Bir şey daha var tradutor Francês
4,109 parallel translation
Öğrenmek için yapabileceğimiz bir şey daha var. Gaad'ın ofisine bir böcek yerleştiririz.
Nous pouvons mettre un micro dans le bureau de Gaad.
Bir şey daha var, dün gece bir şeye rast geldik.
Autre chose... Nous avons eu une interception hier soir.
Bilmen gereken bir şey daha var.
Il y a encore une chose que tu devrais savoir.
Bir şey daha var.
Oh, et une chose encore.
Bir şey daha var.
Il y a autre chose.
Beni dinle, David depresif biri ama belli etmiyor pasif agresif, bir şey daha var.
Écoute, David est sombre à l'intérieur, passif-agressif, et tu sais quoi?
Bir şey daha var.
Autre chose.
Bir şey daha var.
Il y a un autre.
Araştırmamız gereken bir şey daha var.
Il y a autre chose dont nous devons nous occuper.
Bir şey daha var.
Et il y a encore une chose.
Aslında bir şey daha var.
À vrai dire, il reste une chose.
Bir pizza daha söylerim. Bir şey daha var, annemi hiç taşıtmış mıydık biz?
Aussi, est-ce qu'on a déjà déplacé maman?
Başka bir şey daha var, efendim.
Nous en avons un autre, Monsieur.
Bir şey daha var.
Il y a quelque chose d'autre.
Jane'in söylemek istediği bir şey daha var.
Il y a encore une chose que Jane aimerait vous dire.
Bana yardım edebileceğini düşündüğüm bir şey daha var.
Je comptais sur votre aide pour tout autre chose.
Bir şey daha var.
Hey. Une dernière chose.
Bir şey daha var.
Je sais autre chose.
Son bir şey daha var Jordan.
Une dernière chose, Jordan.
Ve... biliyor musun bir şey daha var?
Et... Et tu sais quoi? Une dernière chose.
Bir şey daha var.
Juste un dernier point.
Hey, B. Bir şey daha var.
Salut, B, une dernière chose.
Bir şey daha var.
Il y a une autre chose qui...
Dedektif, bir şey daha var.
Inspecteur, il y a une dernière chose.
Ve bir şey daha var.
Ouais, et une dernière chose.
Yapmam gereken bir şey daha var.
Il y a une autre chose importante que je dois faire.
Önemli bir şey daha var. Kelly Severide'ın bir kundakçının radarına girdiğini düşünüyoruz.
Chose plus sérieuse, on a de fortes raisons de croire que Severide est la cible d'un pyromane.
Bir şey daha var Vir...
Autre chose, Vir... Jane!
Üzgünüm, söyleyeceğim bir şey daha var.
Excusez-moi, une dernière chose.
Bir şey daha var.
Une dernière chose.
Ancak inanılası güç bir şey daha var ; kimse cinayeti görmedi.
Mais cette histoire est presque trop bizarre à croire, personne ne l'a vu.
Denemek istediğim bir şey daha var.
Une dernière chose que je voudrais essayer.
Bir şey daha var.
Et il y a ceci...
- Bir şey daha var.
Il y a quelque chose d'autre. Quoi donc?
- Bir şey daha var, Lou.
Il y a encore une chose Lou.
Kolay olmayan başka bir şey daha var... bir eve zorla girmek ve cinayet.
Il y a d'autre chose qui ne sont pas facile... comme faire de la prison pour entrée par effraction et meurtre.
Bir şey daha var.
- Une montagne. - Encore une chose.
- Düşüp dudağını patlattığını söylüyor ama acaba daha ciddi bir şey mi var diye merak ediyorum.
- Elle m'a dit être tombée et s'être coupé la lèvre, mais j'ai peur que ce ne soit plus sérieux que ça.
Yalandan daha çok nefret ettiğim tek bir şey var.
Il y a pire que le mensonge.
Ama kendini daha iyi hissettirecek bir şey var burada.
Mais j'ai quelque chose qui va te remonter le moral.
Baska bir sey daha var. Küçük parmagimla yüzük parmagimin arasi, kötü çok kötü!
D'ailleurs, entre mon petit orteil et celui où je porte un anneau, c'est dégueulasse.
Var tabii, ama dedektiflerimizden birinin durumunu öğrenmekten daha önemli bir şey olamaz.
Oui, mais rien de plus important. que d'être sûr qu'un de nos détectives est représenté.
Aklımda daha iyi bir şey var.
J'ai quelque chose de mieux en tête.
Evet, aynen öyle ama parlak porselenden azıcık daha önemli bir şey var burada.
Oui. Exactement. Mais ce sera plus important que pour une vaisselle brillante.
Ajan yani, Bay Jane bir şey istedi ama daha vakti var. Tabi. Gelebilirsin.
Vous pouvez venir.
Bir şey daha var.
Il y encore une petite chose.
Buradayım çünkü araba satmaktan daha öte Chester's Mill'in meclis üyesiyim. Bu kriz anında vatandaşların bir şeye ihtiyacı var mı diye etrafı geziyorum. Rezil bir şey değil mi?
Je suis venu ici parce que, en plus de vendre des voitures, je suis conseiller de Chester's Mill, et je fais le tour pour voir si nos concitoyens ont besoin de quelque chose en ces temps de crise.
Size söylemem gereken bir şey var beyler ama daha önce başkasına söylemeliyim.
Écoutez, il y a quelque chose que je dois vous dire les gars, mais il y a quelqu'un a qui je dois le dire en premier.
Ve bir başka şey daha var.
Et il y a quelque chose d'autre.
Daha acil bir şey var.
Il y à quelque chose de plus urgent.
Daha başka bilmem gereken bir şey var mı?
Autre chose que je devrais savoir?
bir şey daha vardı 21
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46