English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Başardık mı

Başardık mı tradutor Francês

581 parallel translation
Başardık mı?
On y est arrivés?
Başardık mı?
Ça charge 7
Gilda, oyunun üçüncü perdesinde harika bir iş başardık ve içimden bir ses, arkamızda bırakacağımız bir not yazıp bunun üzerinde etraflıca düşünürsek sadece iyi bir edebi eser bırakmış olmakla kalmayıp beni de morarmış bir gözden kurtarmış oluruz diye düşünüyorum.
Tu sais, nous avons fait un magnifique travail sur ce troisième acte. Il me semble que si nous nous y mettions... Si nous écrivions ensemble un mot bien peaufiné à lui laisser, non seulement ce serait un morceau d'anthologie, mais ça m'éviterait un œil au beurre noir.
20 yıllık gizli bilimsel araştırmalar ve sayısız başarısızlıktan sonra.. ... ben de Tanrı'nın kendi imgesi olarak ölülere yaşam vermeyi başardım.
Après 20 ans de recherches en secret, et de nombreux échecs, j'ai également créé la vie, comme on le dit, à l'image de Dieu.
Çok büyük zahmetlere girdim - İnan bana, hiç kolay olmadı ama kızın kim olduğunu öğrenmeyi başardım.
Après de pénibles recherches, j'ai pu l'identifier.
Şu ana kadar kaybımızı hem Amerikalılardan hem de Britanya halkından gizlemeyi başardık.
Jusqu'ici, nous avons caché l'affaire aux publics américain et britannique.
Bir tekne kiralamak için harekete geçtim. Ve bunu kısa sürede başardım.
Je décidai de louer un bateau.
Senin kazandığın olmadan bile, başımızı suyun üzerinde tutmayı başardık.
Même sans tes cachets, j'ai subvenu à nos besoins.
Başardık tatlım.
On y est arrivées, ma puce.
Banka müdürü bayağı meraklandı ama birlikte yemeğe çıkınca tüm merakını gidermeyi başardım. Ve?
Le directeur de la banque semblait très curieux mais je me suis arrangée pour satisfaire sa curiosité quand il m'a invitée à déjeuner.
Ve ben bu gidişi kırmayı başardım. Çalışıyorum.
Et j'ai osé enfreindre la règle.
Amerika'dayken, kornaya basardım ve kızlar koşarak gelirdi.
On n'a pas besoin de toi! En Amérique, je viendrais en voiture, je klaxonnerais et la fille accourrait...
Bundan güvenli bir çiftlik oluşturduk. Bazılarımız öldü ama başardık.
Ça n'a pas été tout seul.
- İşte başardık. - Sanırım.
Merci.
Sanırım nihayet karanlıklar prensinden kurtulmayı başardık.
Je crois qu'on a réussi à ébranler le prince des ténèbres.
Sonunda başardık, Bay Roberts.
On a fini par réussir, M. Roberts!
Fakat sen olan taraf için acımanın, duygusallıktan bir anlık olsa bile üstün gelmesi... Çabaladığım ve başardığım her şeyi riske atmak...
En laissant l'amitié prendre le dessus... même pour un court moment... par pure bonté... j'ai perdu tout ce pour quoi j'ai œuvré.
Polis Teşkilatımız cinayet sayısını azaltmayı başardı ama Thuggee Tarikatının varlığını tanımaya zorlandık.
Nos policiers ont réussi à faire baisser le nombre de crimes mais il faut reconnaître qu'ils existent toujours.
Sekiz yıldır peşimdesin. Sonunda başardın. Anlaştık.
Au bout de huit ans vous avez fini par m'avoir.
Sanırım bu sefer başardık.
Cette fois, je crois qu'on a réussi.
Kısa süre önce akıl hastanesinde Hobart'ı canlandırmayı başardım.
J'ai hypnotisé Hobart à l'asile.
Başardık da. Yollarımız, gemilerimiz dünyayı birbirine bağlıyor.
Nos routes et nos vaisseaux sillonnent la planète!
Belki rengimiz pembe ve bayanların sutyenlerinden yardım almış olabiliriz ama limana girmeyi başardık.
Sauvés par un soutien-gorge peut-être... mais sauvés!
O kadar da kötü değildi. Asıl amacımız Ayako'nun mutlu olduğunu görmekti ve bunu da başardık.
Ne sois pas triste, la première étape est franchie.
Yapmayı başardığımız onca şeye rağmen, hayatı katlanılır kılacak... birçok şey hala eksikti.
Et malgré nos exploits, il nous manquait encore bien des choses pour nous rendre la vie supportable.
Başardık bebeğim. Bu çıkış pasaportum.
Tu aurais pu m'éviter ces "déceptions", comme tu dis.
Başardın. Buraya neden geldin? Hala bir annem ve kız arkadaşım var.
Pendant que mes amis, comme il se doit, se faisaient recaler à leurs examens, je débutais, brillamment, à Broadway.
Arabadan sürünerek çıkıp kapılara ulaşmayı başardım.
Je suis arrivée à ramper jusqu'à la grille.
Gereksiz kraterin yukarısında gemiyi başımızdan savmayı başardık
Nous avons largué l'embarcation à l'altitude 5, au-dessus du Cratère des Aiguilles.
Evet genç hanım, çok iyi bir şey başardık.
Oui, jeune fille, nous avons été très bons.
Küçük kızımız başardı anlaşılan.
Notre petite fille se porte très bien.
Kızıl Polis'in elinden kurtulmayı başardım.
J'ai échappé aux bourreaux de la police rouge.
- Hadi bakalım. İyi iş başardın, biz daha da iyisini yaptık.
Vous avez bien joué, et nous encore mieux.
- Yaver gitmeyen şansımıza karşın çeteden on iki kişiyi tutuklamayı başardık.
Malgré notre malchance, nous avons appréhendé une dizaine de membres du gang, dont trois haut placés.
Başardık, aslanım!
On y est arrivés, vieux.
Tanrım, başardık.
Mon Dieu, on a réussi.
İyi iş başardın, kızım.
Tu as réussi, ma fille.
Normalde kimsenin göremeyeceği nesneleri görünür kılmayı başardım.
J'ai rendu visible ce qu'on ne voyait pas.
- Arkadaşlarım, başardık.
- Mes amis, nous avons réussi.
Kendi kendimize başardık, senden yardım almadık.
On a tout fait sans rien Te demander!
Başardık ama, başarmadık mı?
On s'en est tiré, non?
Sokakta o şişko herifi yakalayabilseydim kıçına tekmeyi basardım.
Si j'avais pu attraper ce gros con, je lui aurais foutu sur la gueule.
Bütün imkanlarımızı kullanarak burnu en yakın Delta laboratuvarına yani buraya yetiştirdik. Bütün biyokimyasal teknolojileri kullanarak bir senedir onu canlı tutmayı başardık.
Avec une grande présence d'esprit... on a envoyé d'urgence le nez ici, notre laboratoire Delta le plus proche... où par de grands efforts biochimiques... il a été gardé en vie pendant presque un an.
Şu ana kadar ; ekibimi kaçırmayı, karpuzları kurşunlamayı... arkadaşımın bacaklarını kırmayı... ve sizin şerif yardımcılarından birini öldürmeyi başardı.
Jusque-là, il s'est débrouillé pour chasser mon équipe, tirer sur quelques pastèques, casser les jambes de mon ami et tuer un de vos adjoints.
Çok iyi anlıyorum. Senin yerinde olsam kıçına tekmeyi basardım.
Si j'étais à ta place, ç aurait fait du joli!
Daha sonra, baş bir yerde, aramızdaki uzaklık buna karar veri gibi, onu hatırlamayı başardım.
Plus tard, ailleurs, je réussirais d'autant mieux à me souvenir d'elle, comme si elle devait s'éloigner pour cela.
Senin yerinde olsam kıçına tekmeyi basardım.
je me facherais aussi, si j'étais à ta place!
Pekala... Sanırım başardık, ha?
Eh bien... on peut dire que ça y est, hein?
Başardın. Artık hepsi senin tatlım.
On doit avoir 1000 m2 en toute propriété.
İdam edilmeme 2 saat kala başçavuşun kafasını kırmayı başardım.
Deux heures avant mon exécution j'ai fracassé le crâne d'un sergent.
İleriye bir adım... ve başardık.
Un pas de trop... et on est perdus.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]