Böyle bir durumda tradutor Francês
698 parallel translation
Böyle bir durumda önce hırsızın amacını bilmemiz gerekir.
Dans une telle affaire, il faut d'abord établir le mobile.
Hayır, böyle bir durumda bekleyebilirim.
Je peux attendre.
Böyle bir durumda emekleriniz boşa gidecek.
Dans ce cas, notre travail sera perdu.
Böyle bir durumda önsezilere gerek yoktur.
- Mort? Pas besoin de double vue pour le voir.
Curley peşine düşmeyecektir çünkü yolcuları böyle bir durumda bırakamaz.
Curley ne vous poursuivra pas. Il ne peut pas abandonner les voyageurs maintenant.
Böyle bir durumda ne yapacaginizi merak ettim.
Et j'étais curieux de voir votre réaction.
Böyle bir durumda yemeği nasıl düşünebilirsin?
Comment peux-tu penser à la nourriture dans un moment pareil?
Ama böyle bir durumda, yürüyemeyen bir çocuk varken- -
Mais dans un cas pareil, celui d'une petite fille paralysée...
Bu genelde iyi bir kraldır aferin sana, ama böyle bir durumda, bence hadii.
Excellente coutume en règle générale, mais, dans ce cas... Allez,
Böyle bir durumda yapılabilecek fazla bir şey yok.
- Ils font leur maximum à la mairie.
Bunu yapmaya hakkın vardı ancak böyle bir durumda nedenini bilmek isteyecekler.
C'est votre droit mais on peut se demander pourquoi.
Kadınların çoğu böyle bir durumda başlarını kaybederdi, ve senin için de olabilirdi.
Elle aurait pu perdre la tete et vous tuer.
Böyle bir durumda, Dünya gezegeni... yok edilmek zorunda kalır.
Dans ce cas, la planète Terre devra être... éliminée.
Böyle bir durumda kimin güvende olup olmadığını kim bilebilirki?
- Qui sait qui est à l'abri ou non?
Böyle bir durumda nasıl sakin sakin kek yiyebiliyorsun anlayamıyorum.
Quand je vois un chat, je l'appelle... un chat!
Böyle bir durumda istediğini yapmasına izin verip, çeneni kapalı tutmalıydın.
Cette fois, la personne sait se tenir et ne dit rien.
Daha önce hiç böyle bir durumda olmamıştım ve bir daha asla olmayacağım!
Je ne m'étais jamais trouvé dans une telle situation... et on ne m'y prendra plus. Mais à quoi bon nous engueuler?
Böyle bir durumda zekanın kullanımıyla ilgili başka bir örnek.
Un autre exemple d'intelligence.
Böyle bir durumda yazman hiç de doğru değildi.
Tu t'es nul en les écrivant.
Böyle bir durumda nasıl işaretleşebilirki?
Comment peut-il faire de la fumée?
- Tabiî ki seviyorum. Senden hoşlanıyorum fakat böyle bir durumda,..
Non, j'ai de l'affection pour vous.
Böyle bir durumda, güveler kimin umurunda?
Dans ces conditions-là, tant pis pour les mites!
Böyle bir durumda, kim komik olmak ister ki?
Comment être drôle dans un trou pareil?
Altı hafta böyle bir durumda kısa bir süre.
Six semaines, c'est peu dans son cas.
Özellikle de böyle bir durumda.
- Une fameuse casse-couilles, oui.
Böyle bir durumda herkes şüphe altındadır, hatta Sör Henry bile.
Dans une telle affaire, tout le monde est suspect, même lui.
Ama böyle bir durumda, bir çok insanın hayatını kurtarmak adına bir kişiyi feda etmek, doğru bir hareket olabiliyor.
Mais quand cela arrive. Ca devient nécessaire et même juste. Tuer quelqu'un pour sauver tous les autres.
Bence, Teksaslılar böyle bir durumda, asla bizi bırakmazdı. Onlar kaledeler ve çalışıyorlar, biz de yardım edelim.
Je commençais à penser que ces Texicains... n'étaient pas de très bons voisins... mais voilà qu'ils nous préparent une belle bataille.
Böyle bir durumda, ona yardımcı olacağından... hiç kuşkum yok.
Dans ce cas, je n'ai aucun doute... que tu l'aiderais.
Böyle bir durumda benim de bazı haklarım var.
Mais j'ai des droits.
- Böyle bir durumda konyak en iyisidir.
- Il aurait mieux valu du cognac.
Böyle bir durumda tüm gerçekler elde olmadan karar vermek için beklerdim.
Avant de juger un tel acte, j'aimerais avoir des preuves.
Böyle bir durumda neler yapabileceği belli olmaz.
Qui peut dire, dans un moment de dépression...
Bay Savage, böyle bir durumda en ufak bir yardıma bile minnettar oluruz.
Dans un cas... aussi désespéré toute aide est la bienvenue.
Selefleriniz böyle bir durumda hastaneye giderdi. Seleflerimin Beyaz Saray'ın hemen yanında meydana gelen ayaklanmaları yoktu ama.
Mes prédécesseurs n'avaient pas affaire... à des émeutes!
Böyle bir durumda oldukça pişman olmalısın.
Avec tout ce qui s'est passé, vous êtes dans un triste état.
Böyle acil bir durumda Trenholm ismi, sahip olabileceğimiz en kıymetli şeydir.
Dans l'urgence, le nom de Trenholm est un avantage.
Savaştan beri oldukça fakir bir durumda olduğumuzu inkar edemem ve nüfuzunuzla paranızın gerçekten faydası dokunurdu ama böyle sıkıntımız olmasaydı bile din konusunda...
Je ne nie pas que nous sommes pauvres depuis la guerre... et que votre influence et votre argent nous seraient fort utiles. Mais même s'il n'y avait pas... La question religieuse- -
Böyle zor bir durumda onu terk edemem. İflas etti.
Comme une feuille morte, je vais désormais aller au gré du vent.
Bana böyle bir soru sorup zor durumda bırakma.
T'essaies de me piéger?
Judy'i böyle zor bir durumda birakamazsin. - Biliyorum, ama ºerif...
Vous ne pouvez pas abandonner MIle Judy.
- Elbette. Böyle bir yolculuğa dayanacak durumda değiller doktor.
Ils ne sont pas en état de faire le voyage.
Böyle bir durumda önce kendini düşünmelisin.
Pour sortir de ce pétrin, il faut penser à vous.
Adamın dünyada başka bir sorumluluğu yoksa ben de onu kontrol edebilecek durumda olmadığım için böyle oldu.
Vraiment, ce type n'a pas d'autre responsabilité au monde. Et dès que je ne le surveille pas, il oublie.
Ona böyle bir hayalkırıklığı daha yaşatırsam çok zor durumda kalacağım.
Je suis très gêné d'avoir à lui annoncer un autre revers.
Shizu'ya gelince, acınası durumda ama hiç bir zevce böyle bir anlaşmaya zorlanmamalı.
Quant à Shizu, elle est bien à plaindre... mais aucune épouse n'est contrainte à une telle loyauté.
Böyle utanç verici bir durumda hiç kalmamıştım.
je ne me suis jamais trouvé dans une situation aussi embarrassante..
İtiraf etmeliyim ki bu durumda böyle bir soru sormanız beni çok rahatsız etti.
Que vous puissiez poser une telle question à ce stade-là... Je trouve ça extrêmement inquiétant.
Sadece daha önce böyle bir şey yapmadığımdan değil, ama bana öyle geliyor ki, ben veya bu durumda bir başkası 13 yaşındaki bir kızın içini dökmesiyle ilgilenmez.
Mon seulement parce que ) e n'en aí ) amaís tenu... maïs parce que ní moí. ní personne d'autre d'aílleurs...
Bu işin peşini bıraksınlar. Doğrusu basının böyle taraf tuttuğu bir durumda olaya ilgisiz kalınmasını doğru bulmuyorum.
Je trouve que face à cette prise de position de la presse...
Bir gün ben de böyle zor bir durumda kalırsam, aynısını kendime kullanabilirim.
Quand c'est nécessaire je l'utilise moi aussi.
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir zamanda 26
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir zamanda 26
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
böyle yapma 93
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle şeyler söyleme 28
böyle yapma 93
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böylesi 17
böyle gelin 49
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle şeyler 30
böyle değil 53
böyle gel 42
böyle mi düşünüyorsun 72
böyle gelin 49
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle şeyler 30
böyle değil 53
böyle gel 42
böyle mi düşünüyorsun 72