English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Beklemek mi

Beklemek mi tradutor Francês

270 parallel translation
- Beklettiğim için özür dilerim. Beklemek mi? Ben Manchester'dan haber bekliyorum.
J'attends toujours des nouvelles de Manchester.
Beklemek mi?
Attendre?
Onunla evlenmek için bir dört yıl daha beklemek mi istiyorsun?
Tu veux attendre 4 ans pour te marier?
- Onu yalnız yakalamayı beklemek mi?
Un moyen de l'attraper seul?
- Beklemek mi! Onlara eve gitmelerini söyle.
Renvoyez-les chez eux.
- Beklemek mi? Neden?
Maintenant!
- Beklemek mi? Neyi bekleyeceğiz?
- Pour quoi faire?
- Ama bence beklemeliyiz. - Beklemek mi?
Je crois qu'il faut attendre.
- Cesedi gömüp bekleyeceğiz, o kadar. - Beklemek mi?
- On va enterrer les morts et attendre.
- Şerifi beklemek mi? Aynı fikirde olman iyi, çünkü onlara yemek yapıp gözcülük edeceksin.
Content que tu sois d'accord pour les nourrir et les garder.
Dedim ki, "Şerifi beklemek mi?" Bu bir soruydu.
"On attend le Shérif fédéral?"
- Beklemek mi?
- Attendre?
Tek planın bir iki çuvalın arkasında beklemek mi?
Vous croyez tenir derrière quelques malheureux sacs? Et attendre l'attaque?
Yoksa sonraki oyuna dek beklemek mi istersiniz, çalılıklarda orgazma ulaştırmak?
Plus tard peut-être?
- Beklemek mi? Niçin?
Patienter?
Burada altı saat beklemek mi istiyorsun?
Tu veux attendre 6 heures ici?
- Tek yapabileceğim beklemek mi?
- Donc j'attends? - Eh oui...
Hafta sonuna kadar beklemek mi istiyorsun?
Tu veux qu'on attende le week-end?
Beklemek mi lazım...
S'occuper à quoi?
- Bay Blaylock, lütfen bekleyin. - Beklemek mi?
M. Blaylock, attendez!
BEklemek mi?
Pourquoi?
Beklemek mi?
Arrêter?
Şimdi, beklemek mi istersiniz, yoksa bana talep ettiğim üç haftalık süreyi tanımayı mı?
Maintenant, voulez-vous attendre ou m'accorder mes trois semaines?
Beklemek mi?
Se lever?
Bu evde oturup beklemek mi istersin?
Vous voulez attendre la fin ici?
- Beklemek mi?
Attendre?
Senin için beklemek, çok yorucu olacak ve ne kadar acı değil mi?
L'attente lui semble longue! Comment ton cœur battra-t-il là-bas? Sera-t-il inquiet?
Beklemek zorundayız. Bekleyip de operasyonun başarısını tehlikeye mi atalım?
Et compromettre le succès de l'opération?
Beklemek için hiçbir sebep yok artık, değil mi?
Nous n'avons plus de raison d'attendre, n'est-ce-pas?
- Domateslerin büyümesini mi beklemek istiyorsun?
- Tu veux attendre que les tomates aient poussé?
Fena parti değil, öyle değil mi? Ölüyü beklemek için hiç de fena değil.
Pas mal, la soirée... pour une veillée funéraire.
Madalyanı ben mi takayım yoksa Generali mi beklemek istersin?
Vous voulez la médaille tout de suite, ou vous attendez le général?
Kalmam ama kalsam bile beklemek zorundasın, değil mi?
Non, mais si je le suis, vous n'aurez qu'à attendre.
- Beklemek rahatsız eder mi?
- Vous attendez?
Beklemek daha iyi değil mi?
- N'est-il pas préférable d'attendre?
Beni beklemek için mi?
Pour m'attendre?
Bizi beklemek zorunda değil mi? Yeni bir iş yapmamızı.
Il attendra qu'on fasse un coup, non?
Beklemek mi?
Comment cela?
- Bana kanıtı vermesi için nişanlınızı beklemek zorunda kaldım. - Peter'den mi?
Je devais attendre que votre fiancé me la donne.
Sonumuzu beklemek için Ayrıkvadi'ye dönmeyi mi?
Retourner à Fondcombe et attendre que ça finisse?
- Beklemek zor gelmez, değil mi?
Ca t'ennuie d'attendre?
Kuraktoprak'ın derinliklerinden gerçekten sağ çıkabildi mi görmek için beklemek istiyorum.
Je vais aussi attendre. Si elle peut effectivement revenir vivante des profondeurs du Fukaï...
5 yıl beklemek için yeterli değil mi?
Attendre? Alors, 5 ans, c'est rien?
Tatil trafiğinde dört saat... o lanet arabanın içinde terlemek... ve o koca kafalı komşunun sarhoş olup yere yığılmasını beklemek için mi gideceğiz oraya.
C'est quatre heures d'autoroute avec la circulation de vacances... pour s'asseoir dans une cabine froide et humide... et attendre que ce voisin avec l'énorme tête... - se soûle et dégringole l'escalier.
Son ana kadar beklemek kadar berbat bir şey yok, değil mi?
Rien de tel que d'attendre jusqu'au dernier moment, hein?
- Bağışlayın Lordum. Burada kalıp takviye kuvvet beklemek daha mantıklı değil mi?
Le mieux serait de rester ici, protéger le Seigneur et demander des renforts.
Adın "Beklemek" mi?
Tu t'appelles "Dressée"?
Evlenene kadar beklemek istiyorsun, değil mi? - Bana bak.
Tu dis que tu veux attendre d'κtre mariιe?
Altı ay ya da bir yıl beklemek için mi? Biz hayatımızı o uçakla kazanıyorduk.
Cet avion était notre gagne-pain.
O küçük odada tek başıma beklemek zorundayım, değil mi?
Je vais me retrouver seul dans cette pièce, n'est-ce pas?
Sanırım en iyisi biraz beklemek, zehrin etkisi geçene kadar, öyle değil mi?
Je pense que c'est mieux d'attendre un peu... jusqu'à ce que l'intoxication s'apaise, pas toi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]