Bana inan tradutor Francês
13,243 parallel translation
Bana inan ufaklık bunun olmasına izin vermem. Bu benim için sadece bir iş.
Je peux t'assurer que je ne le permettrai pas.
Bana inanıyorsunuz.
Vous me croyez?
Bana inan lütfen!
Croyez-moi, s'il vous plaît!
Bana inanın, tüm yeteneklerimizi sizin yanınıza veriyoruz, Bayan Florrick.
Croyez-moi, nous mettons tous nos talents à votre service, Mme Florrick.
- Bana inanmıyor musun? - İnanıyorum elbette.
- Vous ne me croyez pas.
Artık bana inanıyor musun?
Vous me croyez maintenant?
Sadece bana güvenmenizi istediğimi söylesem bana inanır mıydın? Hayır.
Tout ce que j'a toujours voulu est que vous me fassiez confiance?
Öyleyse bana inanıyorsun.
Donc vous me croyez vraiment.
İnanın bana, buna Able Archer'ın etkileri kesinlikle olacak.
Croyez-moi, cela aura une répercussion sur Able Archer.
- Evet, inan bana.
Non.
İnanın bana.
Croyez-moi.
Sen de Brezilya'ya gitmek istiyorsun ama inan bana öyle bir şey olmayacak.
Tu veux aller au Brésil, mais crois-moi, ça n'arrivera pas.
Lütfen, lütfen inan bana.
Il faut me croire. D'accord.
- İnanın bana kimse "bana" daha fazla hayal kırıklığına uğramamıştır.
Croyez-moi. Personne n'est plus déçu de moi que moi.
Jay inan bana, bu akşam tanıdığın biri buraya gelirse asıl gizli hayatı yaşayan onlardır.
Jay, croyez moi, si quelqu'un que vous connaissais viens ici ce soir, il a une vie secrète.
Martha, adamları gözünde büyütüyorsun, inan bana.
Tu leur accordes trop d'importance. Fais-moi confiance.
İnanın bana biraz daha bekleyebilirim.
Croyez-moi... je peux attendre un peu plus longtemps.
Ama inan bana, o iş teklifini gördüğümde kalbim yerinden fırlayacaktı sanki.
Mais fais moi confiance, quand j'ai vu cette offre d'emploi, mon coeur s'est presque détaché de ma poitrine
İnan bana insanlar değişmez.
Crois moi... les gens ne changent pas.
İnan bana suratına darbe, yediğin anda doğaçlama yaparsın.
Crois-moi, une fois qu'on t'aura frappé à la tête, ça viendra tout seul.
İnan bana, bunun sana hiç faydası yok.
Je te le promets, ça ne va pas t'aider du tout.
Ayrıca inanın bana, evinizin hemen önünde endişelenmeniz gereken başka bir sürü gerçek tehdit var.
Il y a plein de menaces à l'extérieur dont vous devriez vous inquiéter.
Ve inan bana, bu ada olmadan daha iyiyiz.
Et crois-moi, nous sommes mieux hors de cette île.
- Richie Harvard diplomasıyla bizden daha iyi olduğu konusunda "imkanı olmayanların şampiyonu" tavrıyla havasını atmayı severdi ama inanın bana bazı şeylere bulaşmıştı.
Richie aimait se vanter qu'il était meilleur que nous tous avec son diplôme d'Harvard et le rôle de bon samaritain qu'il jouait, mais croyez moi... il était impliqué dans des choses.
İnan bana Crowley'i öldürmekle ilgili bir sorunum yok!
Tuer Crowley me pose aucun problème.
Bende değil inan bana!
J'arrive pas à y croire!
İnan bana, daha kötü olacak.
Crois-moi. Il va y avoir pire.
Evet, inan bana hatırlıyorum.
Crois-moi, je m'en rappelle.
İnan bana, benim şimşek fırlatmayı öğrenmem uzun zamanımı almıştı.
J'ai mis beaucoup de temps à apprendre comment lancer des éclairs. Crois-moi.
İnanın bana, iki zeki cerrahın bir vücut üzerinde rekabet ettiğini daha önce de gördüm.
Mon dieu Tu dois le dire à leur officier.
İnan bana, buna ihtiyacı var.
Il en a besoin, crois-moi.
- İnan bana.
- Crois-moi.
İnan bana, zor bir durum.
Fais moi confiance, je sais ce que c'est.
Bana inan.
Je vous le promets.
İnan bana, ikimiz için de en doğrusu buydu.
Crois-moi, c'était le mieux à faire pour nous deux.
İnan bana seninle birlikte geçirdiğimiz her dakikadan büyük zevk aldım. Ama tüm bu Alex olayı...
J'ai apprécié chaque minute qu'on a passé ensemble, mais cette histoire d'Alex est...
Bana belleği verecek kadar iyi kalpliydin. Gerçekleri bilmenin hakkın olduğuna inanıyorum.
Tu as été assez gentille pour me donner la cléf USB, il me semble que tu as le droit de savoir toute la vérité.
İnan bana, dayanılmaz derecede hem de.
Croyez-moi, c'est insupportable.
Ölmek bir kabiliyettir, inan bana.
Mourir est une capacité, crois-moi.
Benimle konuşuyor, bana, gözlerimin içine bakıyordu. Karım gelen dek dediklerine inanıyordum.
Et il me parle, et il me regarde, et il me regarde droit dans les yeux, et je vais y aller, jusqu'à ce que ma femme se montre.
İnan bana, beni görmek istemiyor.
Crois-moi. Elle ne veut pas me voir.
İnan bana olmak isteyeceğim çok farklı yerler var.
Crois-moi, il y a plein d'autres endroits où je voudrais être...
Bu senin partin. İnan bana henüz düzgün bir düğün kıyafeti bulamamış olmam kardeşim telefonlarıma çıkmadığı için nedimem olmasını teklif edememem ve kendimi yemekten alıkoyamamamdansa bunu konuşmayı tercih ederim.
Crois moi, je préfère carrément parler de ça que du fait que je dois encore trouver une belle robe de mariée ou que je ne peux pas demander à ma soeur d'être demoiselle d'honneur parce qu'elle ne me rappellera pas
İnan bana berbat bir şey.
Crois-moi, c'est dévastateur.
Kısa ve kusursuz hayatınızı planlamış bile. Ben de onunla kusursuz bir hayat yaşamak isterim Stefan inan bana.
Je veux aussi une parfaite petite vie avec lui, Stefan, crois-moi, mais la vie n'est pas parfaite.
Ve inan bana her şeyi aşacaksın.
Et je te promets que tu la vaincras.
İnan bana, yapmak üzere olduğum şey kalbimi, kalbimi acıtıyor.
Crois-moi, ce que j'ai à faire, ça... ça me brise le cœur.
Biraz utangaçtır ama inanın bana hanımlar çok tatlı.
Il est un peu timide, mais croyez-moi, mesdames, Il est adorable.
İnan bana Andre'ye bunu sağlamak için her şeyimi verirdim.
Crois moi, je donnerais n'importe quoi Pour être juste capable de serrer la main d'André
- İnanım bana ya.
Mais regardez. Je vais bien.
Sen de bana değil ona inanıyorsun.
Et tu le crois, lui, et pas moi?