Bu karım tradutor Francês
5,302 parallel translation
Eğer bu iş ortaya çıkarsa, karımın babası da emekli polistir yani...
Si... Le père de ma femme était flic.
Bu benim karım.
C'est ma femme.
Bu işe karıştığımı düşünmüyorsunuz değil mi?
Vous pensez que je suis impliqué?
Bana bu teknolojiyi veren kişiler çok ciddiler ve ortaya çıkarılmak istemiyorlar.
Les gens qui m'ont donné cette technologie... il sont très sérieux, et ils ne veulent pas être reconnus.
Çünkü bu, karımı aşağılardı Senatör.
Parce que ma femme en serait humiliée, Sénateur.
Çünkü burada durup karımı siken dallamayla konuşmamın tek sebebi bu.
Car c'est la seule raison pour laquelle je suis ici à parler avec le plouc qui a baisé ma femme.
Bu benim tren uyarım, sen de fotoğrafının keyfini çıkar.
C'est mon train, donc, euh, profite bien de la photo.
Bu kızın aklımı karıştırdığına inanamıyorum.
Je n'arrive pas à croire que j'ai laissé cette fille me tourner la tête.
Bu benim kendi çıkarım için.
C'est dans mon propre intérêt.
Bu şirketten birisi Dr. Vetter ve karısına saldırdı mı?
Quelqu'un de cette compagnie a-t-elle attaqué Dr. Vetter et sa femme?
Karım bu gece bir etkinlikte onurlandırılacağı için erken çıkarım diye umuyordum.
Je pensais partir tôt, ma femme reçoit un prix.
Geri kalanımız bu adamla karısını teşhis etmek için elinden geleni yapsın.
Nous, on va faire notre possible pour identifier ce type et sa femme.
Yani, bu adam birden bire bir silah ve basit bir teklifle ortaya çıkıverdi karımı $ 2,000'a öldür.
Ce mec qui apparaît de nulle part avec un flingue et une simple proposition... tue ma femme pour 2 000 $.
Onu bu kadar karın içinde nasıl taşımış olabilir?
Comment a-t-il pu la porter avec tout ça, hein?
Bu karının zorlu olduğunu biliyordum ama sırtındaki kurşunu çıkartmak mı?
Je savais que cette meuf était dure, mais de là à s'enlever seule une balle dans le dos?
Bu yüzden baklava karın kaslı geylerden hiç olamadım.
C'est pourquoi je n'ai jamais été du genre "gay tablette de chocolat".
Sizin bu konuda biraz kafanız karışmış sanırım.
Je crois que vous comprenez mal les circonstances.
- Karılarımızı bu konunun dışında bırakalım.
On laisse les épouses en dehors de ça.
- Karılarımızı bu konunun dışında bırak amına koyayım.
- Pas touche aux épouses!
Karılarımızı bu işin dışında bırakın, amına koyduğum kabadayıları.
Laissez-les en dehors de ça, bande de brutes.
Bakalım bu karışıklıktan nasıl kurtulmuşuz.
Tu verras comment on a fini.
Eğer durumun karışık olduğunu söylesem bu yeterli olur mu yoksa bana sabrım seyir ettiği süre boyunca işkence etmeye devam mı edeceksin?
Si j'admets que c'est compliqué, cela te suffira ou tu es déterminée à me tourmenter?
Bu bir karışım.
C'est un vrai mix.
Ve karımın bu ailede beni umursamayan tek kadın olması da ironik.
Et ironiquement c'est ma femme la seule femme de cette famille qui se préoccupe le moins de moi.
Çünkü bu olaya ben de karıştım.
Je suis impliqué.
David, biraz kafam karıştı çünkü birisi bana bu adamın kesinlikle tutuklandığını söyledi.
David, écoutez, je suis juste un petit peu confuse là Parce que quelqu'un m'a spécifiquement dit que cet homme a été arrêté.
Dosyalarımızı hazırladık ama bu adamlar sitenin hizmetten çıkarıldığını anladıkları anda dükkanı kapatacaklar.
Et nous avons de faux dossiers, mais dès que ces gars s'aperçoivent que le site a été mis hors service, ils vont fermer le magasin.
- Ne yaptın? Mozzie'yle konuştum, bana bir karışım verdi ben de o karışımı içtim.
J'ai parlé à Mozzie et il m'a donné une potion, et j'ai bu cette potion.
Egzersizler kalbin hareketlerini simule ederek frontal loba kan akışını hızlandıracak bu da çıkarımsal düşünce hızımı arttıracak.
Les calisthéniques stimulent le cœur, ce qui provoque un afflux de sang dans le lobe frontal, et stimule le raisonnement déductif.
Emily... Bu adam karımı öldürdü.
Cet homme a tué ma femme.
- Her lafa karışır mı bu böyle?
Il vous interrompt toujours?
Hepinize bir kez daha karım April Powers'ın bu özel gecedeki partisine geldiğiniz için teşekkür etmek istiyorum.
Je veux à nouveau vous remercier d'être venus à cette soirée spéciale dédiée à mon épouse. April Powers.
Avukatlar, bu davada karımın anasını ağlatmam için bana yardım ederek muhteşem bir iş çıkardınız.
Avocats, vous m'avez bien aidé à niquer ma femme dans cet accord.
Prangaları çıkar da bırak bu kavganın benimle değil Edward'la olduğunu... -... ona hatırlatayım.
Enlève les chaînes et laisse-moi la convaincre que ce combat n'est pas contre moi mais contre Edward.
Karımın sorunlu olup bir canavara dönüşmesini istemedim, ama yaptığıma bak. Bu, sorunlardan daha kötü.
Je ne voulais pas que ma femme soit perturbée, et ne devienne un monstre, mais ce que j'ai fait?
Soyuldum, polisler beni görmezden geldi. Sonra da bu deli karı beni rehin aldı.
Je me fais arnaquer, les flics m'ignorent, et puis cette garce folle m'a pris en otage.
Şey, bu meselelere seni de karıştırdığım için üzgünüm.
Vraiment désolée de t'avoir traînée là-dedans.
Bu olaya karışan başkaları da var mı?
D'autres personnes sont-elles impliquées?
Mesela, bakalım bu anahtarları ayaklarımı kullanarak buradan çıkarıp, havada tutup arabamın kontağına sokabilecek miyim?
Par exemple, voyons si je peux envoyer ces clés à travers la porte, sur la bordure du trottoir, puis sur le capot de ma voiture en utilisant que mes pieds.
İşte bu yüzden yarın kar küreme makinası bakacağım.
C'est pourquoi j'irai voir demain les souffleuses à neige.
Bu akşama ne dersin? Sen ve ben bir şeyler yemeye çıkarız, sadece biz gideceğiz, sen seçeceksin, tamam mı?
Et si ce soir, toi et moi, on allait chercher quelque chose à manger, tout le monde viendra, mais c'est toi qui choisi, d'accord?
Bu işe karışmak istemezsen anlayışla karşılarım.
Je comprend si tu veux pas être impliqué la dedans.
Çünkü bu kadın beni hastaneye tıkar.
Parce qu'elle m'enfermera dans un hôpital.
Bu işe karıştın mı?
Etais-tu impliqué?
Bu ahmakla ilk tanıştığımız zaman, kanepemde oturup iş konuşuyorduk ve karısının doğum sancısı çektiğinden haberi yoktu.
Alors, la première fois que j'ai rencontré ce fou, on était sur mon canapé en train de parler business et il ne savait même pas que sa femme était en train d'accoucher.
Üzgünüm, seni bu işlere karıştırdığım için üzgünüm. Beni öpmene izin verdiğim için üzgünüm.
Je suis désolée de t'avoir entrainé là-dedans, et de t'avoir laissé m'embrasser quand je...
Summerlin'de birden çok hırsızlık olayında karıştığı için sorgulandığını öğrendim. Bu soygunlar sırasında yanında bizim morgdaki kurbanımız Gwen Onetta varmış.
Il s'est avéré qu'elle a été interrogée à propos d'une série de cambriolages à Summerlin, ainsi que sa colocataire, la fille de la morgue, Gwen Onetta.
Sanırım bu Witten'ı temize çıkarır.
Mais je suppose que ça innocente Witten, hein?
Bütün bu leziz karışıklığı kaçırayım mı yani?
Et rater toutes ces délicieuses complications?
Kıçım yere sadece şekillendirici külodumu çıkarırken bu kadar yakın oluyor.
La seule fois où mon cul est aussi près du sol est quand je retire mes petites culottes.
Biraz aklım karışık, hepsi bu.
Ma tête est pleine à craquer, c'est tout.
karım 448
karıma 23
karımı 36
karımın 27
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39
bu kadar 1215
karıma 23
karımı 36
karımın 27
karım yok 16
karım ve ben 25
karım nerede 56
karım öldü 19
karım mı 39
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26