Bu kadar hızlı değil tradutor Francês
58 parallel translation
Lütfen lütfen, bu kadar hızlı değil.
- Je vous en prie, pas si vite.
Bu kadar hızlı değil!
Pas si vite!
Bu kadar hızlı değil.
Pas si vite. Prenez votre temps.
Bu kadar hızlı değil.
Pas si vite.
Bu kadar hızlı değil.
Pas si vite, mon petit!
Bu kadar hızlı değil, Quark.
Pas si vite.
Bu kadar hızlı değil, mutlu soluk al.
Pas si vite, joyeux pantalon. Non.
Bu kadar hızlı değil.
- Pas si vite.
- Bu kadar hızlı değil. 50 kağıt.
- Donne! - Pas si vite. Cinquante dollars.
Bu kadar hızlı değil. Bana geçmişini anlat.
Racontez-moi votre passé.
Hey, bu kadar hızlı değil.
Hé, pas si vite.
- Bu kadar hızlı değil koca götlü.
- Pas si vite, gros malin.
Bu kadar hızlı değil. Ama bir deneme uygulayıp hataları işleyebilirler ve bu da onları yaklaştırır.
Pas rapidement, mais une méthode heuristique pourrait les rapprocher.
Pekala, Birisinin oğlu olan herhangi biri patenli diskocu olmayan, bir adım ileri atan. Bu kadar hızlı değil, Red.
Très bien, que tous ceux dont le fils ne fait pas de roller disco fassent un pas en avant.
- Bu kadar hızlı değil Robinson.
- Pas si vite, Robinson.
Peki, bu kadar hızlı değil... ama bu kadar kolay olacak.
Bon, ça ne sera pas aussi rapide, mais ça... Ça sera aussi facile.
Hey, bak, bu kadar hızlı değil... Vaktimiz var.
Écoute, ne sois pas pressé, on a le temps.
Bu kadar hızlı değil, Dr. Brennan.
Pas si vite, Dr Brennan.
Ama bu kadar hızlı değil.
Mais ne va pas trop vite.
Oh, bu kadar hızlı değil tatlım.
Oh, pas si vite, poussin.
Aşağı gideceğini biliyordum tabii ama bu kadar hızlı değil.
Regardez le partir! Je veux dire, je savais qu'il descendrait, mais pas aussi vite!
Mazur, bu kadar hızlı değil.
Pas si vite, j'ai un mot à te dire.
" Ama bu kadar hızlı değil -!
" Non, pas si vite!
- Bu kadar da hızlı değil!
- Pas si vite!
Ve bu inandırıcı değil, karısı o kadar hızlı olamaz.
La femme accepte trop vite l'arrangement.
Sensörlerimiz bu yaratıkları belirleyecek kadar hızlı değil.
Nos sens sont trop lents pour enregistrer ces créatures.
Hızlı yaşlanmayı duymuştum ama... bu kadar hızlısını değil.
J'ai entendu parler de vieillissement précoce mais pas à ce point.
- Bu o kadar da hızlı değil.
Personne ne sera capable de le faire de Le Bombay.
- Bu kadar hızlı değil.
- Pas à ce point.
İnsan vücudu bu kadar hızlı hareket etmeye müsait değil.
- Je vais crever. Le corps peut pas aller à de telles vitesses.
- bu kadar hızlı almak sağlıklı değil.
Grossir aussi vite, c'est pas sain.
Ama bu kadar hızlı değil.
Pas autant...
Daha önce de hızlı satış yaptığım oldu, ama bu kadar hızlısını değil.
J'ai déjà fait des ventes rapides, mais jamais comme ça.
Bu tipler o kadar da hızlı değil.
Ces types ne sont pas si rapides.
Sana bu kadar hızlı değil demiştim!
J'ai dit pas si vite! Pas vite.
Bu o kadar iyi değil... zaten hızlı hikaye üretmekte pek başarılı değilimdir.
Ce n'est pas très bon, mais l'improvisation n'a jamais vraiment été mon fort.
Mc Donalds'ın aksine bu, arabaya servisten ne kadar hızlı geçebileceğinizle ilgili bir şey değil.
On n'est pas chez McDo, ce n'est pas aussi rapide que lorsque vous aller au Mc Drive!
Hızlı konuşabilirim ama bu kadar da değil.
Je peux parler vite, mais pas autant que ça.
Onu kurtarmaya yetecek kadar hızlı değil, ve konu da bu değil zaten.
Pas assez rapide pour le sauver, c'est ça le problème.
Bunu hastalarımız için yapıyoruz, kendimiz için değil ve bu mutasyonu ne kadar hızlı belirlersek, o kadar iyi olur.
Nous faisons ça pour nos patients, pas pour nous, et plus vite nous pourrons localiser la mutation, mieux ce sera.
Gördüğünüz gibi, hırsızlık yapılması mümkün değil. O yüzden de bugüne kadar bu kurumda her hangi bir hırsızlık rapor edilmemiştir.
- Il n'y a simplement aucune possibilité de vol, et c'est pour ça qu'il n'y a jamais eu de vol, même d'un seul billet, dans cet établissement.
Bu kadar da hızlı değil!
Pas si vite!
Bak, bu kadar hızlı ilerlemek zorunda değil, Kitty.
Rien ne presse.
Bu kadar hızlı bir şekilde bize yetişmeniz mümkün değil.
Vous pouvez avoir du retard.
Ancak şu anda, bu kadar hızlı atmasının nedeni agorafobim değil.
300 ) \ } Qui me font sourire quand je suis épuisé 300 ) \ } Je sais que ça sera compliqué C'est bien.. ce que j'avais compris. c'est ce que je voulais dire.
Bir insanın kısmetinin bu kadar hızlı değişmesi ne kadar da mucizevi, değil mi?
Il n'est pas miraculeux de voir combien la fortune peut changer si rapidement, si radicalement
Bu sektör palavra dolu, hızlı, ve aşırılıkla yürüyor. Ömrü taze kremanın yarısı kadar bile değil. Beş yılı geçtim, hiç kimse iki yıl önce bile ne olduğunu hatırlamıyor.
C'est un monde merdique, sur-dynamique, qui évolue à une vitesse folle dans lequel personne ne se rappelle de ce qui s'est passé il y a 2 ans, et encore moins il y a 5.
Bu şey sen ne kadar hızlı Washington'a gidersin değil.
Il ne s'agit pas de savoir à quelle vitesse tu rentreras.
Hayatımın bu kadar hızlı ters yüz olması mümkün değil.
D'aucune façon, ma vie aurait pu changer si rapidement toute seule.
Hadi Gidelim! O kadar hızlı değil. Benim bu gibi zamanlarda kullanmak için mükemmel bir planım var :
J'ai la parfaite attaque secrète à utiliser dans ce genre d'occasion :
Çocukların bu kadar hızlı büyümesi inanılmaz değil mi?
Incroyable comme les enfants poussent vite.
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26