birinin cesedine üstüne bırakılmıştı.
Il y a quelques années, une copie de cette photo a été laissée sur le cadavre d'un de mes complices. Je l'ai pris pour un avertissement. La fille m'a conduit jusqu'à un homme appelé le Stewmaker.
Arkadaşlarına yardım etmeye gitmedin mi?
Tu n'es pas dehors à aider tes amis?
Eski ve yeni arkadaşlarımız 2015'in ana kampanyasını veya bizim deyişimizle ana cezalandırmayı başlatan bu kutlamaya hoş geldiniz.
Bienvenue, aux anciens et nouveaux amis, à cette petite fête pour bien commencer notre campagne capital de 2015, ou, comme nous aimons la nommer, la peine capitale.
Ve benimde sizin inancınızı paylaşan arkadaşlarım var.
Et j'ai des amis qui partagent votre foi.
Bebeğimi, kraliçeyi ve arkadaşlarımı tehtit etmek de, Fransa'nın iyiliği için miydi?
C'était aussi pour le bien de la France que vous avez menacé mon bébé, ma reine, mes amis?
Tüm arkadaşlarım Sharon Stone'ın üstündekine bakıyordu bense ayakkabılarına bakıyordum.
Tous mes amis regardaient sous la jupe de Sharon Stone, moi je regardais juste ses chaussures.
Buraya iş arkadaşlarımdan önce geldim ve blackjack masalarının yanından geçerken video çekmeden duramadım.
Je suis arrivée avant mes associés et en passant devant vos tables de black-jack, j'ai fait quelques vidéos.
Bu sadece küçük bir örnek ama FBI'daki iş arkadaşlarımız bakmaya istekli olacaktır.
Ce n'est qu'un exemple, mais nos collègues du FBI seraient ravis d'y jeter un oeil.
FBI'daki iş arkadaşlarımız sorgulanabilir oyun uygulamalarınızı duymayacak.
Nos collègues du FBI n'entendront pas parler de vos pratiques douteuses.
Takım arkadaşlarının arkanı kollamaları için ikna etmek kadar kolay bir şey.
Ce serait aussi facile de convaincre l'un de vos collègues de vous couvrir.
Bütün hafta sürdüğü ve arkadaşlarım için pahalı ve rahatsız edici olduğu müddetçe doğum günüm için ne yapacağımız umurumda değil arkadaşlar.
Je me fiche de ce qu'on fera pour mon anniversaire, tant que ça dure une semaine, que c'est très cher, et que ça n'arrange personne.
Hayır, iş arkadaşlarımın önünde ağlamıyorum.
Non, je ne pleure pas en face de mes collègues.