English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bir at

Bir at tradutor Francês

16,652 parallel translation
Dinlenmiş bir at, yiyecek ve içkiye ihtiyacım olacak.
Je désire un cheval, et des provisions.
İngiliz kuvvetlerinin kontrolüne eline aldıktan sonra vahşi bir atı evcilleştirmeye çalışırken at onu fırlattı.
Il a été jeté au sol par un étalon sauvage qu'il essayait d'apprivoiser. après qu'il ait pris le contrôle des forces Britanniques
Ben 16 yaşımdayken bir at çüküme vurmuştu ve hala da çocuğum olmuyor.
À 16 ans, un cheval m'a donné un coup dans le pénis et je ne peux pas avoir d'enfants.
Jimmy, karım beni geçen sonbahar terk ettiğinde ben de çüküme bir at tekmesi yemiş gibi hissetmiştim.
Jimmy, quand ma femme m'a quitté, l'automne dernier, ça m'a fait comme si un cheval m'avait frappé dans le pénis.
Catherine ve seni hayal edebiliyorum ikiniz de aynı renk kamuflaj kargo pantolon giymişsiniz egzotik bir atış poligonundasınız sonra sen teklif pozisyonuna geliyorsun ve diyorsun ki...
J'imagine ça... toi et Catherine en tenues de camouflage sur un stand de tir très exotique, et toi posant un genou à terre, et disant, "Bébé, je veux que tu rejoignes mon unité pour la mission d'une vie."
Koko Head'de bir atış poligonu işletiyor.
Il dirige un champ de tir à Koko Head.
Bir at hırsızına benzemiyorsun.
Vous ne ressemblez pas à une voleuse de chevaux.
- Gerçi hakkını vermem gerek. Bugün çok iyi bir atış yaptı.
Elle a fait un sacré tir aujourd'hui.
Ben bir at hırsızıyım Mitchell.
Je suis un voleur de bétail.
- Pis bir at hırsızıyım.
Je suis un sale voleur.
- Buna karşı bir yasa mı var?
- Y at-il une loi contre elle?
- Dr. Pineda, gel şuna bir el at. - Gerçekten mi?
Dr Pineda, mettez vos mains ici.
Her konuşma için ayrı bir kullan-at telefon al.
Des nouveaux bruleurs pour chaque appel.
Başka bir kullan-at telefon bu.
Un bruleur différent.
Eğer kendini bir köşeye atılmış bulursan neden sadece- - bilemiyorum- -
Quand tu te retrouves dos au mur, pourquoi... je sais pas... t'agirais pas en homme?
İnsanlar o kadar öfkeliydi ki bir banker ve Lviv'in en ekili avukatlarından biri Hruşevskogo Sokağı'na gelip polise taş atıyordu.
Pousser les gens au désespoir au point qu'un banquier et un avocat très influent de Lviv viennent caillasser la police rue Hrushevskogo.
Bir "Dildo boynuzlu at.".
C'est une... "Nique-corne"
Onu temiz ve iyi atış yapabileceğim bir yere getir.
Ramène-le dans un endroit où je peux tirer proprement et décemment.
Atış talimi sadece bir eğitim, ama ne ile karşılaşabileceğini bir düşün.
L'entraînement est une chose, mais pense à ce qu'elle traverse.
Söylediklerime inanmıyorsanız etrafa bir göz atın.
Tu ne crois pas ce que je dis, vérifie donc.
Sanıkla birlikte gerçeğe uyarladıkları bir oyuna atıfta bulunuyordu.
Il faisait référence à un jeu vidéo que lui et l'accusé imitaient.
Onu yakalamaya her yaklaştığımda işleri bir şekilde ayarlayıp 48 saat içinde başka bir ülkeye atıyor kendini.
Une autre fois, je pense que je suis proche de lui, il s'accroche et il sera parti dans un autre pays dans moins de 48 heures. - On doit se dépêcher!
Bugün Jay'i markette görünce "gelecek misiniz" diye sordum. Tadımlık bir köfteyi ağzına atıp bir dakika çiğnedi ve ondan sonra "evet" dedi.
Tu sais, quand j'ai vu Jay au supermarché et que je lui ai demandé s'ils venaient, il a pris un échantillon de boulette de viande et l'a mâchée pendant une minute avant de dire oui, donc...
Kara insanları korumak için hayatını riske atıyor. Ve o bir kahraman.
Kara risque sa vie pour protéger d'autres personnes, et c'est une héroïne.
- Yumuşacık bir safkan at mı?
Un vrai pur-sang doux?
Bir saattir volta atıp duruyorsun.
Tu tournes en rond depuis une heure.
Bunu bir de o kabus gibi hapishaneye atılmış insanlara sor.
Va dire ça à ceux qu'elle a jeté dans cette prison infernale.
- Şuna bir göz atın.
Regardez.
Kara insanları korumak için hayatını riske atıyor. Ve o bir kahraman.
Alors, Kara risque sa vie pour protéger les autres et c'est une héroïne.
Bunu sıklıkla söylemem ama şu anda iyi bir dövüş için can atıyorum.
Je dis pas ça très souvent, mais j'ai très envie de me battre. Reste calme, tu vas le faire.
Saldırgan Peru ordusundan atılmış bir teğmenmiş.
Le tireur est un ancien
Bir çalışmama atıfta bulundu.
Elle a cité mon travail.
Bu bir truva atı mı?
C'est un cheval de Troie?
Bir kadının ölümünü izledikten sonra hep bir şeyler mi atıştırırsın?
Vous avez toujours faim après avoir vu une femme mourir?
Bir kadını camdan dışarı atıp, intihar etti.
Il a jeté une femme par la fenêtre, puis s'est suicidé.
Bu gece kasanı açıp çantayı almadan önce atının bacağına bir baksan iyi olur.
Avant que tu n'ouvres le coffre et attrape le sac ce soir... garde un oeil sur la jambe de la jument.
Üniversite laboratuvarlarının ürettiği biyolojik atıklar özel bir işlem için kilitli bidonlarda konulur.
Les déchets biologiques produits dans ces labos sont stockés dans des containers fermés.
Laboratuvar tahrip edilmeden bir gece önce atıklar toplanmış.
Il y a eu un ramassage la veille de l'incendie.
Arka odadaydım, seksi bir boynuzlu at kostümlü bir kızla konuşuyordum.
J'étais à l'arrière, je parlais à une fille dans un costume de licorne sexy.
Bu çocuklara bir göz at.
Regardez ces gamins.
Telefon kayıtlar olay yerinin yakınında kullan at bir telefon ile arandığını gösteriyor.
Les relevés téléphoniques montrent que vous avez reçu un appel d'un portable prépayé près de la scène de crime.
Ayrıca bina sorumlusundan çaldığı bir şey yüzünden hücreye atılmış.
Il a aussi été mis en isolement pour avoir fabriqué une bombe avec des trucs qu'il avait volé au concierge.
Bunu ellerindeki patlayıcı kimyasallarla birleştirirsek geniş bir radyasyon atık bölgesi arıyoruz.
Combiné avec les produits explosifs qu'ils ont déjà, ça nous donne une zone de contamination non négligeable.
Bir iş olduğunu biliyorum. Oraya çıkıp hayatınızı riske atıyorsunuz. Bir tutkunuz olmalı.
Je sais que ça fait partie du boulot, mais pour être prêt à risquer sa vie, il faut être passionné par ce qu'on fait.
Marquez pisti çözmek için tek bir tur atıyor.
Marquez n'a eu qu'un essai pour tester la piste avec une MotoGP.
Evet, bir şeyler atıştırabilirim. Güzel.
J'ai justement un petit creux.
Takma isminden dolayı Zebra'yı herkes Meksikalı sanıyordu ama aslında iyi atış yapabilen herhangi biri olabilir. Bir biatloncu gibi.
Tout le monde sait que La Cebra est mexicain à cause de son surnom, mais ça pourrait être n'importe qui capable de tirer correctement, comme un biathlète.
Bavullarımı bırakacak ve bir şeyler atıştırmaya gideceğim.
Alors, je vais déposer mes valises et sortir manger quelque chose.
Ve kalp atışımı güçlendirmek için bir çok serum alıyorum.
Et j'ai plusieurs perfusions intraveineuses pour faire battre mon cœur plus fort.
Johnson şantaj havalelerinden birkaç hafta önce bir benzin istasyonundan kullan at telefon almış.
Johnson a acheté un téléphone cellulaire de brûleur d'une station de gaz quelques semaines avant les virements de chantage commencé.
Ayrıca bir kullan at telefon bulduk görünüşe göre sıradaki hedef senmişsin.
Aussi, nous avons trouvé leurs téléphones de brûleur, et il semble que vous alliez être la cible suivante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]