Bak ben tradutor Francês
12,301 parallel translation
Bak ben de istemiyorum ama...
Ça m'enchante pas non plus.
Bana bak ben özgürüm.
Regarde... Je suis libre.
Bak. Eğer bunu yapacaksak,... bir sonraki yeri planayamayız çünkü ben neresi olduğunu hatırlamıyorum.
Si on doit remettre ça, alors on ne peut pas reprendre là où on s'est arrêté car je ne me rappelle pas où c'était.
Ben çocukken, annem çok hastalandı,... onunla zaman geçirmeme rağmen,... görmezden gelmek için herşeyi yaptım. Bak. En sevdiği çiçekleri topladım,... sevdiği çayı almak için çarşıya gittim,... ve onun için yapıyormuşum gibi rol yaptım,... ama onun için değildi.
Quand j'étais jeune, ma mère est tombée très malade, et à la place de passer du temps avec elle, j'ai fait tout mon possible pour l'éviter, comme choisir ses fleurs préférées, ou aller chercher le thé qu'elle aimait
Bak, ben... Hayatımda çok büyük hatalar yaptım.
Écoute, j'ai... fait de grosses erreurs dans ma vie.
Bak, ben olay yerinde değildim, ama eminim elinden gelen her şeyi yaptın.
Je n'étais pas sur la scène, mais je sais que tu as fait tout ton possible.
Hayır, sadece "evet" yazdım. Bir dahaki sefere sadece bir tane bakıcı tutmalıyız böylece Louis benim evimde Lily'le ben de senin evinde seninle yatıya kalabilirim.
Oh, hey, tu sais, la prochaine fois, on devrait juste prendre une baby-sitter, et Louis pourra dormir avec Lily à ma maison, et je pourrais dormir avec toi à ta maison.
- Hayır. Tamam, bak, ben hastanenin yaptığı sosyal yardım programını seviyorum ama şehirden ayrılman mı?
J'adore le programme de recherches de l'hôpital, mais tu quittes la ville?
Bak, içeride Leonard, hislerinin mantığının önüne geçmesine izin veriyor ve ben bunu yapmak istemiyorum.
Voir, Léonard ici, il laisse ses sentiments obscurcir son jugement, et je ne veux pas vivre ça.
Hazırız ve girmeye hazırız, ama içerideki düzeneğine bakılırsa ben şansımıza güvenmiyorum.
Nous sommes alignés, près à partir. mais vu sa position la dedans, Je n'aime pas nos chances.
Bak sen. Bana abilik taslayabiliyorsun, sevgililerimi öldürebiliyorsun hayat seçimlerimi eleştirebiliyorsun ama ben sana göz kulak olmaya çalıştığımda çizgiyi aşıyor muyum?
Donc vous pouvez me surveiller, tué mon petit-ami, critiquer mes choix de vie, et si j'essaye de te protéger, je dépasse les bornes?
Sence o bakışı önceden görmedim mi ben hiç?
Tu crois que je n'ai jamais vu ce regard avant?
Glen, bak, sen ve ben farklı kişileriz ama yeteneklerine inanılmaz saygım var.
Glen, écoutes, toi et moi... on a nos différences, mais j'ai un énorme respect pour tes capacités.
Ama sen, sana bakıyorum ve gittiğin yerlere ve ben de bunu bir kez yapmak istiyorum.
Mais toi, quand je te regarde... tous les endroits où tu es allé... j'aimerais bien faire ça une fois dans ma vie.
Ama, bak, Ben vazgeçmiş değilim.
Je n'ai pas abandonné.
Bak, ben çoktan aştım bunları.
Mec, j'en suis au dessus et bien au-dessus là.
Bak, Ben — Bütün bunları arkamda bırakmaya hazırım, tamam mı?
écoute, on passe à autre chose, on abandonne toutes ces conneries, hein?
Bakın, Zack benimle çıkmak istiyordu ama ben ilgilenmiyordum. O yüzden öyle söyleyip bisikletime binip gittim işte.
Zack voulait sortir avec moi, moi non, je le lui ai dit, je suis montée sur mon vélo et je suis partie.
Bak, ben eve dönüp sana yiyecek bir şey getireceğim.
Je vais retourner à la maison, te chercher quelque chose à manger.
Hayır, ben de o işe bakıyordum.
Ouais. Non, je bosse là-dessus.
Evet, bak şu anda aşağıdayım ve adam gibi sinyal alamıyorum diyorum sana.
Ouais, ben, je suis dessus, et je te dis que je peux pas avoir un signal propre.
İşe bak.
Ben alors!
Ben dönene kadar bunu burada bırakayım da bakıver.
Jette un œil, le temps que je revienne.
Bak anlıyorum. Ben de babayım.
Ecoutez, j'ai compris.
Bak, ben babamı seviyorum ama onu boşver olur mu?
Ecoute, j'aime mon père, mais on s'en fout, ok?
Bak, ben kendi hayatımı riske atacak olsam bile sonunda olacaklar dostun için hiç de iyi olmazdı.
Même si je devais me mettre sur la ligne, c'est sûr que ça ne sera pas pour votre copain.
Bak, Owen buraya geldiğinde, hala yaşıyor olursak, lütfen konuşmayı ben yapayım.
Écoute, quand Owen arrive ici, devrions-nous être encore en vie, Stp, laisse-moi parler.
Bak Kathy, ben...
Kathy, je suis...
Bak, ben de eşek yüküyle yük var?
Ecoute, j'ai, um, J'ai plein de fardeaux, moi-même, tu sais?
Bak dostum, senden farklı büyüdüm ben, tamam mı?
Ecoute mon gars, j'ai été élevé d'une manière différente de vous, ok.
Bak, Wes'le çıkmaya başladıktan birkaç ay sonra, Bir gece onun hakkında konuşmak için Ben'e gittim.
Quelques mois après que je me sois mise avec Wes, je suis allée voir Ben une nuit pour parler de lui.
Bak, ben düzgün bir adamım.
Je suis raisonnable.
Bak, sen tutsaksın, ben özgürüm.
Ici, vous êtes le prisonnier et je suis libre.
Bak, sen buradayken burası için çokca iyi şeyler yaptın, ki benim için harika. Çünkü ben bunun kaymağını yiyorum.
Vous avez fait beaucoup de bonnes choses ici quand vous étiez là, ce qui est super pour moi, car j'en récolte tout le mérite.
Bak, ben ayrılmak istemiyorum.
Je ne veux pas rompre.
Bak, ben de haftalardır birileri tatlıların kaymaklarını alıyor ama hiç kanıt yok elimde.
Je pense qu'ils volent les desserts des autres depuis des semaines, mais je ne peux rien prouver.
Haftada bir yemeği ben yapacağım. Herkes bebek bakımı için gönüllü oldu. Ve Hitchcock karına masaj yapmayı önerdi...
Je ferais à dîner une fois par semaine, les autres feront du baby-sitting, et Hitchcock se propose de masser votre femme...
- Bak, evrak işlerini ben yaptım.
Eh, j'ai fait les papiers.
Bak. Ben de korkmuştum.
Écoute, j'avais peur aussi.
Lütfen, anlat bana. Bak. Ben...
Je ne veux pas...
Söylediklerine bakılırsa bu ben değilim.
À mon avis, pas moi.
Bak, senin aksine ben geçmişimden kaçmaya çalışmıyorum.
Contrairement à toi, je n'essaie pas d'échapper à mon passé.
Bak Chanel, ben psikoloji öğrencisiyim o yüzden bunu senin anlayabileceğin şekilde anlatacağım.
Chanel, je suis étudiant en psycho, donc laisse-moi t'expliquer ça dans des termes que tu comprends.
Bak, ben beş para etmez biriyle çıkamam Chanel.
Je peux pas sortir avec un déchet, Chanel.
Bak plan şöyle, kavga edeceğiz seninle ve ben kadanı...
Voilà le plan. On va se disputer et je plongerai votre tête
Ben sadece sıkılmıştım, ve buraya gelip, İki Numaranın ölmüş bedenine bakmak istedim, ve, bak sen, burda değildi.
Je m'ennuyais alors je suis venue ici pour voir le corps congelé de numéro deux, et voilà, elle n'est plus là.
Bak, Mandy, ben bir hazine sandığıyım, ve hazineye ulaşmanız için, anahtar lazım.
Mandy, je suis une tombe, et pour y entrer vous avez besoin d'une clé.
Bak, ikiniz arasında ne olduğunu bilmiyorum ama ben olsaydım...
Je ne sais pas ce qui s'est passé entre vous deux, mais si c'était moi, je...
Bak, ben onun arkadaşıyım.
Écoute, je suis son amie.
Bakıcı sözcüğüne itiraz ediyorum çünkü ben bir bebek değilim.
Je m'oppose au terme "babysitte", parce que clairement je ne suis pas un bébé.
Hey, ben bakıcıyım.
Salut, je m'appelle... Euh... Manny.
bak bende ne var 24
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
bentley 21
benes 21
ben seni seviyorum 69
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
beni affet 279
benim 5594