Bir şey tradutor Francês
427,091 parallel translation
Buradayken kütüphaneye erişemezsin, o yüzden istediğin bir şey olursa söyle, ben veririm.
Vous n'aurez pas accès à la bibliothèque, donc si vous voulez un bouquin, dites-le moi, je l'obtiendrai.
- Bir şey değil.
De Nada
Uçakta yediğiniz bir şeydeki bakteriden beyin tümörüne kadar her şey olabilir.
Ça pourrait être quelque chose de bactérien dans ce que vous avez mangé sur le vol vers une tumeur au cerveau.
Senin için hala yeni bir şey.
C'est tout nouveau pour toi.
Happy, Happy, beni dinle böyle bir şey asla yapmam.
Happy, écoutes-moi, je ne ferais jamais ça.
Fakat deli olduğum bir şey varsa o da sensin.
Mais la chose dont je suis vraiment fou c'est toi.
Sen bir şey gördün mü?
As-tu vu quelque chose?
Bir şey değildi.
Ce n'était rien.
Dostum, çok zor bir şey atlattı.
Mec, elle a eu un coup dur.
Yok bir şey elde edemedik.
Non, on a pas été aussi loin.
Senindir... öldürmeye ve ölmeye değer bir şey olmalı.
C'est à toi... Ce qu'il y a dessus valait la peine de tuer ou de mourir.
Bak... Pek bir şey bilmiyorum, Ama az da olsa sana borçluyum.
Je sais que j'ai pas grand chose, mais le peu que j'ai, je te le dois.
Bir şey yapmaya başlamadan önce neyle uğraştığımızı bilmemiz lazım.
On doit savoir à quoi on a affaire avant de ne tenter quoi que ce soit.
- Neden böyle bir şey yapayım?
- Ça l'est si tu les as informés.
Roman'ın hatıralarını hatırlamasını sağlıyor. Daha kesin bir şey yok, sadece birkaç parça.
Rien de concret encore, juste des petits morceaux.
Ama kendimi suçlu ve sinirli hissettim. ve... daha da güvensizdim. Eğer bu bir şey ifade ederse.
Mais je me suis sentie trahie et énervée et... en insécurité.
Ben... ben bir şey... hissetmiyorum.
Je ne... Je ne ressens rien.
İkinci aşama ile ilgili bir şey bilmediğini söylemiştin. Bilmiyorum.
Je croyais que vous aviez dit ne rien savoir sur la Phase Deux.
İçki içmek, uyuşturucu kullanmak, Bu benim için normal bir şey değil.
L'alcool, les drogues, ce n'est pas une habitude pour moi.
Bu bana bir şey ifade etmiyor.
Ce n'est pas rien pour moi.
Görmen gereken bir şey var.
Il y a quelque chose que vous devez voir.
Bir şey hatırlamaya çalışmamı ister misin?
Tu as besoin que j'essaie de me souvenir de quelque chose?
Onların başına bir şey olmasına izin vermeyeceğim, tamam mı?
Je ne laisserai rien leurs arriver.
Son bölüm, bununla ilgili bir şey var.
Cette dernière partie, il y a quelque chose au loin.
Başka bir şey var.
Il y a autre chose.
Pardon patron, ilgilenmem gereken bir şey var.
Désolé patron, j'ai quelque chose à faire.
Böyle bir kural olsaydı iş hayatı diye bir şey kalmazdı.
Si c'était une règle, il n'y aurait pas de business.
Hiç bir şey imzalamıyorsun.
Vous ne signez rien.
- Pekala, sadece duyman gereken bir şey var.
- J'ai pensé que vous devriez entendre quelque chose.
Elimizde bir şey var.
On a quelque chose.
İyi görünüyorsun ve ben yanlış bir şey yapmadım.
Vous semblez aller bien et je n'ai rien fait de mal pour ma part.
Bugün hiç bir şey eğlencemizi bozamaz.
Rien ne pourra gâcher notre plaisir aujourd'hui.
Bunu yapmak istemiyordum. Ama görmen gereken bir şey var.
Je ne voulais pas faire ça, mais tu dois voir quelque chose.
Crimson Fox, bir kaç buz kötüsünü süper ısı eldiveni gibi görünen bir şey kullanarak def etti.
Crimson fox a battu plusieurs super vilains refrigérant Avec ce sui seme être une paire de.super gants chauffant
Hayır, korkunç bir şey oldu.
Non, quelque chose d'horrible est arrivé.
Özel grup esprisi gibi bir şey.
Eh bien, c'est une sorte de blague intérieure.
Çiçeklenen bir şey yok burada.
Il n'y a rien de florissant ici.
- Bu çok tuhaf bir şey.
- C'est une chose étrange.
Peki ya biz onlara başka bir şey gösterseydik?
Si nous leur montrions autre chose?
Evet. Ama hiç bir şey söyleyemem.
Oui... mais je ne peux rien dire.
Green Fury küvetten dışarı kahramanca yükselir üzerinde köpük ve gülücükten başka bir şey yok ve der ki : "Üzerimde Wayne Security Yağmurluğu olmadan çıplak gibiyim."
Green Fury sort héroïquement du jaccuzi elle ne porte que des bulles et un sourire et elle dit : "Je me sens nue sans mon Poncho de Sécurité Wayne."
Biliyor musunuz, öğrendiğim bir şey varsa, o...
Vous savez, si j'ai appris une chose...
Gretchen, pişman olacağın bir şey yapma.
Gretchen, tu vas le regretter!
Artık fotoğraf diye bir şey var.
Pourquoi? On a la photo, de nos jours.
Russ'tan laf açılmışken, burada bir şey bıraktı mı?
Au fait, Russ n'a rien laissé?
Tamam ama saçma bir şey deneme sakın!
D'accord! Mais ne t'avise pas de faire la maligne.
Sen bulduktan sonra, hala halletmemiz gereken bir kaç şey olacak.
Nous aurons encore certaines choses à nettoyer une fois que vous l'aurez trouvé.
Gerçek : altıncı sınıfta bana yaptığın şey adiceydi ama artık senden korkmuyorum çünkü ben bir erkeğim ve bazen cesur olabiliyorum seni ufak tezek.
Fait : ce que tu m'a fait en sixième était méchant, mais... Je n'ai plus peur de toi désormais car je suis un homme, et je peux être courageux quelque fois, petite merde.
İkinci aşama hakkında bir şey var mı?
Rien sur la Phase Deux? Il a répété ces mots plusieurs fois.
Hayır, bak... bir iki şey biliyorum
Non, c'est que...
Bütün çocukluğumda istediğim tek şey bir hayaldi aslında.
La seule chose que j'ai toujours voulu pendant mon enfance,
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105